Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, döviz ve altın kurundaki yükseliş ve vatandaşların döviz ve altına gösterdiği ilgi hakkında değerlendirmede bulundu. Yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada COVID-19 salgını sebebiyle altına olan ilginin arttığını belirten Güler, ancak bu yatırımın sadece günü kurtarabileceğini, uzun vadeli istikrarın ancak üretimle hayat bulabileceğini ifade etti. Açıklamasında döviz kurundaki yükselişin bedelinin ağır olacağını vurgulayan Güler, Türkiye’nin ekonomisindeki yapısal sorunlarını çözmek ve istihdamı artırmak için üretim ekonomisine odaklanması gerektiğinin altını çizdi. Ucuz faizli kredilerin döviz ve altına yönlendirmesinin Türk Lirasının değer kaybını artırdığını belirten Güler,“ Devletimizin verdiği düşük faizli kredilerin ne yazık ki dövize ve altına yönlendirildiğini görmekteyiz. Bu durum ancak Türkiye’nin yaşadığı döviz kuru şoklarının tetiklenmesine, ülkemizin parasının değer kaybetmesine sebep olur. Dövizin sadece 1 kuruş yükselmesi, Türkiye'nin dış borcunun 4 milyar liradan fazla artması anlamına gelmektedir. Döviz borcumuzun daha da yükselmesinin bedelini yalnızca bizler değil çocuklarımız ve torunlarımız ödeyecektir” diye konuştu. Mayıs ayında alınan kararla döviz ve altın alım satımında uygulanan Banka Sigorta ve Muamele Vergisi’nin (BSMV) “binde 2″den “yüzde 1” düzeyine yükseltildiğini hatırlatan Güler, “Ancak ne yazık ki bu vergi artışı da vatandaşlarımızın altın ve dövize olan ilgisini azaltmamıştır. Vatandaşlarımızın yastık altı diye tabir ettikleri fiziki birikimlerini ve bankadaki mevduatlarını yatırıma teşvik edecek, girişimciliği destekleyecek politikalara ihtiyacımız var. Geçtiğimiz yıllarda uygulanan girişimcilik teşviklerini yeniden gündeme almalıyız” şeklinde konuştu. Türkiye’nin ekonomideki sorunlarının kısa vadede değil uzun vadede ve sürdürülebilir bir planlama ile çözülmesinin mümkün olduğunu belirten Güler, “Bankadaki ya da yastık altındaki döviz veya altın kısa vadede ancak günü kurtarmaya yeter. Türkiye’nin zenginleşmesi, gelecek nesillerimizin refah içinde yaşaması için üretimi artırmak, yeni fabrikalar, tesisler, firmalar kurmak zorundayız. Yüzde 12.9 olan işsizlik oranını azaltmak, her yıl üniversiteden mezun olan 800 binden fazla gencimize iş bulmak için yeni yatırım alanları bulmalıyız. Alım gücünü artırmanın, zenginleşmenin ve istihdamı artırmanın tek yolu üretim ekonomisine odaklanmaktan geçmektedir. Biz ülke olarak bunu cumhuriyetimizin erken dönemlerinde başarmıştık, yeniden başarabiliriz ” ifadelerini kullandı. 

Editör: Haber Merkezi