Her yıl 10 Ekim tarihi Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak kutlanıyor. Vatandaşlarda farkındalık oluşturulması amaçlanan bu günde her yıl farklı bir konu işleniyor. Psikiyatri uzmanları ise tüm hastalıklarda olduğu gibi ruh sağlığında da erken teşhisin önemini vurguluyor. Dünya Ruh Sağlığı Günü hakkında konuşan Psikiyatri Uzmanı Doktor Derya Öktem, damgalamanın çok yanlış olduğunu belirtti. Hangi kitlelerin psikiyatri uzmanlarına başvurduğuna değinen Ökten, “Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde ruh sağlığı ile ilgili olan hastalıkların biraz daha farkındalığını arttırmak için her yıl belli temalar seçiliyor. İnsanlar sağlık deyince daha çok beden sağlığı akıllarına geliyor ama ruh sağlığı ve beden sağlığı bir bütün şekildedir. Maalesef damgalama ile çok karşılaşıyoruz bunlarla ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla belirlenmiş bir gün diye açıklayabiliriz. Bazı kişiler günlük yaşantıları ile ilgili sorunları aşmakta zorlanıyor. Bir bozukluk veya hastalık diyeceğimiz konu olmuyor. İlişkilerinde ve günlük yaşamda sorunlar için çözüm yolu arayışına giriyorlar. Bunun içinde başvurabiliyorlar. Ama akıl hastalığı dediğimiz durumdaki kişilerde başvuruyor” dedi.

“Zayıflık göstergesi gibi düşünenler oluyor”
Halk arasındaki damgalamanın herkes için zararlı olduğunu belirten Öktem, akıl hastalıklarının toplumda fiziki rahatsızlıklar gibi görülmesi gerektiğini belirtti. ‘Ben deli miyim de beni getirdiler?’ algısı ile kliniklere gelen hastalar hakkında Uzm. Dr. Derya Öktem, “Onlara daha rahat anlayabilecekleri bir örnek söylüyoruz. Kimse ben şeker hastasıyım demekten kaçınmıyor ya da benim tansiyonum var demekten kaçınmıyor. Çünkü fiziki hastalıklar kabul ediliyor ama nedense ağır akıl hastalığı olmasa bile bir zayıflık göstergesi gibi düşünenler oluyor. Bunu söylerlerse toplum tarafından dışlanacaklarını düşünüyorlar” ifadelerini kullandı.

“Erken saptanan rahatsızlıkların tedavi sürecimiz kısalıyor”
Her hastalıkta olduğu gibi ruh hastalıklarının da erken teşhisle kolayca atlatılabildiğini belirten Derya Öktem, şu ifadeleri kullandı:
“Kanser nasıl erken saptanırsa yaşam süresi uzuyor ya da tamamen tedavi edilebiliyorsa bizde de erken saptanan rahatsızlıkların tedavi sürecimiz kısalıyor. Kişi üzerinde belli etkileri oturmamış oluyor, Anksiyete ve depresyon dediğimiz hastalık grupları var. Bunlar tamamen tedavi edilebilecek hastalıklardır. Tekrarlama şansı var ama belli bir tedavi süresiyle tam sonuç alınabiliyor. Şizofreni, bipolar gibi muhakemeyi bozan hastalıklarda süreç biraz daha farklı oluyor. Devam ettirilecek olan tedaviler gerekiyor. Kesintiye uğramaması gerekiyor. Bu kişiler tedavi edilmediği takdirde yaşantı çok zorlaşıyor. Günlük iş kayıpları yaşanabiliyor. Kendi dünyalarında oluyorlar, gerçek dünya ile bağları kopuyor. Bu bir süre sonra hem kendine hem de geri kalan toplum içinde sıkıntı oluşturabiliyor. Fakat süren tedavi ile hayatlarına güzel bir şekilde devam edebiliyorlar.”

Editör: Haber Merkezi