Parti binasında düzenlenen toplantıda konuşan Başkan Uysal, ülke gündemini değerlendirdi.

Bugün ülkenin tarihi bir eşikte olduğunun herkesin farkında olduğunu vurgulayan Uysal,

“Bu milletin içinden süzülerek geldiği tarihi yürüyüşü, geçmişi, bizim için bugün de kılavuzdur. Israrla ifade ettik, dününü unutanlar, bu büyük geçmişi yok sayanlar, sırtımızı dayayacağımıza sırtını dönenlerin bu ülkeye vereceği bir şeyin kalmadığını hepimiz görüyoruz. Bir değişim çağındayız. Dünya hızla değişiyor. Değişim hızının arttığı bir çağdayız. Dünün ölçüleriyle dünün parametreleriyle ne Türkiye’yi ne dünyayı değerlendirebilme imkanımız yok. O açıdan zamanın ruhunu kavramak, tarihin temposunu yakalamak gibi aynı zamanda bir mecburiyetimiz var. Bu da siyasetin vazifesi. Ama bugün çok uzun süredir maalesef siyasetin sıkıştığı dar bir alan var. Özellikle 2002 sonrası kutuplaşma ikliminde, dini, milli, demokrasimizin ve cumhuriyetimizin tüm değerlerinin bir kavgada bir araç haline nasıl getirildiğine şu 20 yıllık süreç ortaya koyuyor. O nedenle biz, ülkenin gerçek gündemiyle ilgilenen, milletin gerçek gündemini her şeyin merkezine koyan onun için siyaset yapan bir çizginin sahibi olarak bugün de yeniden bu büyük ülkeyi birileri birbirinin ikamesi olarak ifade edebilir ama biz hem ekmeğin hem özgürlüğü hem güvenliği aynı anda sunmak insanımızı refah içinde yaşatabilmek, yarınından emin olduğu bir Türkiye’de hukukundan emin olduğu bir Türkiye’de eşit fırsatlara sahip olduğu bir Türkiye’de yaşatabilmenin kavgasını veriyoruz” dedi.

“TÜRKİYE UZUN SÜREDİR TERCİHLERİNİ YANLIŞ ROTADA YAPMIŞ”

Uysal, sözlerine şöyle devam etti:

“Büyük liderimiz Süleyman Demirel’in veciz ifadesiyle Türk milletinin birliğinin, beraberliğinin arkasına karnı tok sırtı pek insanları koyabilmektir marifet. Dış politikanızdan, iç politikanıza her sahada maalesef Türkiye çok uzun süredir kaynaklarını, tercihlerini yanlış rotada yapmış, kötü yöneten bir ülke. O açıdan bizler zamanın el verdiği imkanlardan hızlı bir şekilde Türkiye yararlanmazsa daha büyük kırılmaları, daha büyük yıkımları, daha büyük operasyonlarla muhatap olacağı kesindir. Önce aklımızın gereğini yapmak durumundayız. Bir düşünürün ifade ettiği gibi ‘Ne yapalım, sırtlanların geçiş güzergâhında Anadolu’ya geldik, çadırımızı kurduk. Burada uyanık olmak zorundayız’ dediği gibi aynı zamanda aklımızla hareket etmek mecburiyetindeyiz. Etmezseniz ne olur? Etmezseniz işte bugün Türkiye’nin yaşadığı 5 milyon deniyor ama onun çok üzerinde sığınmacı, mülteci adıyla kaç milyon, kaç yüzbin insana vatandaşlık verildiği bile kamunun ikili açıklamalarından anlaşılıyor. Bir büyük toplumsal tepkiyi pek çok boyutuyla önümüzde bir problem var. Bugün iktidar hala yanlışta ısrar eden politikalarını sürdürmek noktasında bir tercihleri var. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir parti devletine dönüşmesi dolayısıyla AKP’nin Sayın Erdoğan’ın tercihleri maalesef bu ülkenin tercihleri haline geldi. Biz komşu bir devlette rejim değiştirmek bizim işimiz değil. Uzunca bir sınıra sahip olduğumuz bu komşu ülkeyle sağlıklı ilişkiler kurarak yaşanabilecek büyük kırılmaların önüne geçecek politikalar üretmekti esas. Oysa Arap baharının önünde yürüyeceğiz diyerek hem bölgenin istikrarsızlığının derinleşmesine hem de tarihi olarak pek çok kırılmanın yaşanmasına AKP sebebiyet verdi. Bakanlığı bütçesine her yıl kaynak koyuyor binlerce tır mühimmat yardım eder hale gelmiş. İkinci büyük kırılma Rus uçağının düşürülmesiyle beraber daha da derinleşen bir şekilde maalesef Rusya’nın müsaade ettiği kadar bir hareket sahasına şehitler verme pahasına ulaştığımız Fırat Kalkanı Harekatı, Afrin Harekatı bütün bu harekatlarla birlikte Türkiye uzun yıllar sıcak denizlere inme hayali kurmuş, Rusya gelip bu bölgede komşumuz olur hale gelmesidir.”

Editör: Haber Merkezi