Yaşanan olay tüm ülkeyi derinden sarstı…

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2.sınıf öğrencisi Enes Kara, Elazığ’da bir binanın 7. katından atlayarak yaşamına son verdi.

Enes Kara, intiharından önce çektiği videoda ise kaldığı yurtta baskılara maruz kaldığını ve psikolojik olarak yorulduğunu söyledi.

İddialara göre Enes Kara’nın kaldığı yurt bir cemaat yurdu. Hal böyle olunca olayın çehresi bambaşka bir boyuta ulaştı.

Kimileri cemaat ve tarikat yurtları kapatılsın derken, kimileri de böylesi menfi bir olayla cemaatlerin zan altında bırakılmasının doğru olmadığını ifade ediyor.

                                                                  

                                                    ***

Ülke gündemindeki bu hassas konu Eskişehir gündeminde de tam anlamıyla yerini aldı. Siyasetçiler ve STK’lar konuyla ilgili görüşlerini ifade ettiler.

Ne var ki basına düşen bir açıklama pek çok kişide şok etkisi yarattı.

Söz konusu haberi aynen aktarıyorum:

Büyük Birlik Partisi MKYK üyesi Ahmet Namık Akdoğan, cemaat yurdunda kalan ve yaşamına son veren Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara ile ilgili şok sözler söyledi. Akdoğan, “Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız. Bir ayyaş öldü diye meyhaneleri mi kapatacağız. O zaman ÇYDD, lions kulüpleri, Atatürkçü Düşünce Derneği de kapatılsın” dedi.

                                                                    

                                                      ***

Sayın Akdoğan siyasette yeni bir isim değil. Henüz 15 yaşında, merhum Genel Başkan Muhisn Yazıcıoğlu’nun peşinden giderek siyaset yollarına düşmüş bir kişi.

27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde, BBP kontenjanından Eskişehir’de AK Parti’nin 5. sıra milletvekili adayı olmuştu.

Halihazırda ise Büyük Birlik Partisi MKYK Üyesi…

                                                                  

                                                       ***

Söz konusu açıklamaları siyaset bir kenara vicdani olarak da kabul etmek mümkün değil. Bununla birlikte Sayın Akdoğan’ı yakından tanırım. Vicdanları yaralayacak böylesi bir olayın aktörü olmayacağını az çok bilirim. Bu suretle şu işin aslını bir öğreneyim dedim ve Sayın Akdoğan’a konunun aslı nedir diye sordum.

Gelin hep birlikte Ahmet Namık Akdoğan’ın açıklamalarına kulak verelim:

“En başta şunu söyleyeyim ki gazetecilerin yanında latife yapmamak lazımmış onu öğrendim. Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle bir iki gazeteci arkadaşımızla dost meclisinde bir araya geldik. Ben görüşmeye geç kaldım. Vardığımda hararetli bir şekilde cemaat yurtlarının kapatılması konusu tartışılıyordu. Yapmayın arkadaşlar, bir velet öldü diye cemaat yurtları mı kapatılır anlamında bir sözle sohbete ortak oldum.

Hemen sonrasında ise ifademin latife olduğunu belirterek yaşanan olay hepimizi derinden üzdü. Lakin yaşanan bir menfi olayla tüm cemaatleri sorumlu tutmak doğru olmaz.

Bu noktada hata en başta merhum kardeşimizin ailesinindir. Ailenin evladını, inancıyla tam olarak örtüşmeyen bir yere göndermesi büyük hatadır. Aile bu konuda zorlayıcı olmamalıydı ve farklı yaklaşmalıydı.

Daha iki gün önce bir sarhoş tarafından gencecik bir kızımız katledildi. Allah rahmet eylesin kızımıza. Lakin bu olay üzerine de meyhaneleri kapatalım mı diyeceğiz?

Nihayetinde, konunun hassasiyetinin fazlasıyla farkındayım. En başta dediğim gibi benimkisi sadece dost meclisinde yapılan bir latifeydi. Sözlerimi farklı manalara çekmenin doğru olmadığı düşüncesindeyim…”

                                                                     

                                                        ***

Evet efendim…

BBP MKYK Üyesi ve partinin önde gelen kurmayları arasında olan Sayın Akdoğan’ın açıklamaları bu şekilde. 

Tüm bunlardan sonra bendeniz de birkaç kelam etmek isterim.

Pandemi bir yandan, ekonomik sorunlar diğer yandan…

Oldukça hassas günlerden geçtiğimiz bir gerçek. Bunun yanı sıra gün aşırı hepimizi derinden yaralayan haberlere de fazlasıyla şahit olduğumuz muhakkak.

Böylesi hassas bir ortamda kişiler, özellikle de siyasetçiler latife de olsa açıklamalarına çok daha dikkat etmeliler. Dahası her latifenin her ortamda ve her konuda yapılmayacağını da iyi hesap etmeliler.

                                                                  

                                                           ***

Bu vesileyle o gün bugün içime fazlasıyla dert olan ve yüreğimizi yakan kardeşimiz Enes Kara’ya Allah’tan rahmet diliyorum.

Ne var ki yaşanan acı olay sonrası biz kimseden şikayetçi değiliz dediği iddia edilen ailesine bir çift sözüm var:

“Çocuklar uyurken susulur.

Ölürken değil…”

Bendeniz yarın yine buradayım.

Beklerim efendim…

GÜNÜN SÖZÜ: 

Bir çocuk, sevgi ve  övgüyle beslenir.

CHARLES LAMB