Alpu yakınlarındaki Sevinç köyü sınırları içerisine kurulmak istenen kömür ocağı projesine daha önce yargı tarafından dur denilmişti.

Ne var ki tehlike yeniden kapıya dayandı.

‘Söz konusu bölgede kömür ocağı kurulmasıyla ilgili ÇED Raporu Süreci dün başladı.’

Bu konuyu geçtiğimiz hafta da köşemize taşımış ve şu ifadelere yer vermiştik:

“Ne vakit bir Alpu başlığı görse, eyvah diyesi geliyor insanın…

Kimi verimli ovasına sanayi bölgesi kurmak ister.

Kimisi de adı ölüm yoluna çıkan, Alpu Yolunu sadece izler…

Kimi arazilerine maden ocağı kurmak ister.

Ne çektin be Alpu…”

                                                                       ***

Yaklaşan tehlikenin altını bir kez daha çizmekte fayda var:

“Kömür madenciliği, toprak örtüsünün bozulmasına yol açan, yüzey ve yeraltı suları ile içme suyu kaynaklarını kirleten, su ve toprak habitatlarının bozulmasına etki eden, ayrıca hava kalitesini de olumsuz yönde etkileyen bir faaliyettir.”

Eskişehir’in en verimli ovalarından olan Alpu Ovasına, kurulmak istenen kömür ocağı tüm kenti etkileyecek ve telafisi imkansız sonuçlar doğurabilecek çok büyük bir tehdittir.

Havamız, suyumuz, ağacımız, kurdumuz, kuşumuz, börtümüz, böceğimiz...

Yaşama dair ne varsa hepsi için büyük bir tehlikedir.

                                                                   ***

Gelinen noktada Eskişehir böylesi büyük bir çevre felaketine götürecek bir proje ile karşı karşıyayken, kamuoyunun sessizliğini anlayabilmek mümkün değil…

Yapmayın efendiler…

Bu sorun işin özelinde birkaç bireyin sorunu değil. Topyekün bu şehirdeki tüm insanların sorunudur.

Yakın zamana kadar kullanılan bir tabir vardı: ‘Doğa ana’

Hepimiz bu tanımla büyüdük doğaya ana dedik…’

Daha ötesi var mı?..

                                                                      ***

Doğa diyoruz…

Doğa ana diyoruz…

Ne var ki anlatamıyoruz.

Anlaşıldığında zaten iş işten geçmiş olacak.

                                                                      ***

Konuya duyarsız yaklaşanlara seslenmek istiyorum:

Rize’nin Çamlıhemşin İlçesinde iş makinelerinin önüne gövdesini ve yüreğini koyan 70 yaşındaki Havva Ana’yı hatırladınız değil mi?

Havva Ana’nın gösterdiği duyarlılık nerde biz neredeyiz?...

Havva Ana’nın fotoğrafını da yazımın yanına bırakıyorum. Bakıp bakıp biraz olsun utanalım diye…

                                                                       ***

Ne diyelim efendim…

Bir Kızılderili atasözünde söylendiği gibi:

“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

Bendeniz yarın yine buradayım…

Beklerim efendim…

GÜNÜN SÖZÜ:

İnsanlık, sorumluluk duygusuyla başlar.

  • AHMET HAMDİ TANPINAR