Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan bazı işler var ki, akıl sır erdirmek çok zor.

Öylesi işler az uz da değil…

Sıralansalar uzunca bir liste oluşur.

Son günlerde listeye yeni bir ekleme var.

Bu da içme suyu ile ilgili…

Özel sektöre ya da kamuya ait olsun işyerlerinin tamamına yakınında çalışanların içme suyu gereksinimi işyeri tarafından karşılanır.

Çoğunda da “sebil” olarak da adlandırılan su cihazları kullanılır.

Cihazlar işyerinin kolay ulaşılacak bir yerine konulur… Çalışanlar da içme suyu gereksinimlerini oradan karşılar.

Çalışanından içme suyunu esirgeyen kurum sayısı “yok” denilecek kadar azdır.

İçme suyu bu… Kimseden esirgenmez ki zaten…

Büyükşehir Belediyesi’nde de bir zamanlar “sebil” olarak adlandırılan cihazlar vardı.

Çalışanlar da içme suyu gereksinimlerini o cihazlardan karşılıyorlardı.

3-4 yıl kadar önce cihazlar kaldırıldı.

Neden kaldırıldığını, kaldıranlar dışında bilen de yok.

Cihazlar kaldırıldı ama çalışanlardan içme suyu esirgenmedi.

Katlara “sebil” yerine damacanalar konuldu.

Çalışanlar içme sularını damacanalardan sağladılar.

Geçtiğimiz hafta damacanalar kaldırılıverdi.

Yerine konulan bir alternatif de yok.

Çalışanlar “içme suyu” dediklerinde de adres olarak çay ocağı gösterildi.

Sorulara verilen yanıt ilginç…

“Artık bedava su yok, çay ocağına gidip paranızla alacaksınız…”

Yanıta bak yanıta…

Böylesi bir yanıtı verene söyleyecek çok şey var.

Ama neyse…

Çalışanlardan bazıları çay ocağından su alıyor.

Büyük bölümü ise içecekleri suyu evlerinden getiriyor.

Uygulama, Büyükşehir Belediyesi hizmet binasında başladı.

Orası ile sınırlı kalmadı.

Diğer işyerlerine de yayıldı.

Kent Park’ta görev yapan güvenlik görevlileri için yapılmış kulübeler var.

Sıcak havada içlerinde durmak çok zor…

İçme suyuna duyulan gereksinim de çok fazla…

Fazla olmasına fazla da nasıl karşılanacak gereksinim?

Eskiden oralarda da damacana vardı.

Onlar da toplanmış…

Güvenlik görevlileri susuz bırakılmışlar.

Bunaltıcı görev yapan görevlilerden suyu esirgemek… Hiç olacak şey mi?

“El insaf” dememek olanaksız…

Anlaşılıyor ki, uygulama diğer işyerlerine de yayılacak… Belki yayılmıştır bile…

Yalnız bu uygulamada da yine ayırımcılık var.

Bazı yerlerde damacanalar duruyor.

Nereler olduğunu söylemeyelim şimdi…

Tutar onları da kaldırırlar.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin?

Değişik koşullarda görev yapmaya çalışan insanlardan bir bardak su esirgenir mi?

Vicdan sahibi insanların vereceği yanıt belli…

Elbette ki esirgenmez…

Böylesi akıl almaz uygulamanın nedeni ne olabilir?

Açıklanan bir gerekçe yok.

Neden olarak akla gelenler belli…

Korona virüs salgını olabilir mi?

Olamaz…

Gerekçe o olsaydı, damacanalar bugün değil salgının başladığı günlerde kaldırılırdı.

Ayrıca damacanalar şu veya bu nedenle kaldırılsa bile çalışanların içme suyu gereksinimini karşılamak için başka bir alternatif yaratılır.

Alternatif yaratmak da Büyükşehir belediyesi için zor olmasa gerek…

Kalabak Suyu’nun başında bulunan kendisi…

Bir yöntem bulunup çalışanların içme suyu gereksinimi karşılanır.

Damacanaların kaldırılmasının, daha açık bir anlatımla da çalışanlara su vermemenin başka ne nedeni olabilir?

Akla gelen bir başka şey var.

O da “tasarruf”…

Gerekçe o mudur bilemeyiz…

Ancak “tasarruf” gibi bir gerekçe olamaz…

Eğer Büyükşehir Belediyesi, “tasarruf” olarak çalışanlarından kendi ürettiği Kalabak Suyunu esirgeyecek duruma geldiyse vah onun haline…

Böylesi bir uygulama hangi aklı ürünü bilemiyoruz…

Ancak kabul edilebilir bir yanı yok.

Yapmayın beyler… Çalışanlarınızdan bir bardak içme suyunu esirgemeyin…

İçme suyu bu… Düşmandan bile esirgenmez… Alınan ah da insanı iflah etmez…