Porsuk kenarına “çekirdek çitleyen eşek heykeli…”

Yıllardır gündemde…

Mucidi, Büyükşehir Belediye Başkanı…

Sürekli olarak “dikeceğim” deyip durdu.

Nedeni malum…

Havalar ısınmaya görsün, Porsuk sahili bir başka havaya bürünüyor.

Geçler guruplar halinde çimlerin üzerine oturuyorlar… Müzik yapıp şarkılar söylüyorlar… Elbette ki bir şeyler yiyip içiyorlar da…

“Bahar şenliği havası oluşturuyorlar” dense yeridir.

Porsuk Çayı’nın iki sahilinde yüzlerce genç buluştuğu halde “olay” da olmuyor.

Tablo gerçekten çok güzel…

Olumsuzluk yok mu?

Elbette ki var.

En öne çıkanı da bölgede yaratılan kirlilik…

Çevreye karşı yeterince duyarlı davranılmıyor.

Atıklar toplanıp kaldırılacağı yerde olduğu gibi bırakılıyor.

Asıl sorunu yaratan da kabuklu çerezler, özellikle de çekirdekler…

Kabukları çimlerin üzerine yayılıyor… Temizlenmeleri de gerçekten çok zor oluyor.

Bu konuda defalarca uyarılar yapıldı.

Ne yazık ki, bir işe yaramadılar.

Porsuk sahilinde çevre kirliliğinin önüne geçilemedi.

Bu rahatsızlık yaratan bir duyarsızlık…

Büyükşehir Belediye Başkanı’nı da çok kızdırıyor.

Kızmakta haklı…

Ancak onun için yalnızca “kızmak” yeterli değil…

Önlem bulması da gerekli…

Gerekenin yapıldığını söylemek çok zor…

“Önlem” olarak akla getirilen iki şey var.

Birisi “çekirdek çitleyen eşek heykeli”, diğeri de “yasak…”

İlki yıllarca dillendirildi.

Ancak ilk uygulanan o almadı.

“Yasak” getirildi.

Anımsanacaktır.

Havalar ısınmaya başlayınca Porsuk sahillerine inişi sağlayan merdivenler kapatıldı.

Kilitli zincirler çekilerek Porsuk sahiline inişler önlenmeye çalışıldı.

Beraberinde çimler sürekli sulandı.

Hepsi boşuna…

Gençlerin Porsuk sahillerine ulaşmaları engellenemedi.

Merdivenleri kullanamayan gençler parmaklıklardan atlayıp çimlere ulaştılar.

Doğal olarak işe yaramayan önlem de kaldırıldı.

Porsuk kenarları, yaz aylarının kavurucu sıcaklarından bunalan gençlerin mekanı oldu.

Gece geç saatlere kadar oradan ayrılmadılar.

Mevsimler değişti ya… Artık baharlar kalkmış durumda… İlkbahar olmadan yaz, sonbahar olmadan kış geliyor.

Eylül ayının sonlarıyla birlikte havalar birden soğuyuverdi.

Özellikle akşam saatlerine doğru hava gerçekten çok soğuyor.

Porsuk sahillerindeki çimlere oturmak şöyle dursun dışarıda gezinti bile yapılamıyor.

O da ne… Yıllardır “dikilecek” denilen “çekirdek çitleyen eşek heykeli” Porsuk sahilinin bir yerine konuluverdi.

Adına “heykel” dendiğine bakmayın… Gürcan Banger’in tanımlamasıyla “kitsch (kiç)” kent mobilyalarından birisi…

Neyse…

Konuluş amacını Büyükşehir Belediye Başkanı açıklıyor…

“Bu heykel çevre temizliğine katkı sağlayacak. Biliyorsunuz benim mesleğim eğitimcilik. Mesaj yerine ulaştı. Konuyu mizahla anlatıyoruz. Karikatürcü olduğum için karikatürle mesaj gönderdim, karikatürize ettim…”

Sorulduğunda böyle diyor.

Haydi ona da “tamam” diyelim…

“Laftan sözden anlamayanlara bu yolla mesaj verilmek istendi” diyelim…

İyi de neden şimdi?

Dedik ya… Havalar birden soğuyuverdi.

Porsuk sahillerindeki çimlere oturacak bir hava yok.

Gençler de inmiyorlar zaten… İnen olsa bile sayıları çok az… Sıcak havalardaki yoğunluktan eser yok.

Doğal olarak çevre kirliliği de söz konusu değil… Çekirdek kabuklarının yığıldığı falan yok.

Böylesi bir dönemde “çekirdek çitleyenlere mesaj olsun” diye “çekirdek çitleyen eşek heykeli” konuluyor.

Heykel neyse de bu dönemde konuluşunun amacı ile ilgisi yok.

Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte, hani o merdivenlerin kilitlendiği dönemde konulsaydı neyse… O zaman “amaç çevre kirliliğine karşı uyarı mesajı vermek” denilebilirdi.

Şimdi konulmasının amacı başka olmalı…

“Ne olabilir” mi?

Örneğin “Türkiye genelinde konuşuluyor olmak” olamaz mı?

Neden olmasın?

Bakın Büyükşehir Belediye Başkanı ne diyor?

“Heykel sadece Eskişehir’de değil ülke genelinde de büyük ilgi gördü.”

Başka söze gerek var mı?

Mesele anlaşılmıştır efendim…