Korana virüs iyice azgınlaştı.

Vaka sayısı her geçen gün artıyor.

Can kayıplarına da yenileri ekleniyor.

Türkiye genelinde durum gerçekten çok ciddi…

Eskişehir özelindeki durum da farklı değil…

Bir ay kadar öncesi ile bugün arasında dağlar kadar fark var.

Yeni normalleşme dönemi başlangıcında 100 Bin kişide 48,27 olan vaka sayısı bir ayda 100 Bin kişide 358,90’a yükseldi.

Artış korkunç…

Tamam Türkiye genelinde bir artış söz konusu…

Ancak Eskişehir’deki korkunç artışı yalnızca Türkiye genelindeki artışa bağlamak doğru olmaz…

İller sıralamasında 27’nci sıradan 18’nci sıraya yükselinmesi bu konuda önemli bir gösterge olsa gerek…

Gerek son günlerdeki korkunç artış, gerekse iller sıralamasındaki değişiklik gösteriyor ki, Eskişehir’e özel olumsuzlukların olduğunu gösteriyor.

Yeni normalleşme döneminde uzun süredir kapalı olan işyerlerinin büyük bölümü açıldı.

Açılsalar da “kısıtlı çalışma” olanağı buldular.

Buna karşın yeni dönemle birlikte kısıtlamanın tamamen kaldırıldığı alanlar var.

En önemlisi kuşkusuz toplu taşıma…

“Kapasite sınırı” kaldırılıp, tam kapasite çalışmalarına izin verildi.

“Sosyal mesafe” diye bir şey söz konusu bile değil…

Neyse…

Yeni normalleşme döneminde kentte oluşan tablo malum…

Her yerde kalabalıklar oluştu.

“Sosyal mesafe” çoğu zaman uyarılarda kaldı.

Ürkütücü tabloya seyirci kalınmaması gerekiyordu.

Değişik zeminlerde uyarılar yapıldı.

Gazete sütunlarında da “aman önlem” denildi.

Ancak uzun süre tabloya seyirci kalındı.

Sonrasında geç de olsa bazı önlemler getirildi.

Getirilmesine getirildi de tam anlamıyla uygulandı mı?

Soruya olumlu yanıt vermez olanaksız…

“Önlem” olarak alınan kararların çoğu kağıt üzerinde kaldı.

Sürekli olarak “yoğun ve dinamik denetim” deniliyor.

Denilmesine deniliyor da gerçekte ne olduğu pek farkedilmiyor.

Vahim tabloya anında müdahale edilmemesinin, gecikmeli olarak alınan önlemlerin etkili olarak uygulanmamasının Eskişehir’deki korkunç artışta etkisi olmaz mı?

Elbette ki olur.

Olduğu da belli zaten…

Eskişehir’de gerçekten önlemler konusunda bir tereddüt söz konusu… Sanki her şey Ankara’dan bekleniyor gibi…

Bakın…

Yüz yüze eğitime açılan okullardan vaka haberi eksik olmuyor.

Vakalara her gün bir yenisi ekleniyor.

Eğitim Sen bu konuda son derece duyarlı…

Resmi makamların yapmadığını yapıyor.

Okullardaki vakalar konusunda kamuoyunu bilgilendiriyor.

Kamuoyunu bilgilendirirken yetkililere de “acıl önlem” çağrısında bulunuyor.

Çağrılara uzun süre kulak tıkandı.

Sonunda dün bazı kararlar alndı.

Öğrencilerin büyük bölümü yeniden yüz yüze eğitime geçecek.

Ancak “yüz yüze eğitime devam” denilen sınıflar da var.

8’nci ve 12’nci sınıflar, ukal gitmeye devam edecekler.

Aynı şekilde “Özel gereksinimli öğrenciler için hizmet veren özel eğitim okulları ve okul öncesi eğitim kurumları” da karar kapsamına alınmadı.

İyi de neden?

Korona virüs yaş ayırımı yapmıyor ki… Okullardaki risk tüm öğrenciler ve eğitim çalışanları için geçerli…

Neden onlarda yüz yüze eğitimde ısrar ediliyor?

Anlamak gerçekten çok zor…

Söylenecek daha çok şey var.

Ancak sözü daha fazla uzatmaya gerek yok.

Eskişehir’deki sağlık çalışanları salgınla mücadelede gerçekten çok başarılılar.

Yapabileceklerini fazlasıyla yapıyorlar.

Ancak onların yapabilecekleri belli…

Salgının yayılmasını önleyemezler…

Onların mücadelesinin önlemler ile desteklenmesi gerekir.

Eğer gereken önlemler zamanında alınsa ve etkili biçimde uygulansa sağlık çalışanlarının çabası ile çok iyi tablolar oluşabilir.

Karar alma yetkisine sahip olanların gecikmeleri nedinyle sağlık çalışanlarının emeklerine yazık oluyor.

Artik buna bir son verilsin…

Bu işin şakası makası hiç kalmadı.