Geçtiğimiz günlerde yazdığım yazıda dile getirdiklerimi ikinci kez hatırlatıyorum.“Neydi o hikayenin başında olan “BİZİM ÇOCUKLAR!” yaşanan safahat döneminin ardından gelen yokluklar dönemi kendi imkanlarımızla, kendi yetiştirdiğimiz çocuklarımızla mücadele etmeyi bize geçtiğimiz yıl öğretmişti… Şimdi bu işte biraz daha tecrübeliyiz… Yani geçtiğimiz yıldan bu yana yaşanan süreçte kendi çocuklarımızın verdiği mücadeleyi biraz geri plana itsek de bugün o tribünlerin “BİZİM ÇOCUKLAR” tanımlamasına cuk diye oturan gerçekten “BİZİM ÇOCUKLAR” a kaldık… Işığı gören yarasaların kaçışması gibi parayı görenlerin tüydüğü dönemde ışığı gören kelebeklerimiz var bizim… Düşsek de kalsak da bizim kelebeklerimizle vereceğimiz onur mücadelesinden inşallah alnımızın akıyla çıkacağız… Bakıyorum haklı olarak kamuoyunda “biraz karamsarlık” görüntüsü var… Ama ben şahsen inanıyorum, hep birlikte inandığımızda, güvendiğimizde başaracağız…” İşte sözlerin ardından denilebilecek bir şey yok.. Yukarıdaki satırları Keçiörengücü maçından önce kaleme almıştım. Hatta bir ara arkadaşlarımız Özdemir Uçak ve Nazım Aydın ile durumu tartışırken, “Keçiören galibiyeti ardından alınacak Anada galibiyetiyle ligi başlasak ne olur?” diye de konuşmuştuk.. İşte onlardan ilki gerçekleşti, ikincisi, üçüncüsü niye olmasın?

+++

FUTBOLDA DEVRİM OLACAKSA…

 Yine  aynı yazıda “Allah isterse bir kulun işini, mermere geçirir dişini istemezse işini, muhallebi yerken kırar dişini!”  sözünü hatırlattıktan sonra şöyle yazmıştım, “Transfer tahtamız kapalı, stadımız da öyle… Elini kolunu sallayarak gidenler de cabası.. Hele “nanik yapanlar” var ya… Emin olun hiç canınızı sıkmasın… Eğer tek yürek, tek vücut olursak, birbirimize sırtımızı yaslarsak olmaz denilenler olur…  Eğer başarabilirsek ki başaracağız, biz yeniden daralan, bunalan ve çaresizlik içinde kıvranan Anadolu futboluna ışık olacağız.. 1965’lerdeki başkaldırımızı, isyanımızı bugünde hedefine ulaştırabilirsek artık üreten, ürettiğini değerlendiren bir kulüp hikayesi ile bir devrin sonunu getireceğiz…”

Tamda Keçiören maçından sonra teknik direktör Mustafa Özer bu durumu özetliyor. “Sizlerle taktik sistem konuşmak isterdim ama şuanda bulunduğumuz durum çok farklı şuan biz şehir olarak kurtuluş savaşı veriyoruz. Eskişehir’de, eğer Türk futbolunda devrim olacaksa bu Eskişehir’den ve Eskişehirspor’dan başlamalıdır. Mücadelemiz aynı zamanda Anadolu takımları için örnek olacaktır" fazla söze gerek var mı?

+++

İNANIRSAK OLMAYACAK BİR ŞEY YOK

Şimdi öyle adı sanı, unvanı olan topçularımız yok. Onlar misyonlarını tamamlayıp gittiler.. Bu formayı terleten herkese saygımız var. “İyi ki onlar gitti biz böyle yaptık!” demiyorum… Zaten başarıya inanmayanlar ile yürünecek bir yol yok… Biz başarırsak “BİZİM ÇOCUKLAR” ile başaracağız… Gidenlere teşekkür borcumuzu bir şekilde öderiz, ancak bizim çocukların hakkını ödemek mi? Öyle bir şey söylemeye gerek yok. Evlatla ata arasında böyle bir hak alışverişi zaten olmaz… Onlar bu şehrin duruşunu değiştirsinler zaten haklarını bu kent onlara ödeyecektir.. Çünkü futbolun en vefalı kentidir Eskişehir… Hele söz konusu olan Eskişehirspor ise…