Büyükşehir Belediyesi Toplu Taşıma Şube Müdürlüğü’nün başında yeni bir müdür var.

Aytaç Özkan…

Son “son kadro operasyonu” ile göreve getirildi.

Neden tercih edildiğini bilemiyoruz.

Nedeni konusunda kafa yormaya gerek yok.

Burası Eskişehir Büyükşehir Belediyesi… “Kadro operasyonu” periyodik bir uygulama haline geldi.

Operasyonların kapsamına akıl sır erdirmek çok zor.

Hiç olmayacak görevlendirmeler olduruluveriyor.

Nedenini, nasılını anlamak olanaksız…

Onun için “Aytaç Özkan neden Toplu Taşıma Şube Müdürü oldu” sorusuna yanıt bulmak için çaba harcamanın bir anlamı yok.

Birileri “olsun” demiştir işte…

Öyle olmuş olsa da merak edenler oluyor.

Beraberinde tahminler de başlıyor.

Aytaç Özkan’ın müdür oluşu ile ilgili olarak öne çıkan bir tahmin var.

Ataması, ağabeyi ile ilişkilendiriliyor.

“Ağabeyi kim” mi?

Söyleyelim… Soner Özkan…

Son aylarda “yıldızı parlayan” bir bürokrat…

Üstlendiği iki daire başkanlığı var.

Birisi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, diğeri de Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı…

İlkini “asil”, ikincisini “vekil” olarak yönetiyor.

Dedik ya… Bir zamanlar “gözden düşmüş” iken son aylarda “yıldızı parlayan” oluverdi.

“Nasıl” mı?

Ne bilelim?

Oluyor işte…

Aytaç Özkan, onun kardeşi…

Toplu Taşıma Şube Müdürü olmasında “ağabey etkisi” var mıdır, yok mudur bilemeyiz…

Ancak atamasına akıl sır erdirilmediği için bağlantı kuruluyor işte…

Belki de “haksızlık” yapılıyor… Kim bilebilir.

Neyse…

Aytaç Özkan’ın göreve gelişinden sonra geçen sürede “olumlu” denilebilecek bir değişiklik yok.

Buna karşın “ilginç” denilebilecek olaylar ve uygulamalar var.

Aylardır garajda bekleyen yeni otobüslerden birisinin gece yarısı çalınması olayların en ilginci…

Bugüne kadar bir benzeri görülmüş değil…

Uygulamalara gelince… Büyük bölümü personele yönelik…

“Otorite sağlamaya yönelik uygulamalar” denilebilir.

Tamam “otorite sağlanması” kötü bir şey değil…

Ancak onun da bir yolu yordamı var.

“Otorite sağlayacağım” diye keyfi uygulamalar yapılamaz ki…

Gel gör ki yapılıyor.

Son bir uygulama var.

Dün de dile getirdik.

19 Aralık 2017 tarihinde bir duyuru yayınlandı.

Aslında “talimat verildi” demek daha doğru olur.

“Tüm personel tam teşekküllü devlet hastanesinden psikiyatri bölümü dahil sağlık raporu alacaktır. 27.12. 2017 son gündür.”

Talimat bu…

“Tüm personel” denildiğine bakmayın… Talimat tüm personeli kapsamıyor.

Talimat verilen “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı” yöntemi ile çalıştırılan işçiler… Kamuoyunda bilinen adıyla da “taşeron işçileri…”

İşe girişte zaten rapor alıyorlar.

Şimdi bir daha isteniyor.

“Neden” mi?

Soruya karşılık “verildi” denilen yanıt oldukça ilginç…

“Ben istiyorum da ondan…”

İlginç olduğu kadar da düşündürücü…

“Müdür beyin canı istedi” diye personel tam teşekkül devlet hastanelerine taşınacak… Dahası rapor karşılığında 200 TL masrafa girecek.

Olacak şey değil…

Ancak öyle olduğunun göstergesi var.

“Taşeron işçiler” yalnızca Toplu Taşıma Şube Müdürlüğü’nde çalışmıyorlar.

Büyükşehir Belediyesi’nin değişik birimlerinde yüzlerce “taşeron işçisi” var.

Diğer birimlerde işçilere “rapor alın” talimatı verilmiş değil…

Talimatın verildiği tek yer Toplu Taşıma Şube Müdürlüğü…

Öyle olanca da uygulama için “keyfi” demek yanlış olmaz…

Uygulamayı sütunlarımızda dile getirdik.

Müdür Aytaç Özkan önce gazete elinde dolaşıp durmuş… Sonra da Büyükşehir Belediyesi’nin yolunu tutmuş.

Ulaşım Dairesi Başkanı’na mı yoksa iki daireyi birden yöneten ağabeyine mi gitti bilemeyiz artık…

Her kimle görüştüyse sonucu da meçhul…

Yapılması gereken ise belli…

Keyfi uygulamadan vazgeçmek…

Dün de dedik… Toplu Taşıma Şube Müdürlüğü tarafından yapılması gereken onca iş var.

O işlere odaklanmak varken personel ile uğraşmak olacak şey değil… Böylesi uygulamalar personeli “huzursuz etmek” dışında bir işe yaramaz.

Kuruma da zarar verir.

Kurumu düşünüyorlarsa gerekeni yaparlar.

Bekleyip göreceğiz…