Korana virüs belası ile baş edilemiyor.
Yeni varyantları ile birlikte yayıldıkça yayılıyor.
Türkiye genelinde tablo iç açıcı değil…
Ne yazık ki, Eskişehir’deki tablo daha da iç karartıcı…
“Vaka sayısı en fazla artış gösteren il” konumunda bulunuyor.
Endişelenmemek elde değil…
Durum gerçekten çok ciddi…
Böyle giderse çok daha büyük tehlike ile karşı karşıya kalınabilir.
Daha önce de dile getirdik…
Sağlık çalışanları salgına karşı canla başla mücadele ediyorlar.
Ancak, yalnızca onların mücadelesi ile bu büyük beladan kurtulmak olanaksız…
Vaka sayılarının iyice artması ile birlikte yükleri çok ağırlaşmış durumda…
Yükü omuzlamakta zorlanıyorlar.
Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Nesrin Ekici, Eskişehir’deki tabloyu ortaya koydu.
"Hepimizin bildiği gibi, şehrimiz Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre geçtiğimiz hafta en çok COVID-19 olgusunun bildirildiği il olmuştur.
Vakalardaki hızlı artış, hastaneye yatışlarda da hızlı bir artışa yol açmış ve yoğun bakım yatakları yeniden tamamen dolmuş durumdadır. Sağlık çalışanları ağır iş yükü altındadır ve maalesef çok sayıda sağlık çalışanı da COVID-19 tanısı almıştır. Bu durum kliniklerde sayıları azalan sağlık çalışanlarının iş yükünü daha da artırmıştır. Sağlık çalışanlarının sağlıklı olması ve iş yüklerinin azaltılması sizlerin sağlığa ulaşmanız açısından ayrıca önem arz etmektedir.”
Tablo bu…
Tablo kara ama değiştirilemez değil…
Elbette ki, değiştirilebilir.
Tabip Odası Başkanı Dr. Nesrin Ekici’nin bu konuda önerileri, daha doğrusu da çağrısı var.
“Bugün hastalıktan korunmak için bilinen en önemli korunma aracı aşıdır. Salgının bu dönemini aşısız veya eksik aşılıların salgını olarak tanımlayabiliriz. Hastanelerde, özellikle yoğun bakımlarda yatan hastalarımızın hemen tamamı maalesef aşısız veya eksik aşılıdır. Oysa aşılı hastalarımız bu salgını en fazla üst solunum yolu infeksiyonu gibi ayaktan geçirmektedirler.
Salgının sadece aşı ile kontrol altına alınması mümkün değildir. 
Tam aşılı olsak bile
Kalabalık ortamlardan kaçınmalıyız,
Zorunlu hallerde bulunduğumuz kapalı ortamların iyi havalanmasını sağlamalıyız,
Ağız ve burunu usulüne uygun şekilde tam kapatacak, iyi kalitede maske kullanmalı, maskeleri de ayrıca artık hepimizin gayet iyi bildiği kurallara uygun olarak kullanmalıyız,
Mesafe, el hijyeni ve solunum hijyeni kurallarından ödün vermemeliyiz.
Aşı bizi hasta olmaktan koruyabilir ancak, virüsü duyarlı kişilere ( örneğin yaşlılara, kronik hastalığı olanlara) taşımamıza engel olmaz. Kaldı ki asıl o gruplarda aşının koruyuculuğu da daha düşük olmaktadır.
Önlenebilir bir hastalıktan tek bir yurttaşımızı bile kaybetmek istemiyoruz ve bunu birlikte başaracağımıza inanıyoruz.”
Koruna virüs salgınına karşı sürekli uyarılar yapılıyor.
Vatandaşlardan “aşı olmaları, önlemlere uymaları” isteniyor.
Ne yazık ki, uyarıların dikkate alındığı söylenemez…
Öyle olmasa bugünkü kap kara tablo oluşmazdı zaten…
Endişe verici bir rahatlık, daha doğrusu da umursamazlık söz konusu…
Artık bir son vermek gerek…
Salgının “umursanmayacak” bir yanı yok.
Canla başla çalışan, büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalan sağlıkçıların dayanacak güçleri kalmadı.
Feryat ediyorlar…
Çağrıda bulunuyorlar.
Bugüne kadar yapılan çağrılar karşılıksız kaldı.
Bari sağlık çalışanlarının feryadı duyusun, çağrıları karşılıksız kalmasın…