Korona virüs iyice azgınlaştı.

Yayıldıkça yayılıyor.

“Önlem” olarak uygulamaya konulan bazı kurallar, daha doğrusu da kısıtlamalar var.

Ancak, işe yaradıklarını söylemek olanaksız…

Virüse yakalanan insan sayısı her geçen gün biraz daha artıyor.

Can kayıplarında da ciddi bir artış söz konusu…

İl Sağlık Müdürlüğü ve sağlık kuruluşları, tüm ekipleri ile yoğun bir mücadele veriyor.

Ancak, yalnızca sağlık çalışanlarının mücadelesi ile bu büyük belanın üstesinden gelmek olanaksız…

Sağlıkçılar da tükenme noktasına gelmiş durumdalar…

Tablo gerçekten ürkütücü boyutta…

Resmi olarak ortaya konulmasa da biliniyor.

Aralarında Tabipler Odası’nın da olduğu çok sayıda meslek örgütlenmesi ve sivil toplum kuruluşu dün ortak bir açıklama yaparak “yaşamak istiyoruz” diye feryat ettiler.

Açıklamalarında ortaya koydukları tespitler var.

“Pandeminin sonuçları artık  tüm halkımız için dayanılmaz bir hal almıştır. Bu olumsuz tabloyla sadece sağlık meslek ve emek örgütlerinin mücadele etmesi yeterli ve gerçekçi değildir. Salgının olumsuz etkilerini azaltmak, çalışma,  sağlık ve diğer yaşam alanlarımızı iyileştirmek için birlikte olmaya gereksinimimiz vardır.

 Salgının ilimizdeki gerçek boyutu açıklanmasa da bizler fabrikalarda, okullarda, sağlık kurumlarında, mahallelerde, evlerimizde COVİD 19 ile hastalananları duyuyoruz, görüyoruz ve onlarla yaşıyoruz. Üstelik yerel basına düşen günlük vaka sayılarının da farkındayız.

Hastanelerin, yoğun bakımların dolu olduğunu, sağlık çalışanlarının yetmediğini ve tüm sağlık çalışanlarının çok yoğun çalıştığını, hastalandığını ve tükendiğini biliyoruz.

Fabrikalarda COVİD 19 olan işçilere temas ettikleri işçileri bildirmemeleri için baskı yapıldığını, okul müdürlerinin COVİD 19 olan öğrencileri öğretmenlere bildirmediklerini biliyoruz.

COVİD 19 dışı hastalığı olanların hastalık bulaşması korkusuyla kontrol ya da muayeneye gitmeyi geciktirdiklerini ve bu nedenle hastalıklarının ağırlaştığını biliyoruz.

Sağlık bakanlığının adına filyasyon dediği ancak aslı temaslı ziyareti olan çalışmanın salgını kontrol altına almada etkisiz ve sağlık çalışanlarını tüketmekten öte bir işe yaramadığını biliyoruz.”

“Biliyoruz” diye aktarılan tespitler böyle…

İtiraz etmek, “yok öyle bir şey” demek olanaksız…

Tamamı doğru…

Eksikler olabilir ama fazlalık kesinlikle yok.

Türkiye genelinde olduğu gibi Eskişehir’de oluşan tablo da endişe verici boyutta…

Tamam, “önlem” diye getirilen kurallar var.

“Sokakta sigara yasağı”, “65 yaş üstü vatandaşların dışarı çıkış sürelerinin kısaltılması”, “topluma açık yerlerin saat 22.00’de kapatılması”, “HES Kodu zorunluluğu” ve benzeri kısıtlamalar.

Bazıların yaşama geçirilmeleri olanaksız…

Ayrıca yaşama geçirmiş olsalar bile böylesi önlemler ile korona virüsün üstesinden gelinemez.

 “ COVİD 19 damlacık yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bulaşması için havalanmayan kapalı ortam, yakın fiziksel mesafe ve 15 dakikadan uzun korunmasız temas gerekiyor. O zaman virüsün bu özelliğini dikkate alarak kamu özel ayrımı yapmadan düzenlemeler yapılmalıdır. Ulaşım servisleri, yemekhaneler, giyinme soyunma odaları, çalışma ortamları yani işlikler, sınıflar, ofisler, poliklinikler etkin havalandırılabilen ve uygun sayıda çalışanın olacağı şekilde düzenlenmelidir.

 Günlük yaşamın tüm alanlarında ulaşım, alışveriş ortamları bu bilgiye göre düzenlenmeli, hayatı felce uğratmadan yaşanabilecek bir ortam yaratılmalıdır. Göstermelik olarak çıkartılan, sigara içme yasağı, 22.00’dan sonra mekânların kapatılması ya da 65 yaş üzerinin 18 saat eve hapsedilmesiyle bu hastalıkla savaşılamaz.

 Ülkemizde ve ilimizde acilen kısa-orta-uzun vadede yapılacak işler planlanmalı ve halka duyurulmalıdır.

 Salgınla mücadeleyi etkin olarak yapmak için sağlık organizasyonu hemen bölge tabanlı birinci basamak hizmetine dönmelidir. Bölge tabanlı birinci basamak sağlık hizmeti yaşam ve çalışma alanlarını düzenlemeli ve denetlemelidir. Hastanelerde kronik, acil ve akut durumlar için planlama eş zamanlı yapılmalıdır. COVİD 19 için ayrı hastaneler düzenlenmeli, COVİD dışı hastaların tedavileri aksamamalıdır.

 İçinde bulunduğumuz dönem mevsimsel grip dönemidir. Şu ana dek aşı konusunda önemli sorunlar yaşanmış binlerce yurttaşımız ve sağlık çalışanları hala aşılanmamıştır. Biran önce yeterince grip aşısı temin edilip, ücretsiz olarak halka ulaştırılmalıdır.

 Salgının şehrimizde geldiği bu aşamada kısa sürede sağlık sistemimizin biraz nefes alabilmesi için zorunlu olmayan üretim durdurulmalı.

 Çalışması zorunlu olmayan fabrika ve işyerlerinde ücretli izin uygulanmalıdır.

Kronik hastalığı olan çalışanlar tam ücretiyle idari izinli sayılmalıdır.

Zorunlu işlerde çalışanların çalışma saatleri azaltılmalı, çalışma ortamları düzenlenmeli, sağlıklı beslenme ve sağlıklı ücretsiz ulaşım talepleri yerine getirilmelidir.”

Öneriler de böyle…

Aralarında “yaşama geçirilemez” denileni pek yok.

Büyük bölümü yaşama geçirilebilir.

Ayrıca daha etkili başka önlemler de bulunması olanaklı…

Bunun için yapılması gerekenler de belli…

Öncelikle, geniş katılımlı bir değerlendirme organizasyonu oluşturulmalı ve koordineli mücadele sistemi kurulmalı…

Hep söyleniyor… Doğrudur da…

Korona virüs belası, yalnızca sağlık çalışanlarının çabası ile yenilemez… Tüm toplumu etkileyen büyük belaya karşı hep birlikte mücadele etmek gerekir.