Ahmet Vural… Kendi tanımlamasıyla “Ömrünün 53 yılını MHP saflarında tüketen, 5 yıl Mihalıççık İlçe Başkanlığı, 7 yıl Eskişehir İl Başkanlığı ve 6 yıl MYK üyeliği yapan bir partili…”

Tanımlamasında sıraladıklarının yanı sıra seçimlerde “aday” olarak partisini temsil etmişliği de var.

Uzun sözün kısası Ahmet Vural, Eskişehir’de “Milliyetçi Hareket Partisi ile özdeşleşmiş” sayılı isimlerden birisi…

Çizgisini hiç değiştirmedi.

Bazen aktif olarak politika yaptı, bazen de köşesine çekildi.

Ancak politikadaki konumu ne olursan olsun hep Milliyetçi Hareket Partili olarak kaldı.

Uzunca bir süredir suskunluk içerisinde bulunuyor.

Sonunda “suskunluğunu bozma” gereksinimi duydu.

Nedeni de Türkiye’deki son gelişmeler ve TBMM’de Anayasa değişikliği görüşmeleri…

Yaptığı bir açıklama var.

“Uyarı” ve “hatırlatma” içeriyor.

Ahmet Vural diyor ki

“…Meşrutiyet dönemlerinde padişahlara bile tanınmayan yetkilerin tek şahsa verilmesine yönelik Anayasa görüşmelerini büyük bir üzüntü ve ibretle izliyorum.

Türk demokrasisinin, kuvvetler ayırımının, yargı bağımsızlığının ve Türk unsuruna dayalı üniter devlet yapımız ile Türk Milliyetçiliğinin sonu demek olan bu görüşme ve oylamalarda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yüklendiği rolü anlamakta güçlük çekiyor, siyaseten intihar ettiğini, beraberinde MHP’yi de bitirdiğini dehşet ve ibretle izliyorum.

Ömrünün 53 yılını MHP saflarında tüketen, 5 yıl Mihalıççık İlçe Başkanlığı, 7 yıl Eskişehir İl Başkanlığı ve 6 yıl MYK üyeliği yapan bir partili olmanın yüklediği sorumluluk duygusuyla, başta MHP milletvekilleri olmak üzere, tüm Türk milliyetçilerinin bu gidişe karşı çıkmalarını, aksi halde büyük vebalin altında ezileceklerini ve gelecek nesillere bunun hesabını asla veremeyeceklerini hatırlatmayı bir görev biliyorum.”

Ahmet Vural’ın açıklaması böyle…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik olarak yaptığı eleştiriler oldukça ağır.

Ortaya koyduğu tespitler son derece önemli… Aynı şekilde yaptığı uyarılar da çok ciddi…

Bugüne kadar yaptığı açıklamaların sayısı oldukça fazla…

Aralarında böylesini bulmak olanaksız.

Parti genel merkez yöneticileriyle aynı düşünmediği dönemler oldu.

Ancak, genel merkezin uygulamalarını ne kadar yanlış bulursa bulsun düşüncelerini kamuoyuna açıklama gereğini duymadı.

“Parti içi mesele parti içinde halledilir” prensibine sadık kaldı.

Belki de ilk kez böylesi bir açıklama yapıyor.

Bu, elbette ki boşuna olmaz.

Duyduğu büyük endişeler nedeniyle “uyarma” gereğini duyuyor.

Ortaya koyduğu endişelerin yalnızca ona ait olduğu söylenemez.

Aynı endişeleri paylaşan Milliyetçi Hareket Partililerin sayısı oldukça fazla…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sergilediği tavrı onaylamadıkları gibi anlamıyorlar da… Partinin geleceği açısından duydukları endişe de çok büyük.

Düşüncelerini kamuoyuna açıklamasalar da dost sohbetlerinde açıkça ortaya koyuyorlar.

Bugün “yönetici” konumunda olanlar da zor durumda…

Genel Başkanlarının tavrını açıklamakta zorlanıyorlar.

Aslında onaylayanların sayısı da oldukça fazla…

Fazla olmasına fazla da “parti disiplini” gereği susuyorlar.

Son milletvekili genel seçimlerinden sonra MHP’de başlayan bir mücadele var.

“Olağanüstü kurultay” için büyük çaba harcandı.

Mücadele parti içerisinde kalmayıp yargıya da taşındı.

Sona ereceğe pek benzemiyordu.

Ancak 15 Temmuz’daki vahşi darbe girişiminden sonra “askıya alınmış” gibi oldu.

Mücadele “askıya alınmış” gibi olsa da “parti içi birlik” sağlanmış değil…

Ciddi bir ayrışma söz konusu…

Artık dayanağı da değişmiş durumda…

Başlangıçtaki ayrışma “ partinin iyi yönetilip yönetilmediği” temeline dayanıyordu.

Artık dayandığı temel çok farklı…

Ahmet Vural’ın açıklamasında da görmek olanaklı…

“Yönetimsel” boyuttan çıkıp bir anlamda “ideolojik” boyuta kayan ayrışma kolayca giderilemez.

TBMM’deki görüşmeler henüz sonuçlanmış değil…

Ancak büyük bir sürpriz olmaz ise “referanduma gidilecek” gibi…

Olası bir referandumda karşı karşıya gelece olan partiler baştan belliydi.

Artık anlaşılıyor ki, Milliyetçi Hareket Partililer de karşı karşıya gelecekler.

O zaman ayrışmanın kopmaya dönüşmesi de kaçınılmaz olur.