Haftalardır, kesintisiz uyarılar yapılıyor… “Bu gidişin sonu iyi değil, aman dikkat” deniliyor…
Ne yazık ki, hepsi boşuna…
Uyarılar dikkate alınmayınca korkulan da oldu.
Korona virüste oluşan tablo korkunç…
Eskişehir “lider il” konumunda…
Bu tablonun oluşmasında pay sahibi olmayan, bir tek sağlıkçılar…
Uyarılarda bulunuyorlar… Test yapıyorlar… Aşılama çalışmaları yürütüyorlar… Hastalananları tedavi etmeye çalışıyorlar…
Uzun sözün kısası yapmaları gereken ne varsa hepsini yapıyorlar.
Onlar için söylenebilecek tek söz yok.
Hepsine helal olsun…
Ya, onların dışında kalanlar?
“Gerekeni yapanı bulmak” çok zor…
Salgının korkunç boyutlara ulaşmasında gençlerin rolü büyük…
Eskişehir’de genç nüfus oldukça kalabalık…
Üç üniversitede on binlerce genç öğrenci var.
Son derece hareketliler… Kalabalıklar da oluşturuyorlar.
Çoğu üniversitede yüz yüze eğitime ara verildi.
Eskişehir’de bu konuda atılmış bir adım yok.
Yüz yüze eğitim devam ediyor.
Haydi, buna “tamam” denilsin…
Hafta sonunda Açıköğretim Sistemi güz dönemi sınavları yapıldı.
2 günü kapsayan sınavlara 1 milyonun üzerinde öğrenci katıldı.
Eskişehir merkezinde sınava katınla öğrenci sayısı da oldukça fazla…
Ciddi bir hareketlilik oluştu… Toplu taşıma araçlarında yoğunluk meydana geldi.
Oluşan risk büyük…
Peki, buna ne gerek vardı?
Açıköğretim sisteminde yüz yüze eğitim yok.
Yüz yüze eğitim olmayan bir sitemin sınavlarını yüz yüze yapmak şart mı?
Elbette ki, öyle bir şart yok.
İyi de neden online değil de yüz yüze sınav yapıldı?
Anlamak gerçekten çok zor…
Kapanma dönemlerinde büyük sıkıntılar yaşandı.
En fazla sıkıntı çekenler de kuşkusuz kafe, restoran ve benzeri yeme-içme sektöründe faaliyet gösteren işyerleri oldu.
Ağır darbe yediler…
Yeni bir kapanmayı kardıracak halleri yok.
Onun için kurallara uyma konusunda en fazla özeni onların göstermesi gerekiyor.
Ama ne gezer?
Aralarında gerekli özeni göstereni bulmak olanaksız…
Ne girişlerde “HES Kodu sorgulaması”,ne de içerde önlemin “Ö” sü var.
Ne maske takılıyor, ne de mesafe bırakılıyor… Herkes omuz omuza bir şekilde oturuyor.
“Virüse açık davet çıkartılıyor” dense olur.
Dedik ya… İşletmeciler kapanma döneminde büyük sıkıntı çektiler…
Aynı sıkıntıları yeniden yaşamamak için neden gerekeni yapmazlar ki?
O işyerlerini denetlemesi gerekenler neden gerekeni yapmazlar ki?
Anlamak gerçekten çok zor…
Karantina süresi kısaldı. Buna karşın o kadar süre bile karantinada kalmamak için test yaptırmayanlar oldukça fazla… “İşten gere kalmamak” için “virüs taşıyıcı” olarak ortalıkta dolaşıp duruyorlar.
Bunu de bir şekilde önlemek gerek…
Bu konuda da işyeri sahiplerine ve yöneticilere büyük sorumluluk düşüyor.
Ne yazı ki, sorumluluklar yerine getirilmiyor.
Korona virüs ve varyantlarının yayılmasında etkili olan faktörler saymakla bitirilemeyecek kadar çok…
Sözü uzatmaya gerek yok.
Başlangıçta da belirttik… Üzerelerine düşeni fazlasıyla yapan yalnızca sağlıkçılar var.
Onların dışında kimsenin “salgınla mücadele” ettiği falan yok.
Umursanmıyor bile…
Tam aksine “salgına davetiye” anlamı taşıyan işler yapılıyor.
Onun için korkulan başa geldi.
Umarız ki, son açıklanan veriler dikkate alınır.
Yoksa yarın bugünkünden de daha korkunç olabilir.