Yeni anayasa tartışmaları sürerken, imzacı eski bakan ve milletvekilleri, Milli Egemenlik Platformu üyeleriyle beraber yeni anayasa sürecine ilişkin bir bildiri yayınladı.
Aralarında Eskişehir eski milletvekilleri ve Eskişehir milletvekili aday adaylarının yanı sıra eski bakanların da yer aldığı 200’den fazla ismin imzacı olduğu bildiride, yeni anayasa tartışmalarına yönelik eleştiriler dile getirildi.
Bildiride MHP eski Eskişehir milletvekilleri Süleyman Servet Sazak ile Beytullah Asil, İYİ Parti eski Eskişehir milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, DYP eski Eskişehir milletvekil İbrahim Yaşar Dedelek ile İYİ Parti eski Eskişehir milletvekili aday adayları Bahattin Şeker ve Hüseyin Arabacı’nın da imzaları yer aldı;
Bildiride şu ifadelere yer verildi;
“Şimdi milletvekili yemininde vücut bulan iradeyi, aklı ve kavramları bir kez daha hatırlatalım:
-Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine ve devletin temel niteliklerine aykırı olacak değişiklikler asla kabul edilemez.
-Devletimizin varlığını ve bağımsızlığını, Türk milletinin birliğini tehlikeye düşürecek hiçbir değişiklik teklif dahi edilemez.
-Vatan Türkiye’dir. Türk milleti de anayasamızda ve Büyük Atatürk’ün tarifinde yer alan Türk milletidir. Vatan ve millet bölünmez bir bütündür.
-Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu yetkili organları eliyle kullanır. Etnik ve dini gruplar, sınıflar ve zümreler ortak edilemez.
-Türk vatandaşlığını kabul eden ve özümseyen herkes Türk’tür, bireydir ve kanun önünde eşittir.
-Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir. Bu niteliklerden vazgeçilemez.
-Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı tehdit altındadır. Adalete olan güven kaybının en önemli sebebi tek adam rejiminin kuvvetler ayrılığını fiilen ortadan kaldırmasıdır. Bunun sonucunda devlet ve yürütme organları ayrımı ortadan kaldırılmış, devletin bekası iktidarın sürdürülmesine bağlanmıştır.
-Eğitim ve öğretim Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
-Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi yönetimde keyfiliğe dönüşmüş, devlet mekanizmasındaki denge ve denetim yok edilmiş, vatanın ve milletin kaderi tek kişinin iradesine terk edilmiştir.
-Bu sistemi tahkim edecek değişiklikler ülkemizi dönüşü olmayan mecralara sürükleyecektir.
-Halkımızın, siyasi, etnik ve inanç üzerinden ayrıştırılma çabaları, adalet duygusunu derinden zedelemiştir.
-Yargının siyasi ve toplumsal muhalefete karşı sopa olarak kullanılmasının ancak otoriter rejimlere özgü bir uygulama olduğu gerçektir. Maalesef bugün toplumda şiddetle ve yaygın olarak kullanıldığı kanaati büyüyerek yerleşmektedir.
-Bu şartlarda herkesin insan haklarından temel hürriyetlerden eşit şekilde faydalanma imkanı ve ülküsünden bahsetmek mümkün değildir.
-Devlet yetkisini, devletin kurum ve organlarını kullananlar anayasa ve yasaları zorlayarak, toplumu kontrollü olarak germekten ve macera aramaktan vazgeçmelidir.
-Ekonomik olarak dar boğaza düşürülen insanımızın, açlıkla mücadele eden emeklinin, enflasyona ezdirilen ücretlinin, üretemeyen çiftçinin, işini sürdüremeyen sanayicinin, beslenemeyen çocuklarımızın ve en önemlisi de yabancı elçiliklerin önünde gelecek arayan gençlerimizin ihtiyacı yeni anayasa değil hukuk devleti ve adil yönetimdir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”