Ektaş açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Değerli Eskişehirliler, 45 yıldır mücadele ettiğimiz silahlı bölücü terörün bitmesi her yurttaşımızın temennisidir. Zaman zaman terör örgütünün özellikle insan kaynağının kesilmesi için başlatılan süreçler, ne yazık ki terör örgütünün sabote etmesiyle bugüne kadar hep başarısız olmuştur. Çünkü, terör örgütünün arkasındaki baronlar kanla beslenmekte, emperyalistler ise daha güçlü Türkiye Devleti istememektedir.
Hepimiz, geçen yıl adımı atılan Terörsüz Türkiye hedefinin başarıya ulaşmasını arzulamış, ancak tereddütlerimizi de ifade etmiştik.
Yeni sürece ön ayak olan Devlet Bahçeli, sürecin hiç bir şart ve pazarlık içermediğini, sürecin terör örgütünün silahlarını teslim etmesi ve Ülkemiz üzerindeki emellerinden vaz geçmesine odaklı olduğunu belirtmişti.
O günden bu güne, atılan tüm iyi niyetli adımlar yine sabote edildi. Teöristbaşının, DEM’in, PKK ve KCK elebaşılarının yaptıkları açıklamalar, niyetlerinin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu ortaya çıkardı. Hala, utanmadan, alçakça, Devletimizi ve Milletimizi tehdit ediyorlar. Demokratik toplum, Demokratik ve Hukuksal çözümler, Anayasa’da kimlik ve ana dil şartı gibi karşılanması mümkün olmayan taleplerle terörden vaz geçmek istemediklerini ortaya koyuyorlar.
O tarafta bu olurken, siyaset tarafında korsan bir komisyon kurulması, komisyonda dinlenilmeye katlanılan bir çok kişinin açıkça Türk Devleti ve Milletine saldırı niteliği taşıyan sözler söylemesi, Komisyonun terörist başının ayağına gitme kararı alması ve gitmesi, görüşme tutanaklarının Türk Milletinden gizlenmesi gibi konular Türk Milletini derin üzüntülere boğdu, bu üzüntüler sadece sürece güveni azaltmadı, öfkeyi de büyüttü.
İşte bu ortamda, toplumun her kesimi, tepkilerini bir şekilde ifade etme ihtiyacı duymaya başladı.
Duygular gizlenemez, diller susturulamaz oldu.
Bunun bir yansımasını da Cuma günü Eskişehir’de bir trafik polisimizin sürece yönelik eleştirisini açık bir şekilde halkla paylaşma ihtiyacı duymasında gördük.
Kabul edilemez
Ektaş açıklamasına şöyle devam etti, “Trafik Polisimiz Onur Şener, terörist başına Sayın ve Önder denilmesini kaldıramadığını ifade etti. Bunu yanlış bulduğunu söyledi. Son sözü Türk Milletinin söyleyeceğini işaret etti.
Sen misin bunu diyen! Hemen Onur Şener açığa alındı, hakkında inceleme başlatıldığı açıklandı.
Sayın yetkililer, Cuma günü sözlerini duyduğunuz kişi Onur Şener değildi.
Dün orada konuşan;
30 Ağustos 2015 tarihinde Diyarbakır Kayapınar İlçesinde şehit edilen trafik polisleri Ahmet GILIÇ ve İlker NARİN’di.
Şırnak’ın Silopi İlçesinde şehit edilen Yılmaz DİKMEN’di.
05 Ocak 2017 tarihinde İzmir’de şehit edilen trafik polisi Fethi SEKİN’di.
20 Mayıs 2020 tarihinde Diyarbakır’da şehit edilen polis memuru Atakan Arslan’dı.
2016 Yılında Elazığ Emniyet Müdürlüğüne yapılan saldırıda şehit edilen 4 polis memurumuzdu.
Temmuz 2015 ile Eylül 2016 arasındaki dönemde PKK tarafından alıkonulan, akabinde Gara’da cenazelerine ulaşılan polis memurlarıydı.
2016 yılında İstanbul Veznecilerde polis aracına yapılan saldırıda şehit edilen 11 polisimizdi.
Dün orada konuşan, şehit polislerimizin yetim ve öksüz kalan çocuklarıydı.
Dul kalan eşleriydi.
İçine evlat acısı düşen anne babalarıydı.
Dün orada konuşan, mesleğinin kısıtları nedeniyle düşüncelerini açıklayamayan ama içinde fırtınalar kopan Onur ŞENER’in meslektaşlarıydı.
Sayın Yetkililer;
Eleştiri hakkını kullanan Onur’un açığa alınması ve hakkında soruşturma başlatılması hepimizin vicdanını yaralamıştır.
Onur Şener’in bu kadar hızlı açığa alınması, açığa alındığının ve soruşturma başlatıldığının açıklanması, ölçüsüz bir disiplin tedbiri olmasının ötesinde, kamuoyunun büyükbölümünde sürdürülen sürece tepki gösterenleri susturmaya yönelik siyasi bir refleks, sürece karşı çıkanlar susturulsun talebinde bulunan DEM’lilere verilen bir olumlu mesaj olarak değerlendirilmektedir.
Onur Şener’in söz ve eylemi, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil edecek nitelikte değildir. Disiplin yönünden bir kurum soruşturmasına muhatap olacaksa da, disiplin soruşturması sürecinde açığa alınmasını gerektirecek hiç bir haklı ve zorunlu neden yoktur. Ayrıca belirtmeliyiz ki; Onur’un tepkisi ve sözleri, Türk Milleti ve Devletinin onur ve saygınlığını koruma görev ve sorumluluğu kapsamındadır. Bu söz ve eylemi nedeniyle kendisine disiplin cezası verilmesi dahi kabul edilemez.
Sayın Eskişehir İl Emniyet Müdürüne ve Sayın Eskişehir Valisini sağduyulu davranmaya, Onur için verilen açığa alma kararının kaldırılmasına ve görevine iadesine, disiplin soruşturmasının tarafsız şekilde yapılmasını, yapılacak disiplin soruşturması sonunda söz ve eylemlerinin disiplin cezasını gerektirmediğinin tespiti ile disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ediyoruz”





