Ektaş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “Terörsüz Türkiye adıyla Milletimize servis edilen, terör örgütüyle hiç bir pazarlık yapılmadığı, hiç bir vaatte bulunulmadığı iddia edilen yeni sürecin sonunda KCK’nın silahlı unsurları PKK ve diğerleri silahlarını teslim etmedikleri gibi süreç Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının lağv edilerek yerine nasıl bir düzen ve devlet yapısı içereceği malum bir “Yeni Anayasa” dayatmasına evrildi. Anayasaların düzenlemeleri de, Kanunlar, kararnameler, Tüzükler, Yönetmelikler kadar olmasa da, toplumun ihtiyaçlarının ve bu ihtiyaçlara cevap verecek ve devlet düzeninin gerektirdiği ölçüde değişebilir. Ancak, bu değişikliklerin, Anayasanın temel ilkeleri ve özünü zedelemeyecek düzeyde olması gerekir. 1982 Yılında halk oylamasıyla kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ilk kez 1987 yılında son kez 2017 yılında olmak üzere 21 kez değiştirildi. Başlangıçta Anayasada toplam 177 asıl madde vardı. Bu maddelerden 58 tanesi hiç değişmedi. 45 maddede tali değişiklik (terim/ifade değişikliği) yapıldı. Yani 1982 Anayasasının 103 maddesi varlığını halen koruyor. 51 maddede esaslı değişiklik oldu. Bunlardan 31’i yeniden yazılarak tümden değiştirildi. 20’sinde önemli değişiklikler oldu. 23 madde ise tamamen yürürlükten kaldırıldı. Şu aşamada 154 asıl madde yürürlüktedir. AKP, iktidara geldiğinden bu yana Anayasa’da üçü referandum yoluyla olmak üzere 12 defa değişikliğe gitti. 177 maddelik Anayasa’nın 134 maddesinde yani dörtte üçünde değişikliğe imza atıldı. Bu değişikliklerin tamamı, Yurttaşların refah, mutluluk ve özgürlüklerinin artacağı vaadiyle yapıldı, ancak yurttaşların yoksulluk, yolsuzluk, adaletsizlik, mutsuzluk kaderi değişmedi. Halkın, yine büyük geçim sıkıntısı yaşadığı bu günlerde yeniden Anayasa tartışmaları önümüze konuldu. Ancak, 2024 Yılı Ekim ayında Devlet Bahçelinin teröristbaşına yaptığı çağrının masum bir silah bıraktırma çağrısı olmadığı ortaya çıktı. Zaman içinde yapılan açıklamalar, ortaya çıkan belgeler, teörist başının PKK’nın kendini fesh etme kararı aldığını belirttiği 12. Kongresine gönderdiği persfektif, PKK’nın fesh bildirisi bizlere, KCK ve unsurlarının silah bırakmadığını, Türkiye üzerindeki emellerinden vaz geçmediğini, olan bitenin ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kökten değiştirilerek Konfederalizmin önünün açılmak istendiğini gösterdi. “Yeni Anayasa”nın; Terörsüz Türkiye adıyla servis edilen ve Türk Milleti inandırılmaya çalışılan yeni paradigmayı “Bölge Konfederalizmi mutlaka bir gereklilik olarak ortaya çıkıyor. Ulus Devlet çelişkilerinin panzehiri demokratik konfederalizmdir” sözleriyle açıklayan terörist başının konfederalizm hedefini hayata geçirmek için gündeme getirildiği ortaya çıktı. Teröristbaşı, iki kurucu unsurlu, bir den fazla ana dilli bir devletin kurulması için komisyon önerdi. Devlet Bahçeli’nin “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu”, DEM’in ise “Demokratik Toplum ve Barış Komisyonu” adını verdikleri komisyona İktidar ve muhalefetin bir bölümü sahip çıktı. Böylece, ilk dört maddeyle sorunumuz yok diyenlerin, ilk dört maddeyi ayakta tutan, ilk dört maddeye can veren Başlangıç, 42, 66 olmak üzere Türk Milleti egemenliğini, ulus devleti, milli birliği hedef aldıkları suçüstü yapıldı. Tehlikenin farkındayız. Liderler demokrasisi haline gelmiş seçim sisteminin verdiği olanaklarla, TBMM’nin Atatürkçü, Milliyetçi, Cumhuriyetçi Milletvekillerinden yoksunlaştırıldığını, Yasamanın parti liderlerinin vesayeti altına alındığını görüyoruz. Referanduma dahi taşınmadan, tuzak komisyonda alınacak kararların Meclis Genel Kuruluna dayatılarak 400’ün üzerinde vekilin kabul oyuyla Anayasanın lağv edilebileceğini ön görüyoruz. Ancak, çaresi değiliz. Çare, biziz. Çare Türk Milleti. Türk Milleti, gür sesini yükseltecek ve kendisine bu kötülüğün yapılmasına izin vermeyecektir.”