Süreç nasıl işliyor?
Yapı sahiplerinden birinin lisanslı kurum ya da firmalara başvurmasıyla başlayan risk tespiti sürecinde, raporların hazırlanması ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne sunulması yaklaşık 45 gün sürüyor. Riskli yapı kararı onaylandığında bina girişine tebligat asılıyor ve ardından 15 gün itiraz, sonrasında 60 gün tahliye süreci başlıyor. Tahliye edilmemesi halinde 30 günlük ek süre tanınıyor, sonrasında ise yapı mühürleniyor ve abonelikler kesiliyor. Eğer bina sahipleri yıkım işlemini gerçekleştirmezse, bu işlem ilgili idare tarafından yapılarak masraf maliklere borç olarak yansıtılıyor. Ardından, geçmişte 2/3 oranla alınan yeniden inşa kararı artık %50,1 salt çoğunlukla alınabiliyor. Günal, bu değişikliğin uzun yıllar arsa olarak kalan dönüşüm alanlarında süreci hızlandırdığını ifade etti.
Mahkeme süreçleri ve tehlikeli bekleyiş
Yılmaz Günal, bazı yapı maliklerinin yasal haklarını kullanarak süreci mahkemeye taşımasının, can ve mal güvenliği açısından ciddi tehlikelere yol açtığını belirtti. Riskli olduğu kesinleşen bazı binalarda ikamet edilmeye devam edildiğini söyleyen Günal, “Mahkeme süreçleri bazen birkaç metrekare kazanmak ya da birkaç ay daha o yapıda kalmak isteyen kişilerce uzatılıyor. Bu durum diğer maliklerin haklarını da zarara uğratıyor” dedi. Tebligatların bazı kişilerce söküldüğünü de ifade eden Günal, bu kişiler hakkında da yasal işlem yapılması gerektiğini vurguladı.
Yasal kısıtlama gündeme gelmeli
Günal’a göre, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından onaylanan ve ardından uzman kurullardan geçen riskli yapı yıkım sürelerinin uzatılmasının önüne geçilmeli, kanunlarca eğer bu mümkün değilse en azından tahliye ve mühürleme işleminden sonra dava yolu açılmalı. Eğer bu mümkün değilse, en azından bu süreçlerin ardından dava yolu açılmalı diyen Günal, olası bir depremin yaşanması durumunda geç kalınmış adımların can kaybına yol açabileceğini hatırlattı.
“Yıkım süreci maddi açıdan zorlayıcı olabilir, ancak yaşanabilecek büyük bir felaketin önüne geçmek için bu bir zorunluluktur” diyen Günal, kentsel dönüşümün sadece teknik değil, aynı zamanda vicdani bir sorumluluk olduğunun da altını çizdi.





