Hiç düşündünüz mü geçmişten bu yana yaşadıklarımızı. Değişimi görebiliyor musunuz? Zaman insanoğlu için en çabuk eskitilen şeydir. Anı yaşıyorsanız yarını ve dünü pek düşünmeye fırsatınız olmazsa değişi de dönüşümü de fark edemezsiniz.  Küçükten bir nostalji yapalım. Değişen, dönüşen ve gelişime açık bir dünyada insan geçmişe yolculuk yaptığında bugün yaşadıklarımızı daha iyi anlayabiliyor. Dün ile bugün arasında yaşanan hızlı değişim sürecini bugünün kuşaklarının anlaması belki de hiç mümkün değildir. Çünkü onlar internetle, cep telefonu ile doğmuş kuşaklar.

Düşünün 80 milyonluk bir ülkede nerede ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’nın 2017 yılının verilerine dayanarak verdiği bilgilere göre söylüyorum internet nimetinden yararlanmayan sadece 1 milyon 400 bin civarında insanımız kalmış. Onlarında internet ulaşımını sağlamak için ucuz internet kampanyaları düzenleniyor, hemen her gün zamanı tüketecek yeni fırsatlar sunuluyor bilgiye ulaşmak için. Bu kadar hızlı değişimi ve dönüşümü açık toplum olmaktan öte bir şeyle açıklamak biraz zor bir şey olsa gerek. İleriyi gören, yarınlara umut bağlayanlar, milletini seven, geçmişine saygıyla yaklaşanlar ancak böyle hızlı bir değişimi gerçekleştirebilirler. Keşke o değişimi bilgeye ulaşmak adına kullanabilsek.

+++

ARTIK DÜNYA CEBİMİZDE

Bir kalem geriye gidelim. Bir telefon görüşmesi için PTT’ye kayıt yaptırıp saatlerce telefon bağlantısı beklediğimiz günlerden, artık dünyanın her yerinden görüntülü cep telefonuyla anında görüşme yapabildiğimiz günlere ulaştık. Televizyonların yerini cebimizdeki telefonların aldığı zamanlardayız. Daha ötekileri saymıyorum bile… Yani dünyayı küçültüp cebimize koyduğumuz günlere öyle çok uzun zamanda gelmedik. Türkiye 1980’lerden sonra son 30 yılda bu trendi yakaladı. Bir insan ömrünün yarısı kadar bir zamana neler sığdırmışız neler… Komşu penceresinden sesini duymadığımız siyah beyaz dizi seyretme döneminden, evimize sabit bir telefon alabilmek için gösterdiğimiz uzun ve yorucu çabalardan bugünlere… Hele bizim kuşak… Gaz lambasından elektriğe, bataryalı radyolardan, pilli radyolara, televizyonlara uzanan çizgide neler yaşadı neler… Bugünkü kuşakların dünya cebinde…

+++

HEMEN HER GÜN GÖRÜYORUM

 Bundan 2 yıl önce köşemde şöyle yazmışım, “Eskişehir’de henüz bir fuar alanımız yok. Ama yarı kapalı bir pazar yerinde artık geleneksel hale getirdiğimiz bir Tarım Fuarı açabiliyoruz. Ne tuhaf değil mi? Geçtiğimiz yıl tarım fuarına gösterilen ilgiyi duyunca dudaklarım uçuklamıştı neredeyse. Bu yıl henüz fuara gidip görme şansım olmadı. Fırsat bulursam mutlaka gidip bir görmek istiyorum.. Fuar denildiğinde insanların olağanüstü ilgisine mazhar olmuş bir kentin hala fuar alanına sahip olmaması çok mantıklı ve kabul edilebilir bir şey değil. Fuar demek, yeni bir vizyon, yeni iş bağlantıları, yeni ticari gelişmeler, ithalat ve ihracat demek. Tabi ki bunu ciddiyetle yapar ve sürekliliğini sağlarsan. O günleri görecek miyiz, buna ömrümüz vefa edecek mi bilmiyorum…”

Bugünlerde nerede ise 1 yıldır her gün hızla yükselen fuar alanın yanından geçiyorum ve diyorum ki “Bugünleri de görmek nasip oldu şükürler olsun!”

 

.