Milli Eğitim Bakanlığının Yeni müfredatında, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” Programında Bakanlığın, 8. sınıf “TC inkılap tarihi ve Atatürkçülük” dersinin amaçları arasından “laikliğin” kavratılması yer almıyor.

           Milli Eğitim Bakanlığının 2018 müfredatında dersin amaçları arasında olan “İnsan hakları, ulusal egemenlik, tam bağımsızlık, milliyetçilik, demokrasi, laiklik ve cumhuriyet kavramlarının Türk milleti için ifade ettiği önemi kavramaları amaçlanmıştır” maddesi de yeni müfredattan kaldırıldı.

             Ayrıca 12. sınıf TC inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinin ünite sayısı da 8’den 3’e düşürüldü. 12. sınıf TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin amacı ve uygulanma esaslarından da laiklik kaldırılırken “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” içeriğe eklendi.

          2023 müfredatında olmamasına karşın dersin amacına “Türk-İslam medeniyetinin temel referansları olan milli ve manevi değerlerin uygulamalı olarak verilmesi esas alınmıştır” ifadesi konuldu. Bununla birlikte dersin okuma listelerine Türk İslam uygarlığında vakıflar konusunu ele alan kitaplar eklendi.

      Milli Eğitim Bakanlığı,  “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla sunduğu yeni müfredat taslağının, yayınlanmasıyla birlikte Eskişehir’deki eğitim sendikalarının temsilcileri öğretim programlarına yönelik tepki gösterdi.

            Eğitim İş Eskişehir Şube Başkanı Sayın Hüseyin YURTMAN, “Bu programların ihtiyaç analizi yapılmadan, eğitimin paydaşları olan kurumlardan üniversiteler, sendikalar, eğitimcilerden fikir alınmadan kapalı kapılar ardında değiştirilmesi kesinlikle doğru değil” ifadesinden  sonra “…Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyacı çağdaş, bilimsel, akılcı bir eğitim sistemidir.” dedi

          Eğitim Sen Başkanı Sayın Sertaç DURDU ise, “2002 yılında AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte sürekli bir şeyler değişiyor. Aslında daha geriye gittiğimizde 1980 darbesiyle birlikte hayatımıza giren zorunlu din dersi ile alakalı da bir sıkıntı var, tek din tek mezhep üzerinden bir dayatma vardı. “ tespitinden sonra. …Biz bilimsel eğitimden, evrensel değerlerden yanayız. Bundan uzak bir müfredatı da kabul etmemiz mümkün değil” ifadeleriyle görüşlerini belirtti

           Türkiye, Köy Enstitüleri ile birlikte, eğitimde, dünyaya örnek bir eğitim modeli yakalamıştı. Çünkü Köy Enstitülerinde uygulanan eğitim ve öğretim, “öğrenciyi merkeze” koymuş ve onun etkin kılınmasını, temel almıştı. Ekip çalışmaları ve bireysel etkinlikler, öğrenci kişiliğinin geliştirilmesi açısından vazgeçilmez koşuldu.
            Köy Enstitüler, Türk eğitim tarihinin, en değerli projelerinden biridir. Çünkü Köy Enstitüleri eğitim modelinde,  öğrenciler anlıyor, düşünüyor, sorguluyor ve üretiyor. Yaptığı işin verdiği mutlulukla, yaşamına anlam katabiliyordu.
             Ayrıca Köy Enstitüleri hareketi, dünyaya örnek bir projedir. Nitekim UNESCO tarafından dünyaya, Türk eğitimi, bir model örnek olarak gösterilmiştir. Ne yazık ki  Ülkemizde halen önemi yeterince anlaşılamadı.

             Ayrıca COVİD-19 ve açlık korkusuyla, Köy Enstitüleri de dünyanın, yeni umudu oldu. ABD, Hindistan, Venezuela, Kore, gibi 100'ün üzerinde ülke "Atatürk Modeli" diye tüketimden, üretim toplumuna geçiş için, enstitüleri örnek alan uygulamalara başladılar.

              Ne var ki ülkemizde çok partili dönemde, köy enstitüleri ve eğitime, gereken önem verilmedi.  Özelikle de Ak Parti iktidarında eğitim yaz-boz tahtasına dönüştü.

            Nitekim AKP iktidarının, Milli Eğitim Bakanlarından Sayın Nabi Avcı, Antalya’da düzenlenen Türkiye Özel Okullar Birliği, 14. Eğitim Sempozyum’unda, gerek yaş, gerek meslek, gerek cinsiyet, gerek bilgiler itibariyle eğitim dünyasının, tam bir yazboz tahtası olduğunu belirtmişti. 

             Bugün ise eğitim, tam bir çıkmazdadır. Gerekli altyapı hazırlıkları tamamlanmadan, bir çırpıda kaldırılan TEOG' un, yerine hangi sistemin getirileceği, günler geçmesine rağmen hâlâ koca bir soru işareti olarak önümüzde durmaktadır.

             Milli Eğitim Bakanlığı, toplam 1367 okul sınavla öğrenci alırken, bu okullarda 126 bin 510 kontenjan bulunuyor. Sınavla öğrenci alacak, okul listesinde, 309 fen lisesi, 89 sosyal bilimler lisesi, 222 Anadolu lisesi bulunurken, Anadolu imam hatip lisesinin sayısı 298, mesleki ve teknik Anadolu lisesinin sayısı ise 449 oldu.

             Eğimdeki sistem ve program değişiklileri, geçim sıkıntısı, velileri ve öğrencileri, özel sektöre yönlendirmiştir, hatta eğitimde,  bazı cemaatler söz sahibi olmuştur. Sonuçta ülkemiz, FETÖ gibi, terör örgütleri ile karşı karşıya kalmış,  çocuklarımız, akılcı, bilimsel, çağdaş ve pedagojik eğitimden uzaklaştırmıştır.

           Oysa akılcı ve bilimsel düşünen, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişiliği gelişmiş, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve üretken bireyler yetiştirmek; Türk Milli Eğitimi’nin temel amaçları arasında yer almaktadır.

            Ak Parti hükümeti, yılardır iktidarda olmasına rağmen, eğitim sistemimiz, hala düzeltilememiş ve sorunlar her geçen yıl artarak devam etmiştir. Sürekli Milli Eğitim Bakanı değişmiş ve her bakan değişikliğinde, eğitim sistemleri hatta sınavlar bile değişikliğe uğramıştır.

              Eğitim, hayatta karşılaşacağımız pek çok sorunu çözmemize, yeni şeyler öğrenmemize ve kariyerlerimizi ilerletmemize yardımcı olan önemli bir faktördür. Eğitim, bireysel ve toplumsal gelişimimizin temel taşıdır. 

             Siyasi iktidarlar, ülkemizin gelecekte her alandaki insan gücü ihtiyacına göre, eğitimde,  “İNSAN VE İŞGÜCÜ”  planlamasını gerçekleştirmek zorundadır. Bu gerçek, göz ardı ederek, okul sayısına, göre planlama yapması, bugün olduğu gibi, gelecekte, hem ülkemizi,  sektörleri, hem de insanımızı, güç durumda bırakacaktır.

             Nitekim Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK,”  Eğitimdir ki bir milleti, ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder. ”demiştir.