Referandum süreci işliyor.

“Hayır” ve “evet” safları önemli ölçüde netleşmiş durumda…

Sürecin başından bu yana “ne diyeceği” merak edilen bir parti var.

Büyük Birlik Partisi…

“Ne diyeceği” sürekli soruldu. Verilen yanıt da “istişare yapıyoruz, tamamlandığında kararımızı açıklayacağız” oldu.

Sonunda karar açıklandı.

Karar “evet” yönünde…

Kararı açıklayan, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici…

Gerekçelerini ortaya koydu.

Sonuç olarak da “Yüzyıl sonra devletimizin, ülkemizin çok ciddi saldırılarla karşı karşıya kaldığı bugünlerde sistem mi, devlet mi sorusuna elbette ki ‘Devlet’ ve ‘Millet’ diyoruz. Sistemler yanlışsa değiştirilerek telafi edilebilir. Ancak devletin bekası ve milletin güvenliği tehlikeye atılırsa, bir önlem alınmazsa bunun telafisinin mümkün olmayacağını hepimiz biliyoruz.

Devletin ve milletin bekası, istikbali ve istiklali söz konusu olduğunu gördüğünde Büyük Birlik Partisi ve onun idealist kadroları hiçbir siyasi ikbal düşünmeden devletin ve milletin yanında durur. Bunun için ‘Evet’ demeye karar vermiş bulunuyoruz” dedi.

Ortaya konulan gerekçelerin doğruluğu, yanlışlığı tartışılabilir.

Ancak, kararın tartışılamayacak bir yanı var.

O da çok gecikmiş olması…

Referandum kararı çoktan alındı… Sürecin de yarısı geride kaldı… Siyasi partilerin kampanyaları hızlandı… Oylama gününe de bir aydan az fazla bir süre kaldı.

Buna karşın Büyük Birlik Partisi kararını yeni açıklıyor.

Nedenini anlamak çok zor…

“İstişare” falan deniliyor da pek inandırıcı olmuyor.

Gecikmenin parti bünyesinde yaratacağı sıkıntılar var.

“Genel merkez karar almadı” diye partililer “referandum sürecine kayıtsız kalmış” değiller ki…

Bireysel olarak değerlendirmelerde bulundular… Arkadaş gurupları halinde tartıştılar… Kararlarını da verdiler.

Dahası aralarında aldıkları bireysel kararlar doğrultusunda çalışma yürütenler de var.

Bireysel kararları “evet” yönünde olanlar açısından bir sorun yok.

Çalışmalarına devam ederler.

İyi de kararı “hayır” yönünde olanlar ne yapacaklar?

Düne kadar “hayır” derken bugün “evet” diyecek halleri yok.

Diyeceğe de benzemiyorlar zaten…

Bu, parti açısından ciddi bir sıkıntı…

Sıkıntı kaynağı yalnızca gecikmenin yarattıkları ile sınırlı değil… Dahası var.

Kararın genel kamuoyunda nasıl karşılanacağını bilemeyiz… İşin doğrusu üzerinde fazla durulmaz.

Parti kamuoyu açısından pek de “sürpriz” sayılmaz.

Kararın gecikmesiyle birlikte “evet deme kararının alınacağı” yolunda bir beklenti oluştu.

Dahası kararın gecikmesi de buna bağlandı.

“Genel Başkan ve yakın çevresi Anayasa değişikliklerine evet denilmesinden yanalar. Kararlarını çoktan verdiler. Ancak parti tabanında oluşacak tepki nedeniyle kararlarını açıklayamıyorlar” denildiği de oldu.

Böylesi bir karar bekleniyordu.

“Alınmaması” için çaba da harcandı.

Ancak, çabalar sonuç vermedi.

Onun için karar “sürpriz” sayılmaz.

“Beklenen karar” bile denilebilir.

Ancak öyle olsa da “parti tabanı tarafından onaylanan karar” değil…

Büyük tepki var.

Kararın açıklanmasıyla birlikte istifalar bir birini izlemeye başladı.

Eskişehir örgütünde de istifa eğiliminde olanlar oldukça fazla…

Ancak karara tepkili olmalarına karşın “istifa ederek mevzileri terk etmek yanlış olur, partide kalarak yanlışlara karşı mücadele edelim” düşüncesinde olanlar da var.

Guruplar halinde toplanılıp değerlendirmeler yapılıyor.

Değerlendirmeler onunda “istifa” kararının alınıp alınmayacağı bilinmez…

Ancak şu bir gerçek… İstifa edilmese de Genel Merkez yöneticileri tarafından alınan karara uymayacakların sayısı oldukça fazla olacak.

Sosyal medya aracılığıyla açıkça dile getiriliyor da zaten…

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici Eskişehirli… Kendi kentinde böylesi büyük bir tepki oluştuktan sonra diğer kentlerdeki tepki nasıl olur ki?

Neyse…

Karardan sonra Büyük Birlik Partisi’nde oluşan tablo ortada…

Tabloya bakınca “alınan karar partiyi sarstı” demek yanlış olmaz.

Ciddi bir “bölünmüşlük” söz konusu…

Günlerin ne getireceği bilinmez… Ancak bu bölünmüşlüğü gidermek çok zor…

“Kırılan testi su tutmaz” demişler.

Büyük Birlik Partisi’nde de oluşan “bölünmüşlük” giderilemez.

Peşinen bir yargıya varmak doğru olmaz.

Ancak bugüne bakınca yarını kestirmek de çok zor değil…

Milliyetçi Hareket Partisi’nde yaşanan sıkıntıların bir benzerinin Büyük Birlik Partisi’nde yaşanması kesinlikle “sürpriz” olmaz.

Referandum sürecinin siyasi partilere kazandırıp kaybettirecekleri tartışmalı… Ancak Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi’ne çok şey kaybettirdiği tartışılmaz.