Normalleşme süreci devam ediyor.

Haziran ayı ile birlikte “kontrollü yaşam dönemi” başladı.

Uzmanlara göre uyulması gereken üç kural var.

Maske, sosyal mesafe ve temizlik…

Dışarıya maskesiz çıkılmayacak…

Sosyal mesafe (en az 1,5 metre) korunacak…

Eller salgınla birlikte öğrenildiği şekilde yıkanacak.

Yeni dönemde uyulması gereken kurallar böyle…

Maske ve temizlik için söylenecek fazla söz yok.

Bireysel olarak uyulabilecek kurallar.

Gereklerini yerine getirmek de çok kolay…

Peki ya “sosyal mesafenin korunması” kuralı?

Bu kural için aynı şeyleri söylemek olanaksız…

Kuralın gereklerinin yerine getirilmesi, bireysel tercihe bağlı değil…

Kurala uyulmasında doğrudan etkili olan faktörler var.

Bireysel tercihlerden çok daha önemliler.

Onlar gerektiği gibi olmaza ise “sosyal mesafenin korunması” kuralı, çok istense de yaşama geçirilemez.

Peki, dış faktörler ne durumda?

“Sosyal mesafenin korunmasına uygun” oldukları söylenemez.

Tam aksine kuralı uygulanamaz hale getiren faktörler var.

En önemlisi de kuşkusuz toplu taşıma araçlarının hali…

“Kapasitesini yarısı kadar yolcu” sınırlaması kaldırıldı.

Toplu taşıma araçlarında nu kadar koltuk varsa o kadar yolcu alınabilecek.

Dahası, “ayakta yolcu almak” konusunda da esneklik var.

Bu konudaki karar il hıfzıssıhha kurulları tarafından verilecek.

Eskişehir için alınan karar “ayakta yolcu serbestliği” olsa gerek ki, tramvaylara ayakta yolcu alınıyor.

Yeni dönem için geçerli uygulama bu…

Peki, böylesi bir uygulama varken “sosyal mesafenin korunması” yaşama geçirilebilir mi?

Yaşama geçirilmesinin tek bir yolu var.

O da toplu taşıma araçlarına binmemek.

Bu da olacak şey değil…

Toplu tayıma araçlarına binmek zorunda olan insan sayısı oldukça fazla…

Çaresiz olarak biniyorlar.

“Sosyal mesafe” falan hak getire…

Oluşan risk çok büyük…

Sınırlamayı kaldıranlar bunu bilmiyorlar mı?

Elbette ki biliyorlar.

Risk oluşacağı bilindiği halde sınırlamanın kaldırılması boşuna değil…

Nedenleri var.

Toplu taşımacılık yapanlar zor durumdalar.

Aylardır para kazanamadıkları gibi zarar ettiler.

Dayanacak güçleri falan kalmadı.

Tek neden bu değil…

Haziran ayı ile birlikte “kontrollü yaşam dönemi” başlayınca kent içi hareketlilik alabildiğine arttı.

Toplu taşıma araçları da gereksinimi karşılayamaz oldu.

Çalışanlar mesaiye yetişmekte zorlandılar.

Toplu taşıma araçlarında sosyal mesafe korunurken duraklarda ciddi yığılmalar oldu.

Sınırlamanın kaldırılmasının asıl nedeni bu…

Artan talep karşılanabilseydi sınırlama esnetilse bile böyle tamamen kaldırılmazdı.

Talep karşılanamadığı için sınırlama tamamen kaldırıldı.

Doğal olarak “sosyal mesafeyi korumak” da olanaksız hale geldi.

Oluşan risk çok büyük…

Azaltmak için yapılabilecekler var.

İlk akla gelenlerden birisi de tramvay seferlerinin sayısını artırmak.

Bu arada yeni hatlar yapılmıştı.

Deneme seferleri de yapılmıştı.

Aradan baya bir süre geçmesine karşın seferler başlatılmadı.

Nedenini bilemiyoruz…

Neden ne ise ortadan kaldırılmalı ve seferler başlatılmalı.

İlk akla gelenler bunlar.

Kafa yorulduğunda başka yöntemler de bulunabilir.

Bulunmalıdır da…

Vatandaşlardan kurallara uymaları isteniyorsa, toplu taşımadan sorumlu olanlar da kurallara uyulabilmesi için gerekli koşulları hazırlamalılar.