Esnaf, uzunca bir süredir iyi durumda değil…

Yıllardır ayakta durmakta zorlanır bir haldeler.

Korona virüs salgını ile birlikte çok ağır bir darbe yediler.

Varlıklarını sürdürmeleri çok zor…

Zoru başaramayanların sayısı oldukça fazla…

Kepenklerini bir daha açılmamak üzere kapattılar.

Kepenklerini açık tutmaya çalışanların hali de ortada…

Kepenkleri açmasına açıyorlar da nasıl…

İş yaptıkları falan yok.

Gelirleri neredeyse sıfırlanmış durumda…

Giderler ise artarak devam ediyor.

İşleri zor ki ne zor…

Tam anlamıyla “dert küpü” gibiler.

Dinleyeni bulunca dertlerini arka arkaya sıralayıveriyorlar.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt “esnafın derdiyle dertlenen” yöneticiler arasında yer alıyor.

Dertlerini dinliyor, olanakları ölçüsünde “derde derman olmaya” çalışıyor.

Geçtiğimiz günlerde Halk Market kapıların dara düşmüş esnaflara da açtı.

Halk Kart verilen esnaflar, her ay Halk Market’e gidip alış veriş yapabiliyorlar.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, dün yine esnaf temsilcileriyle bir araya geldi.

Toplantıda olacaklar öncesinden belli…

Toplantının başlamasıyla birlikte feryatlar da başladı.

“Evimize ekmek götüremeyecek duruma geldik. Evlerine ekmek götürmekten başka düşüncesi olmayan arkadaşlarımızı hiç istemesek bile işten çıkartmak zorunda kaldık…”

“İşçilerimizle baş başa bırakıldık. Vicdani hesaplar yapmak zorunda bırakıldık. Bu konuda da devletten tam bir yardım göremedik. İşçilerimizle sorunlar yaşadık. Maaşları ödemekte çok zorlandık. Babamdan kalma bir dairem vardı, geçen ay onu satmak zorunda kaldım. Çünkü yükümüz çok ağır. Korkuyoruz, önümüzü göremiyoruz…”

“Esnafa kredi diyorlar, bankaları arıyoruz böyle bir şey yok diyorlar. Esnafa anında kredi diye reklamlar yapılıyor, biz aylarca kredi almak için uğraşıyoruz…”

 “100 bin lira kredi çektik, faiziyle 200 bin lira oldu. 6 ay bitti. Kredileri ödemek zorundayız. Ama ödeyemiyoruz…”

Ve daha neler…

“Abartı” denilebilecek en küçük bir yanları yok.

Hepsi gerçekler.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, esnaf temsilcilerini dinledi.

Bu, kim bilir kaçıncı dinleyişi oluyor.

Kendi düşüncelerini de ortaya koydu.

Ortaya koydukları arasında dikkat çekici olanlar oldukça fazla…

Birisi de AVM’ler ve zincir marketler ile ilgili…

“Alışveriş merkezleri küçük esnafı yok etti. Şehir dışına taşınmaları gerekir. Oralardan alışveriş yapmak isteyenler arabasıyla gitsin alışverişini yapsın. AVM’lerin yanı sıra bir de zincir marketler var. Ana caddelere yan yana dizilmiş durdumdalar. Caddeler şöyle dursun neredeyse her sokakta bir zincir market açıldı. Bu konuda da haksızlık söz konusu. 71 Evler Mahallesi’nde bir sokağa tekel bayi açmak istesen kaymakamlık itiraz ediyor, ‘olmaz’ diyor. Ancak bir zincir market aynı mahalleye şube açıveriyor…”

Doğru ve dikkat çekici bir tespit…

Eskişehir’de zincir market şubesi olmayan yer kalmadı.

Onlar karşısında yerli esnafın direnmesi çok zor…

Salgınla birlikte direnmeleri iyici zorlaştı.

Başkan Kazım Kurt’un ortaya koyduğu dikkat çekici bir başka nokta var.

“...İşini ayarlayan kurtardı. Biz çelişkiler yaşıyoruz. Aynı hastalık, aynı insanlar, aynı toplum. Oteli olan restoran açık, otel yoksa kapalı. Çelişkiler, yanlışlar var. İş yavaş yavaş tekelleşmeye gidiyor. Demek ki örgütlenen avantaj elde ediyor. Onun için esnafın yeni bir örgütlenme modeline ihtiyacı var.

Sesinizi duyuramıyorsunuz, haklarınızı arayamıyorsunuz.  Sivil bir oluşumla her esnafın derdini anlatabileceği bir örgütlenme gerekiyor…”

Söyledikleri yanlış mı?

Kesinlikle hayır.

Esnafın zorunlu olarak üye oldukları odalar var.

Onların birleşiminden oluşan birlik de var.

Ancak esnafın dar günüde varlıklarını hissetmek çok zor.

Bazıları hariç bir şey yaptıkları yok.

“Dostlar alışverişte görsün” türünden bir şeyler yapıyorlar hepsi o kadar.

Eğer onlar, görev ve sorumluluklarını yerine getirseler esnafın hali böyle olmaz…

Tamam, onlar görev ve sorumlulukların yerine getirmiş olsa da dertleri tamamı sonu ermez…

Ancak, kesinlikle bu kadar kötü de olmaz…