Hayvan sevgisinin gelişip gelişmediği tartışmalı…
Sokaklardaki hayvanların haline bakınca “hayvan sevgisi gelişti” demek çok zor…
İlgilenenlerin sayısı çok az…
Bulunduğu konumlar gereği “ilgilenmekle yükümlü” olanlar bile ilgilenmiyorlar.
“Sokak hayvanları sorunu” için çözüm üretmek yerine hayvanat bahçesi yapmaya çalışıyorlar.
Çalışmasına çalışıyorlar da onu da doğru dürüst yaptıkları söylenemez.
Yapımına yıllar önce başlanmasına karşın hala tamamlanmadı.
Bu bir yana, alınan hayvanların bakımı bile becerilemiyor.
Hayvanat bahçesi açılmadan ölen hayvan sayısı oldukça fazla…
Ölüm nedenleri de oldukça düşündürücü…
Neyse…
Hayvan sevgisinin gelişip gelişmediği tartışmalı olsa da evlerde hayvan besleme alışkanlığı giderek yaygınlaşıyor.
Bahçeli konutlar şöyle dursun çok katlı yapılarda bile hayvan besleniyor.
Bu yaygınlaşma ile birlikte hayvanlar “hediyelik” olarak görülür oldu.
Özellikle genç sevgililer arasında yaygın…
Bir birlerine hayvan hediye ediyorlar.
Hayvan barınaklarından alınsalar yine neyse… Ancak pet shoplardan alınıyorlar… İnternet aracılığıyla alındıkları bile oluyor.
“Sevgililer günü” yaklaştı ya… “Hediye telaşı” da başladı.
“Alışılmışın dışında olsun” diye “hayvan hediye etmeyi” düşünenler var mıdır bilemiyoruz.
Eğer varsa düşüncelerinden vazgeçsinler.
Hayvanlar, konusunda doğru bir tercih değil…
Doğru olmadığı gibi hayvanlar açısından sakıncalı da…
Bu konuda yapılmış bir uyarı var.
Yapan da Yusuf Selek… Tepebaşı Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü…
Sokak hayvanlarına yönelik olarak örnek bir çalışma yürütüyor.
Yaptığı uyarı son derece önemli…
“…Özel günlerde insanların birbirlerine hayvan hediye etmesi son derece yanlıştır. Her şeyden önce hayvanın, sahiplenecek kişinin karakterine uygun olması gerekir. Aksi takdirde terk edilmeler çok oluyor. Sevgililer ya da iki dost ayrıldıklarında bu hayvanlardan bıkıp usanıyorlar. Ruh birliği olmaması da hayvanları terk etmelerine neden oluyor. Terk edilmek bütün canlılara büyük zarar verir. Evlerde beslenen kediler, köpekler sokağa terk edildiklerinde nasıl yaşayacaklarını bilemiyorlar. Hasta oluyorlar, başlarına kaza bela geliyor. Bu tür hayvanlardan barınağımıza getirilenler de çok oluyor. Terk edildikleri için barınaklarda da acı çekiyorlar.
Hayvan sahiplenilmek isteniyorsa, hayvanlar pet shoplardan, internetten ve bazı yerlerden hediye olarak alınmamalılar. Hayvan sahipleneceklerse mutlaka barınaklardan almaları gerekir.
Barınaklardan sahiplenilen hayvanların hepsi sağlıklı durumdalar. Aşıları düzenli olarak yapılıyor ve ergin bir çağa gelmişlerse de kısırlaştırılmış olarak teslim ediliyorlar.”
Yusuf Selek’in söyledikleri son derece önemli…
Bu kadar da değil…
Dahası da var.
“…Hayvanlar hediye babında değil sahiplenecek kişi tarafından bizzat alınmalıdır. Sahiplenilecek hayvanla 15 yıl birlikte yaşanacak. Sadece günlük sevmelerle olacak bir iş değil. Onun için hayvan sahiplenilirken çok iyi düşünülmeli.
İnsanlar birbirlerine hediye alacaklarsa hediyelik eşya alsınlar. Yüzük, küpe ve çiçek gibi bir sürü hediye var. Onlardan alıp hediye etsinler. Özel günlerde can dostlarını birbirlerine hediye etmesinler.
Dostluk parayla satılamaz. Can dostları hediye edilecek bir eşya değillerdir.”
Tepebaşı Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Yusuf Selek’in söylediklerinden bir bölümü de böyle…
Önemeli bir uyarı…
Aslında “ders” özelliği de taşıyor.
Böylesi “ders” özelliği taşıyan uyarılar yalnızca gazete sütunlarında kalmamalı… Başta okullar olmak üzere, değişik zeminlere de taşınmalı…
Tepebaşı Belediyesi’nin bu konuda da ciddi çalışmaları var.
Ancak, yalnızca onun çalışmaları yeterli olmaz elbette ki…
Diğer belediyeler ve ilgili kurumlar da işin içinde olmalılar.
Aslında yasa gereği işin içinde olmaları da gerekiyor.
Bugüne kadar gerekeni yapmadılar.
Bugünden sonra yaparlar mı?
Hiç ümidimiz yok.
Ancak biz yine de söylemiş olalım…
Neyse…
Dedik ya… “Sevgililer günü” iyice yaklaştı.
Kim ne hediye alacak bilemeyiz.
Ancak “hediye” olarak hayvan almayı düşünen varsa bu düşüncesinden vazgeçsin.
Yusuf Selek’in de dediği gibi hayvanlar, can dostları… “Hediyelik eşya” olarak görülemezler.