Artık zamları takip etmek olanaksız…
Gece zamla yatılıyor, sabah zam haberi ile uyanılıyor.
Fiyatı artmayan hiçbir şey kalmadı.
Akaryakıt fiyatlarında ise zamlar sürekli hale geldi.
Akaryakıt istasyonlarında kuyruklar oluşuyor. 
Araç sahipleri panik içerisinde “günü kurtarma” derdine düşmüş durumda…
Gidiş çok kötü…
Toplumda etkilenmeyen kesim yok.
Her kesimden feryatlar yükseliyor.
Eskişehir’de feryat edenler arasına fırıncı esnafı da katıldı.
Uzunca bir süredir zam istiyorlar… İstekleri karşılanmayınca dayanamayıp feryat ettiler.
İç Anadolu Fırın İşletmecileri Sendikası Başkanı Musa Kazım Mülazımoğlu, gerekçelerini ortaya koydu.
 “Biz 27.04.2021 tarihinde Eskişehir’de 230 gr ekmeği 2 TL yaparken bir çuval unun fiyatı 110 ile 120 TL arasındaydı. Bugün 350-380 TL arasında. 18’lik bir teneke yağ 127 lira iken 355-380 lira oldu. 1 kilo susam 8 lira iken şimdi 32 lira. Bir çuval şeker 180 lira iken 300 liraya dayandı. 1 kilo odunu 40 kuruşa alıyorduk. Bugün 1 lira 20 kuruş. Elektrik doğalgaza zam geldi. Bu şartlarda fırıncı esnafının ticaretine devam ettirebilmesi mümkün değildir.”
Ortaya konulan gerekçeler, maliyetteki artışlar.
Böylesi bir maliyet artışına dayanılabilir mi?
Dayanmak kolay değil…
Fırıncıların temsilcisi ortaya koyuyor.
“200 gr ekmeğe 2 lira fiyat, inanın maliyetimizin çok altında bir fiyat. Bir gün bile bu fiyatlarla idare edebilecek durumda değiliz. Biz bir fiyata başvurduğumuz zaman süreç 2-2 buçuk ay sürüyor. Komisyon toplanıyor, bakanlığa gidecek, oradan onaylanıp gelecek, en az 2 ay… Samimiyetle söylüyorum, şuan kapanmak zorunda olan fırıncılar var, yarın ekmek yapamayacak pozisyonda olan arkadaşlarımız var. Rica ediyorum bu işle ilgilenen kurumlara bize bir an evle komisyon toplayıp fiyat vermelerini istiyoruz.”
 İç Anadolu Fırın İşletmecileri Sendikası Başkanı Musa Kazım Mülazımoğlu, kısaca “batıyoruz, kurtarın bizi” diyor.
Söyledikleri karşısında “abartıyor” demek olanaksız…
Eskişehir’de dün sokağa çıkıp feryat eden bir başka kesim de işçiler.
DİSK üyesi işçiler Ulus Anıtı önünde toplanıp feryat ettiler.
Onlar adına konuşan DİSK Bölge Temsilcisi Günay Ayaz diyor ki
“İşsizlik, pahalılık, zamlar, faturalar belimizi büküyor. Biz çalışıyoruz, bir üretiyoruz, bu ülkenin ekonomisini biz büyütüyoruz ama geçinemiyoruz. Borçla yaşamaya çalışıyoruz. Her sabah yeni zamlara uyanıyor, her gün yoksullaşıyoruz. Üstüne üstlük son günlerde dövizin hızla artışıyla ekmek aslanın ağzından midesine indi.” 
Dediklerinde “yanlış” olan var mı?
Yok…
İşçilerin talepleri de var.
“TL'nin ve emeğin değersizleştirilmesi politikasından derhal vazgeçilmelidir. 
 TL'nin değersizleşmesi nedeniyle yaşanan tüm kayıplar asgari ücret artışıyla telafi edilmeli, bu artışta işçiler büyümeden de pay almalıdır. 
 Asgari ücretin ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümünde vergi ve kesintiler kaldırılarak tüm ücretlere 1000 lira iyileştirme yapılmalıdır.”
“Haksız talepler” demek çok zor.
Karşılık bulur mu?
Keşke bulsa… Ama hiç zannetmiyoruz…
Eskişehir’de iki farklı kesimden yükselen feryatlar böyle…
Feryat eden başka toplum kesimleri de var.
Aslında “feryat etmeyen yok” dense olur.
Tam anlamıyla feryat eden edene…
Gidiş kötü ki ne kötü…
Hani “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” denir ya… 
Tam da öyle bir durum söz konusu…
İnsanın içi kararıyor.