Odaların yapılacak olan seçimleri bakanlık kararıyla Nisan 2018’e ertelendi. Bu ay içerisinde yapılmak üzere tarih belirlenen ETO seçimleri de bakanlık kararı sebebiyle Nisan-2018’e kaldı. Buna rağmen ETO’nun başkanlığına aday 3 isim çalışmalarına ara vermeden devam ediyorlar. Hem mevcut oda başkanı Metin Güler hem de Erdoğan Tekgöz ve Ayhan Sezer esnaf ve tüccarı kapı kapı gezmeye kararlı bir biçimde çalışmalarını sürdürüyor. Hemen herkes seçimlerin ertelenmesi ile adayların tempolarının düşeceğini tahmin ederken aksine adaylar çalışmalarına tam gaz devam ediyorlar. Mevcut başkan Güler Eximbank projesini başlatıyor, Tekgöz doğduğu topraklara gidiyor, yetinmiyor Sarıcakaya, Mihalgazi geziyor, Ayhan Sezer sanayi bölgelerini dolaşıp destek arayışlarını sürdürüyor. Adayların çalışmalarında ortaya koydukları iddialar siyasi parti seçimlerini aratmayacak nitelikte. Biri proje açıklıyor, diğeri ‘sağlık turizmi’ diyor, bir diğeri ‘esnaf ve tüccar kazanacak’ diyor. Bu arada alttan alta adaylar rakiplerini iğneleyerek eleştirilerde de bulunuyorlar. Bakalım bu seçim havası nereye kadar devam edecek?

+++

AİLE BOYU MAÇA GİREMEMEK

 Eskişehirspor nihayet 7’inci haftada galibiyetle tanıştı. Sadece sosyal medyaya baktığınızda bile bir galibiyetin bir şehre verdiği morali gözleyebiliyorsunuz. Her neyse konumuz bu değil. Cumartesi akşamı maç bitiminde gazetemizin telefonu çaldı. Telefonu açtım bir taraftarımız telefonda içini döktü. Taraftarımızın söyledikleri gerçekten gereksiz de değildi, haksız da…

Diyor ki ismi Mehmet olan taraftarımız “Ben şimdi maçtan çıktım. Eskişehirspor sevgisini ve sevdasını anlatmaya gerek yok. Ancak üzüldüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim. İnsanlar 6-7 yaşlarındaki çocukları ile eşleri ile Eskişehirspor’u desteklemek için ta Sazova’ ya kadar gelmişler. Ancak o da ne ellerindeki biletlerle kendileri maça girebilirken çocuklarını içeri alamıyorlar. Bir zamanlar kadınlara, çocuklara taraftar desteği olsun diye kapıların açıldığını biliyoruz. Eskiden insanlar çocuklarını yanlarına alır rahatlıkla maça girerlerdi. Şimdi tamam Passolig var anladıkta 6-7 yaşındaki çocuklara kapılar niye açılmaz? İnsanlar bu durumda ya kendileri maç girecek çocukları- eşleri kapıda kalacak ya da maça girmeyecekler. Böyle çok sayıda insan gördüm. Ancak bu arada birileri yolunu bulup çocuklarını VIP’ ye kadar sokabiliyorlar. Böyle olmaz. Böyle sevgi anlatılmaz, verilmez. Bu işe bir çözüm bulunmalı” dedi. Yönetimin ve diğer ilgililerin dikkatine sunuyorum.

+++

 KARŞI ÇIKMAKTAN ZİYADE…

Geçtiğimiz günlerde Alpu Ovası ile ilgili olarak gelişmeleri değerlendirmiş ve “Karşı çıkmak yerine, çözüm odaklı öneriler şart” diye yazmıştım. Doğrusu TERMİK Santral denildiğinde akla Soma, Tunçbilek, Elbistan gibi termik santraller akla geliyor. Dolayısıyla insanlar ister istemez “aman sizin santraliniz orada dursun” diyebiliyorlar. Ancak çevre zararını minimize edecek, bir ovayı yok etmeyecek çözümler için de kafa yormalıyız. Zira milli kaynaklarımızı yeraltına hapsederek sonsuza kadar yaşayamayız.  TERMİK santrallerin sabıkası ve çevre ve insan sağlığı açısından yaşanabilecek olumsuzluklara yapacağı olumsuz katkı göz ardı edilemez. Böyle bir mantıkla da yapılacak bir santrale evet demek imkanı da yoktur. Her türlü kaynak insanı yaşatmak, çevreyi korumak üzerine bina edilmezse o zaman böyle bir şeye evet demek bahtsızlığını da birileri kimseden beklemesin…