Asiye Ateş, 4 yaşında, daha “bebek” sayılabilecek bir kız…
Pitbull cinsi iki köpeğin saldırısına uğradı.
Çevrede bulunanların müdahalesiyle kurtarılan minik Asiye ağır yaralandı.
Olay tüm Türkiye’de büyük üzüntü yarattı.
Üzüntünün yanı sıra oluşan tepki de var.
Minik Asiye’ye sokaklarda gezen sahipsiz köpeklerden değiller…
Sahipleri belli…

 

“Saldırgan ve tehlikeli” oldukları biliniyor.
Asıl sorgulanması gereken belli…
Bu köpeklerin nasıl satıldıkları, nasıl sahiplenildikleri ve nasıl böyle ortalığa bırakıldıkları… Bunların sorgulanması ve böylesi üzücü olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.
Ne var ki, gerekenin yapılması yerine sokak hayvanları hedef haline getirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da belediyelere talimat vererek “sokak hayvanlarının toplanarak barınaklara kapatılmasını” istedi.
Bu talimat kimilerinin hoşuna gitmiş olabilir.
Ancak, doğru değil…
Sahipli köpeklerin yarattığı olayın faturasını sokaklarda gezen köpeklere çıkartmak son derece yanlış… Aynı şekilde yasalara da aykırı…
AHPADİ Dönem Sözcüsü Mehmet Ektaş bir hukukçu…
Bir açıklama yaparak olayı değerlendirdi.
“…Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesinin 5’inci maddesine göre, geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar, uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir. 
5199 Sayılı Hayvan Hakları Kanununun 1’inci maddesinde Kanunun amacının hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek olduğu, 3’üncü maddesinde hayvanların yaşama ortamının doğal olarak yaşadığı yer olduğu, evcil hayvanın insan tarafından kültüre alınmış ve eğitilmiş hayvan olduğu, sahipsiz hayvanın barınacak yeri olmayan evcil hayvanlar olduğu belirtilmiştir. 
Yine, Kanunun “Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması” başlıklı 6’ınci maddesinin üçüncü fıkrasında sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların bakımevlerinde bulunan müşahade merkezlerine alınarak kısırlaştırılacağı, aşılanacağı ve rehabilite edildikten sonra alındıkları ortama bırakılacağı düzenlenmiştir.
Kanun düzenlemeleri, evcil sahipsiz hayvanların barınaklara hapsedilemeyeceğini, yaşam ortamlarının barınaklar olmadığını, barınaklara alınmalarının istisnai bir durum olduğunu, esas olanın alındıkları ortamda yaşama haklarının olduğunu ortaya koymaktadır.
Hukukun üstünlüğünün iki çerçevesi vardır. Bunlardan birincisi belirleyici olan kural ve kanunların herkesi bağlayıcılığı, ikinci ve daha önemlisi ise kurallar ve kanunların ötesine geçilerek adalet ve hakkın sağlanmasıdır. 
Her canlının doğuştan gelen hakları vardır ve bu hukukun üstünlüğü bu hakların teminatıdır.
Evcil, sahipsiz sokak hayvanlarını barınaklara hapsetme düşüncesi, hayvan haklarına aykırı olduğu gibi hukukun üstünlüğü ilkesinin de açıkça ihlalidir. 
Konunun tarafı olan yetkilileri, sakin davranmaya, problemi hayvan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü temelinde ele alarak gerçekçi, sürdürülebilir çözümler üretmeye davet ediyor, kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz.”
Mehmet Ektaş’ın değerlendirmeleri ve ortaya koyduğu yasal hükümler böyle…
Hayvan barınakları olmalı mı?
Elbette ki olmalı…
Ancak “hayvanların toplama kampı” gibi kullanılmamalı…
Yasalara göre kullanılamazlar da zaten…
İşlevleri belli…
Sahipsiz hayvanlar, barınaklarda bakılıp kısırlaştırıldıktan sonra sahiplendirilecekler.
Sahiplendirilemezlerse de doğal yaşama bırakılacaklar.
Yasaların gereği de bu…
Bu konuda eksiklikler yok mu?
Elbette ki var.
Eskişehir’deki sokak hayvanlarının yükü Odunpazarı ve Tepebaşı belediyelerinin üzerine yüklenmiş durumda… Oyla asıl sorumluluk Büyükşehir Belediyesi’ne ait… Ne var ki, görev ve sorumlulukların yerine getirmiyor.
Bu benzeri eksiklikler giderilmeli…
Bunlara odaklanmak yerine sokaktaki canları hedef haline getirmek son derece yanlıştır.