“Yok”, “var”, “yok” derken, hafta sonuna yasaksız girildi.

Dahası kapsamına 65 yaş üstü de eklendi.

Oluşan tablo ortada…

Bir yıl önce, salgın diye bir şey söz konusu değilken bile benzeri çok görülmüş değil…

Görüldüyse bile ancak festivallerde falan ancak görülmüştür.

Çoğu yerde de “festival havası” vardı zaten…

Bunun adı da “korona ile dalga geçme festivali” olsa gerek…

İşin şakası bir yana, oluşan tablo gerçekten şaşırtıcı ve ürkütücü…

Televizyon ekranlarına yansıdı…

Sahiller “iğne atsan yere düşmez” tanımlamasına uyan bir halde…

“Sosyal mesafe” mi?

O da ne oluyormuş?

1-1,5 metre şöyle dursun 5 cm bile yok.

İnsanlar sırt sırta, omuz omuza…

“Bu ne samimiyet” dememek elde değil…

Eskişehir’de deniz sahili yok ama Porsuk sahili var.

Oluşan tablo çok farklı değil…

Tamam… Sırt sırta, omuz omuza duranlar pek olmadı.

Ancak “sosyal mesafe” diye bir şey de kalmadı.

Hamamyolu başta olmak üzere gezinti alanları ve parklar da aynı durumda…

Ne arada “sosyal mesafe” var ne de yüzlerde maske…

Geçen yazın sıcak günlerinde nasılsa aynı… Eksiği yok, fazlası var.

Böylesi bir tablo karşısında ürkmemek, endişeye kapılmamak elde değil…

En fazla endişelenenlerin başında da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geliyor.

Sosyal medya hesaplarından sürekli uyarılarda bulundu.

Uyarılarında görseller ve espriler de kullandı.

Ne yazı ki hepsi boşuna…

Uyarıları okuyan çok oldu da dikkate alan pek olmadı.

Zannedersiniz ki, büyük bela defolup gitti…

Elbette ki, yok öyle bir şey.

Varlığını sürdürüyor ve saldırmak için fırsat kolluyor.

Bu hafta sonu aradığı fırsat fazlasıyla yaratıldı.

Keşke değerlendirmiş olsa…

Öyle diyoruz ama boş bir beklenti olduğunu da biliyoruz.

Yaratılan büyük fırsatı değerlendirmesine değerlendirmiştir de umarız biraz insaflı davranmıştır.

İnsanlar böylesine umursamaz olunca büyük beladan insaf beklenir oluyor işte…

Büyük belayı etkisiz hale getirebilmek için nelere katlanıldı.

Özellikle sağlık çalışanların yaşamlarını hiçe sayarak verdikleri mücadele unutulacak gibi değil…

Gecelerini gündüze kattılar, evlerine, sevdiklerine hasret kaldılar.

Aralarında yaşamını yitirenler de var.

Böylesine büyük özverilerle verilen mücadele ile belirli bir mesafe alındı.

Umursamazlıklar yüzünden en başa dönülürse verilen onca emeğe, çekilen onca sıkıntıya yazık olur.

Hafta sonuna yönelik gelişmeler malum…

Perşembe akşamı “yasağa gerek yok” denildi.

Gece yarısı denilebilecek bir zaman diliminde “yasak” konulup, duyurusu yapıldı.

Cuma günü öğleye doğru yasak kaldırıldı.

Değişkenliğin nedeni belli…

Yasak getirilmesinin nedeni, sağlık açısından oluşacak riskler…

Yasağın kaldırılmasının nedeni de malum…

Kısaca “ekonomi” dense olur.

“Yasak yok” denildikten sonra getirilen ani yasakla birlikte oluşan mağduriyetler, ekonomik kayıplar vardı.

Yasak kaldırılarak kayıplar önlenmek istendi.

İstenilenin ne ölçüde olduğunu bilemiyoruz…

Ancak sağlık açısından oluşan risk ortada…

Eğer korkulan başa gelirse o kaybı önlenmek istenen ekonomi çok daha fazla kayıplara uğrar…

Geride kalan üç aylık sürede yaşananlar malum…

Yenileneceklerini düşünmek bile insanı ürkütüyor.

Umarız ki, korkulan başa gelmez…