Hemen herkesin dert yandığı bir konu.
Sayıları her geçen gün artan elektrikli bisiklet ve motosiklet sürücülerinin önemli bir bölümü, trafik kurallarına aykırı davranışlarıyla hem kendi can güvenliklerini, hem araç sürücülerini, hem de yayaları tehlikeye atıyor.
Bu konuda başı ise moto kuryeler çekiyor.
***
Trafik kurallarına riayet eden moto kuryeleri bir kez daha tenzih ediyorum.
Sözüm trafikte kaos oluşturanlara:
Kırmızı ışıkta durmuyor.
Taşıt trafiğine kapalı yollara giriyor.
Kaldırımda ilerliyor.
Şerit ihlali yapıyor.
Taşıtları hem sağlıyor hem soluyor, zannedersiniz ki kayak pistinde slalom yapıyor.
Ters yöne de giriyor, makas da atıyor, kurallar kimin umurunda dercesine bir de başını çevirip arkadaki otomobile bakıyor.
En sonunda da gidiyor, kaldırıma park ediyor.
Kimisinin plakası dahi yok.
Kimisinin plakası ise mobese kameralarına yakalanmamak için çamur, karton ya da motosikletin zinciriyle kapatılmış.
Kiminin başında en çakmasından yarım yamalak bir kask, kimisinde o da yok.
Dizlik, dirseklik ya da diğer koruyucu materyaller zaten yok.
***
Bu saymış olduklarım, hemen her gün cadde, sokak ve kaldırımlarda şahit olduğumuz görüntülerden sadece bazıları.
Eskişehir’e yakışmayan bu manzara, maalesef ki artık şehrin her köşesini sarmış durumda.
***
Üstelik bunlar daha iyi günlerimiz.
Çünkü artık marketlerde bile satılan bu taşıtların sayısı her geçen gün hızla artıyor.
***
Aslında bu konuyu daha önce de kaleme almış ve şu iddiayı ortaya koymuştum:
“Aklıma Andy Warhol'un o sözü geliyor: ‘Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacaktır.’
Bir Andy Warhol değilim ama şunu net bir şekilde söyleyebilirim: ‘Bir gün herkes on beş dakika da olsa moto kurye sorununu yaşayacaktır.’
Bugün sorunu görmezden gelenler, ne demek istediğimizi işte o gün çok daha iyi anlayacaktır.”
***
Üzgünüm ama yukarıdaki iddiamın sonuna kadar arkasındayım.
Aslında çözüm yolları var.
Öncelikle eğitim, saygı ve kültür.
Ama kişileri bu bilince getirmek kolay değil elbette.
Bu durumda geriye tek çözüm yolu kalıyor, denetim.
Ama bakıyoruz denetim namına da kayda değer bir şey yok.
Halbuki o kadar yazılıyor, çiziliyor…
Ama Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü yetkililerinden ne ses var ne seda.
Soruna karşı ilgisizliklerini anlayabilmek gerçekten mümkün değil.
Şartlar böyle olunca da söylenebilecek pek fazla bir şey kalmıyor.
Haksız mıyım?