Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) aldığı karar doğrultusunda, Mustafa Kemal Atatürk Caddesi’nde yeni bir trafik düzenlemesine gidilerek sürücülerin hatalı dönüş yapmasının önüne geçilmesi amacıyla caddenin ortasına dubaların yerleştirilmesi, şehirde büyük tartışma konusu oldu. Bazıları muhtemel kazaların önüne geçilmesi açısından bu çalışmanın yerinde olduğunu düşünürken, bazıları da trafiğin olumsuz yönde etkilendiğini söyleyerek kararın hatalı olduğunu belirtiyor.
Giderek siyasi zemine çekilen bu uygulamayla ilgili her iki tarafın da haklılık payı olmakla birlikte, bu tür kararlara analitik bir düşünce çerçevesinde yaklaşmanın çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Atalarımızın ‘geç olsun ama yeter ki güç olmasın’ sözünden hareketle can güvenliğinin, trafik sıkışıklığı ve sebep olduğu zaman kaybından çok daha önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Nitekim Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) almış olduğu karar son derece doğru.
Fakat kararın doğru veya yanlış olmasını sorgulamadan önce dikkat kesilmemiz gereken çok daha önemli bir husus olduğunu belirtmekte de fayda var: ‘Böyle bir uygulamaya neden gerek duyulduğunu düşünmemiz lazım.’ Çünkü karar durduk yere alınmıyor, ortada önemli bir sorun var ki bu sorunun kaynağı ise aslında bizleriz. Park ihlalleri, hatalı dönüşler, şerit ihlalleri gibi hatalarımız sonucunda meydana gelen trafik kazalarının bu uygulamayı mecbur kıldığını kabul etmemiz gerekir. Nitekim bir eleştiri yapacaksak, önce kendimizden başlamamız çok daha doğru olacaktır.
Yetkililer neyi bekliyor?
Eskişehir’de motosikletlerin sebep olduğu kazalar günden güne büyüyen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Son olarak Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy’un, ağustos ayı güvenlik raporuyla ilgili açıklamasında, Eskişehir’de meydana gelen trafik kazalarının yaklaşık yüzde 53'ünün motosikletlerin karıştığı kazalardan meydana geldiğini belirtmesi ise sorunun boyutunun düşünülenin çok daha ötesinde olduğunu ortaya koydu.
Eskişehir’de yaşanan trafik kazalarının yarısından fazlasına motosiklet sürücülerinin karışmış olması, bu kazaların tamamının sorumluluğunun bu sürücülerde olduğu anlamını taşımamakla birlikte, kural tanımaz bazı motosiklet sürücülerinin trafik güvenliği konusunda oluşturduğu riski de göz ardı edemeyiz. Nitekim yüzde ellinin üzerine çıkmış olan bu oranın, bir tesadüf olmadığını ve ilerleyen dönemlerde artacağını da unutmamız gerekir. Özellikle ‘paket servis’ hizmeti sağlayan moto kuryelerin sayısında yaşanan hızlı artışın sebep olduğu risk faktörünün iyi analiz edilerek gereken tedbirlerin bir an önce alınması, hem sürücülerin hem de yayaların can ve mal güvenliği açısından oldukça önemli.
Fakat her geçen gün büyüyen bu önemli problem karşısında yetkililerin gereken duyarlılığı gösterdiğini söylemek de maalesef imkansız. Hülasa motosikletlerin kazalara karışma oranı yüzde 53 seviyelerine gelmişken, Trafik Şube Müdürlüğü yetkililerinin vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden bu sorunun üzerine titizlikle gitmek için neyi beklediklerini anlamak oldukça zor.