Afrika kökenli sıcak hava dalgası sebebiyle Eskişehir’de termometreler gölgede bile 40 derecenin üzerini görürken toplu taşıma araçlarında klimaların çalışmadığı yönünde bazı şikayetler almamız üzerine muhabir arkadaşlarımız durumu yerinde incelediler.
Kapalı camlar ve kalabalık yolcu yoğunluğu nedeniyle araç içi sıcaklığın zaman zaman dış ortam sıcaklığının da üzerine çıktığını belirten muhabir arkadaşlarımız, vatandaşların çektiği çileye ortak oldular.
Şehir gazetesi muhabirlerince görüntülenen bu durum karşısında artık ne söylenebilir bilemiyorum. Gölgede bile durmanın güç olduğu bu sıcaklarda vatandaşlara bazı toplu taşıma araçlarında reva görülen bu durumun işkenceden farkı yok. Yaşlı vatandaşlarımızın da yoğun olarak kullandığı toplu taşıma araçlarının özellikle kalp ve tansiyon hastaları için oluşturduğu riski de unutmayalım.
Bu sorun toplu taşıma araçlarını süren bazı kişilerin keyfi yaklaşımından mı, yoksa arızadan mı kaynaklanıyor? Bir şey söylemek güç. Fakat sebebi her ne olursa olsun sineye çekilecek bir durum olmadığı kesin.
Nitekim Türkiye’nin belki de en konforlu toplu taşıma araçlarını Eskişehir halkının hizmetine sunarak Eskişehirlilerin rahat bir şekilde ulaşım gereksinimlerini karşılamasına olanak sağlayan Büyükşehir Belediyesi adına da, vatandaşlar nezdinde yanlış bir algı oluşturabilecek olan bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekiyor.
Hülasa ne vatandaş çile çeksin, ne de elde edilen başarıya gölge düşsün.
Haksız mıyım?
YETERLİ DENETİM OLMAYINCA
Eskişehir’de sıradan bir haber:
“Eskişehir D-200 Karayolu üzerindeki Tepebaşı Kavşağı'nda kask takmadan seyir halinde olan bir motosiklet sürücüsü, bölgedeki yaya geçidini kullanarak yolun karşı tarafına geçti. Duyarsız sürücü kask takmayarak kendi canını tehlikeye atarken, aynı anda birden fazla trafik kuralını ihlal ettiği görüldü.”
*
Sayıları her geçen gün artan elektrikli bisiklet ve motosiklet sürücülerinin önemli bir bölümü, trafik kurallarına aykırı davranışlarıyla hem kendi can güvenliklerini, hem araç sürücülerini, hem de yayaları tehlikeye atmaya devam ediyor. En başta da moto kuryeler…
Sakın ola ki, yazımın başında haberi ‘sıradan’ olarak nitelendirmiş olmamdan dolayı konuyu önemsiz gördüğümü de sanmayın. Tam aksine bu konuyu en fazla önemseyen yazarlardan biriyim ve bu sorunu köşemde de çok sık dile getiriyorum. Sıradan dememdeki temel gaye, bu tür olayların her gün değil, neredeyse artık her saat başı karşımıza çıkıyor olması.
Fakat buna rağmen yetkililerin bu önemli sorun karşısında gerekli duyarlılığı gösterdiğini söylemek zor. Vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden bu kural ihlallerine karşı yeterli denetim her nedense bir türlü yapılmıyor. Bir bakıma herkes başının çaresine baksın deniyor.
Sizce de öyle değil mi?