İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy Yunus Emre'nin ''Gelin tanışık edelim işin kolayın tutalım/sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz'' dizelerinin kuran da yer alan kaynakları hakkında açıklamada bulundu.

YUNUS EMRE’NİN “GELİN TANIŞIK EDELİM İŞİN KOLAYIN TUTALIM/SEVELİM SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE KALMAZ” DİZELERİNİN YÜCE KURAN’DA YER ALAN KAYNAKLARI
 

GİRİŞ

Değerli okuyucu, bir önceki “Yunusça Sohbetimizde” Yunus Emre’nin şiirlerinde ifadesini bulan mananın ve esas aldığı temel kaynağının Yüce Kitabımız Kuran ve Peygamber Efendimizin söz ve davranışları olduğu üzerinde durmuştuk. Yunus Emre’nin şiir dünyasının ve hayatı ile ortaya koyduğu yaşam çizgisinin tamamen İslam Dinini özümsemeye; açıklayıp, anlatmaya yönelik bir amaç ve çaba olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde şiirlerinden örnekler vererek açıklamaya çalışmıştık.

Bu seferki sohbetimizde Yunus Emre Hazretlerinin çok bilinen ve tekrarlanan bir kıtalık “Gelin tanışık idelim işin kolayın tutalım/Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz” dizesini esas alarak, bu dizelerde ifade edilen mana ve tavsiyelerin Kuran ve Hadislerde yer alan kaynaklarını belirtmeye çalışacağız.

Üzerinde duracağımız dizeler, Yunus Emre’nin “Hak cihana doludur kimsene Hakk’ı bilmez” dizesi ile başlayan ve altı beyitten oluşan, “Divanında” yer alan bir şiirinin beşinci beytidir. Bu şiir bir bütün olarak, çok kıymetli Kuran’dan mülhem “Yunusça” duygu ve düşünceleri ifade etmektedir.

Sohbetimize konu ettiğimiz beyit ve mısralar şiirin bütününe hakim duyguları ve düşünceleri kendisinde toplamış; zamanının zorluk, varlık kaygısı, ihtiyaç ve gözlemlerinden kaynaklanan; adeta Kuran’dan fışkıran bir düşünce, duygu ve öğüt çağlayanı niteliğindedir.  Klasik şiir sanatımızın, şairin şiir gücünü ve söz ve mana bütünlüğünü anlatmak için kullanılan önemli bir terimi ile ifade etmek gerekirse bir “mısra-ı bercestedir”; en güçlü fikir ve düşünceleri en kısa, anlaşılır ve sade şekilde anlatan bir söz ve mana çağlayanıdır.

Yunus Emre Hazretleri bu iki mısralık dize içerisinde Kuran’da ve İslam’ın özünde yer alan; bir olma ve kardeşlik duygularını pekiştirme yanında, dünya üzerinde insanca ve mutlu yaşamanın formülünü ve anahtarlarını da bize sunmaktadır.

Yunus Emre’nin “şiir ve anlatım dili” 700 yüz yıl öncesinden bugüne kadar tüm sadeliğini ve anlaşılırlığını koruyarak gelmiştir ve yaşayan Türkçemizin temeli ve öncüsü olmuştur? Bu gerçeğin somut bir örneğini bu kıtalarda bulmak ve çok yakından hissetmek mümkündür.

I- ŞİİRDE GEÇEN “GELİN TANIŞ OLALIM” VEYA YUNUS’UN DEYİŞİ İLE “GELİN TANIŞIK İDELİM” İBARESİNİN KURAN’DAKİ KAYNAKLARI:

Değerli okuyucu, Yüce Kuran, Hucurat Suresi 13. Ayette tüm insanlara hitap ederek şöyle söylüyor:“Ey İnsanlar!.. Sizi şüphesiz ki bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizleri kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, Ona karşı gelmekten en çok sakınanız, takva sahibi olanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, her şeyden haberdardır.”

Kuran, Nisa Suresi, 1. Ayette ise gene tüm insanlara hitap ederek; “Ey İnsanlar!... Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (çocuklar meydana getirip dünyaya) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının.  Kendisi adına birbirinizden (yardım ve) dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.” (Diyanet Meali, s.76). Rum Suresi 20. Ayette; “Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki sizler beşer; insan olarak (çoğalıp, dünyaya) yayılıyorsunuz” (Diyanet Meali, s. 405).

Kuran, Nebe Suresi 8. Ayette ise insanların, “Erkekli-dişili eşler halinde yaratılmış oldukları” bildirilmektedir. Takva’nın önemi ve değeri konusunda Peygamberimizin şu Hadis-i Şerifi önemli bir gerçeği vurgulamaktadır. Şöyle ki, “Allah sizin suretlerinize, cisimlerinize ve görünüşünüze değil, kalplerinize ve niyetlerinize bakar” (Müslim, Birr, s.  32, 34).

Kuran, Ali İmran Suresi 64 Ayet Kitap ehline hitap ederek şöyle sesleniyor: “De ki: Ey Kitap ehli!... Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kiminiz kiminizi ilah edinmesin. Eğer onlar yine yüz çevirilerse, deyin ki: Şahit olun, biz Müslümanlardanız”. (Diyanet Meali. s. 57).

Ali İmran Suresi 102, 103, 104 ve 105.  Ayetlerde ki şu açık emir ve ifadelere Müslümanlar olarak dikkat etmemiz gerekmektedir: “Ey İman edenler!... Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak dünya hayatınızı tamamlayın.  Hep birlikte Allah’ın ipine (Kuran’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır”. (Diyanet Meali, Ali İmran: 3/102 ila 105, s. 62).

Müminler Birbirlerinin Kardeşleridir:

Kuran, Hucurat Suresi 10.  Ayet açıkça bu kardeşliği ifade ediyor: “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin”: (Diyanet Meali, Hucurat: 49/10. S. 515).

Müminler kadın, erkek ayırımı yapmaksızın birbirlerinin dostudur:

Kuran’da Tevbe Suresi 71. Ayette belirtiliyor ki; “Mümin erkekler ve Mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alı koyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekatı verirler. Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah bunlara merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir”. (Diyanet Meali, Tevbe: 9/71, s. 197).

 

 II- YUNUS EMRENİN ŞİİRİNDE İFADESİNİ BULAN “İŞİ KOLAY KILMAK” KURAN’DA NASIL AÇIKLANIYOR:

Değerli okuyucu, Yüce Kuran’ın, Yunus Emre’nin şiirinde ifadesini bulan “İşi kolay kılmak” deyişinin manasını açıklayan ve tavsiye eden bazı Sure ve Ayetlerini dikkatimiz ölçüsünde derlemeye çalıştık.

Yüce Kuran, Hz. Musa’ya, Firavuna haddini aştığı ve azgınlığını bildirmek; kendini Tanrı olarak kavmine kabul ettirmesi sebebiyle Allah’ın Dinini Firavuna tebliğ etmek üzere görevlendirildiğinde, Musa (Asv.) Allah’a münacatta bulunarak Kuran’ın bildirdiği üzere şu şekilde dua etmiş ve Allah’tan istekte bulunmuştur. Taha Suresi 24.  ve devamındaki Ayetlerde Allah’la Hz. Musa arasındaki konuşma şu şekilde zikredilmektedir: “Firavuna git, çünkü o azmıştır. Musa, dedi ki: Rabbim!.. Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Bana ailemden birini yardımcı yap. Kardeşim Harun’la gücümü artır. (…) Allah şöyle dedi: İstediğin sana verildi ey Musa”. (Diyanet Meali, Taha: 20/24-36, s.312).

Dinin ve Dince yerine getirilmesi gerekenlerin kolaylaştırılması konusunda Peygamberimiz (Asv) dan nakledilen bir Hadisi Şerifi de önemi nedeniyle hatırlatmak gerekir. Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Kolaylaştırın; zorlaştırmayın. Müjdeleyin; nefret ettirmeyin” (Buhari, İlim, 11).

Bir başka hadisi şerifte ise peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Muhakkak ki Din kolaylıktır. Hiç kimse Dini zorlaştırmaya kalkmasın”

Bu Hadisi Şeriflerin Peygamberimizin “Yönetici” olarak tayin ettiği kişilere son bir nasihat ve direktif; emir kabilinden bir tembihat olarak söylendiği meşhur olmakla beraber, hükmünün; uygulama alanının umumi ve tüm hayat olaylarını ve aksi emredici şekilde düzenlenmemiş hal ve durumlar için de geçerli genel bir düstur olduğu kabul edilmektedir.

Bu düstur Kuran’da, yukarıda zikrettiğimiz Hadisi Şeriflerin kaynağı olarak şu Ayetlerde açıklanmış bulunmaktadır:

“O sizi seçti ve Dinde sizin için bir güçlük kılmadı” (Hac:22/78).

“Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez”. (Bakara:2/185).

“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah:94/5-6)

SONUÇ

Değerli okuyucu, sonuç olarak şu hususları belirmeyi önemsiyoruz. Zamanımız itibariyle Allah’ın Peygamber Efendimiz aracılığı tüm insanlığa öğütlediği doğru yoldan sapmalar gözle görülür şekilde artmış ve insanlık onuru ayaklar altına alınır hale gelmiştir. Bir kısım sapkın inanç sahipleri Kuran’la hükmü kaldırılmış bozuk ve sapkın inançlarını dünya menfaatlerine ve Allah tarafından lanetlenen kibir ve benliklerine gerekçe yaparak, kendilerine engel addettikleri toplum ve insanların yaşam haklarına acımasız saldırılarda bulunmaktadırlar. Gazze’de yaşananlar bunun en acımasız örnekleri olarak gözlerimizin önüne seriliyor ve bu olanları ibretle, kaygı ile seyrediyoruz. Bu vahşetin karşısında hakkı ve adaleti gerçekleştirmesi umutla beklenen dünya insanlığı ve İslam dünyası ise içlerinde yaratılmış bir kısım görüş ayrılıklarını ve kişisel hesaplarını bir tarafa bırakarak birlik olmak, birlikte hareket etmek hedefinden uzak durmaktadırlar. Yunus Emre Hazretleri, 700 yıl öncesinden benzer şartlarda yaşamanın zorluklarını yenmeyi ve insanca yaşamayı, Kuran’ın ve Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Peygamberin “insanlık öğretisine” sığınmak olduğunu; bunun ancak birlikten, beraber olmaktan ve birbirimizi sevmekten geçtiğini bize tekrar, tekrar hatırlatmaktadır. Allah birliğimizi, bütünlüğümüzü daim eylesin, işlerimizi kolaylaştırsın, birbirimizle olan sevgi bağlarını ve acıma hissimizi güçlendirsin.