“…Eskişehir kent merkezinin içme suyunda risk var. Büyükşehir Belediyesi gerekli önlemleri almalıdır.”
“Önemli uyarı” sayılabilecek sözler…
Söyleyen “laf olsun” diye konuşacak birisi değil… Sağlık Bakanı Recep Akdağ…
O sözleri söylediğine göre elinde o sözlere dayanak olacak bilimsel verilerin olması gerekir.
Aksi düşünülemez bile…
Sözleri karşılıksız kalmadı.
Anında verilen bir yanıt var.
“Eskişehir’in içme suyunda en küçük bir sorun yok. Çeşmelerden akan su gönül rahatlığı ile içilebilir. Bakan’ın açıklamaları bizce malum bazı bürokratların yanıltma alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.”
Oldukça iddialı sözler…
Söyleyen da Büyükşehir Belediye Başkanı…
O da “laf olsun” diye konuşulabilecek bir makamda bulunmuyor.
Elinde verilerin olması gerekir.
Olduğunu söyledi de zaten…
Şebeke suyu gibi önemli bir konuda iki farklı açıklama…
“Hangisi doğru” dememek elde değil…
Bu işin bir yanı… Bir diğer yanı daha var.
Şebeke suyunun kaynağı Porsuk Çayı…
Yıllarca kirletildi.
Kimyasal atıkların akıtıldığı dönemler de oldu.
Kirletilmesi tam anlamıyla ortadan kaldırılmış değil…
Geçmiştekiler kadar tehlikeli boyutta olmasa da yine kirletiliyor.
Şebeke suyu insan sağlığı açısından risk oluşturmuyor olabilir.
Ancak bu, Porsuk Çayı’nın kirletildiği gerçeğini değiştirmez.
Bu gerçek İl Koordinasyon Kurulu toplantılarında da dile getirildi. Bazen sert tartışmalara da neden oldu. Dahası “denetim” ile ilgili olarak alınıp da uygulanmayan kararlar da var.
Yalnızca bunlarla sınırlı da değil…
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından verilmiş talimatlar var.
Tüketiciyi Destekleme Derneği Başkanı Süleyman Bakal tarafından anımsatıldılar.
Okurlarımız anımsayacaklardır.
BAKIŞ sütunlarında da yer verdik.
Talimatlarda deniliyor ki:
“Kütahya Atıksu Arıtma Tesisi inşaatının hızlandırılması, Eskişehir İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin ozonlama tesisi ilavesinin araştırılması, Porsuk Baraj Gölü Havzası’nda bulunan sanayi tesislerinin OSB bünyesinde toplanması, Porsuk Baraj Gölü Havzası’ndaki münferit hayvancılık faaliyetlerinin baraja uzak bir bölgede toplanarak hayvansal atıkların ortak bertaraf edilmesinin sağlanması ve yayılı kirletici kontrolü için gerekli tedbirlerin alınması…”
Bakan tarafından verilen talimat da özetle böyle…
Ne ölçüde yerine getirildiği meçhul…
Büyük bir olasılıkla yerine getirilmemişlerdir.
Sözü daha fazla uzatmaya gerek yok…
Porsuk Çayı’nın kirletildiği tartışma götürmez bir gerçek… Şebeke suyunun risk taşımıyor olması bu gerçeği önemsiz kılmaz…
Kirlenme ortadan kaldırılmaz ise bugün olmayan risk gelecekte oluşabilir.
“Bizim verilerimiz doğru”, yok “sizi yanıltıyorlar” gibi söylemlerin getireceği bir yarar yok.
Asıl yapılması gereken bir iş var.
Tüketiciyi Destekleme Derneği Başkanı Süleyman Bakal tarafından da dile getirildi.
Porsuk Çayı konusunda son duyarlı bir tavır sergileyen Süleyman Bakal diyor ki
“Çözüm, konuyu siyasallaştırmadan ortak devlet aklını kullanarak Porsuk Baraj Gölü Havzası’nı nasıl koruyacağımız konusunda işbirliği yapmaktır. İçme suyumuzun temiz olmasının başlangıç noktası, içme suyu elde ettiğimiz kaynağın temiz ve kendini yenileyebilir olmasıdır.”
Süleyman Bakal’ın söylediklerine karşılık söylenebilecek bir söz yok.
******
Kamuoyuna açıklanabilecek bir gerekçe yok demek ki
Şehri Derya Parkı Odunpazarı Belediyesi’nden geri alındı.
Bugün devir teslim günü…
Defalarca dile getirdik.
Olaya akıl sır erdirmek olanaksız…
Oluşan sorular oldukça fazla…
Değişik zeminlerde defalarca dile getirildiler… BAKIŞ sütunlarından da yöneltildiler.
Hepsi boşuna…
Sorular hala yanıtını bulabilmiş değiller.
Yanıt verecek olanlar belli… DSİ yetkilileri…
Bölge müdürlüğünden çıt çıkmıyor.
Genel Müdürlük tarafında yapılan bir açıklama var.
Başlangıç bölümünde gelişmeler aktarılıyor…
Hepsi bilinen şeyler.
Son bölümünde de deniliyor ki?
“… Konu çarpıtılarak tesisin DSİ’ye geçtiği doğru olmayıp, tesisin 18.07.2017 tarihinde resmi olarak devir alındıktan sonra Müdürlüğümüz tarafından yapılacak çalışmada tesisin işletilebilmesi için gerekli personel sayısının belirlenmesi ve bunun temini için gereken ödeneğin Müdürlüğümüze verilmesi bu mümkün görülmez ise tesisin amacına uygun olarak işletebilecek resmi kurum, vakıf v.s örgütlere devir alternatiflerinin değerlendirilerek Genel Müdürlüğümüzün nihai kararı ile iş ve işlemler yürütülecektir.”
Açıklamanın son bölümü de böyle…
“Sorulara yanıt” anlamında tek söz yok.
İşin kötüsü bu açıklamanın oluşturduğu yeni sorular var.
Bugünlük sözü daha fazla uzatmaya gerek yok.
Bu açıklamadan da anlaşılıyor ki tesisin gere alınması konusunda kamuoyuna sunulabilecek türden bir gerekçe bulunmuyor.
Olsa ortaya konulundu.
“Mal benim verdiğim gibi alıyorum” der gibi bir tavır sergileniyor.
Dahası, tesisin geleceği konunda verilmiş bir karar da yok.
“Hele bir alalım sonra bakarız” denilir gibi…
Tesisin geleceği konusunda oluşmuş endişeler vardı.
Bu açıklama ile endişeler giderilmiş değil… Tam aksine daha da büyümüş durumda… “Yersiz” de değiller.