Eskişehirspor’da haftalardır varlığı sürdüren bir kriz var.
“Yönetim krizi” denilebilir.
Haftalar boyunca çözülememesinin nedeni için “çözümsüzlük” demek çok zor.
Krizin bu kadar uzun sürmesinde etkili olan faktörler var.
“Kişiye endeksli çözüm arayışı”, “çözüm arayışı görünümünde işi yokuşa sürme” ve daha neler…
Söylenecekler oldukça fazla… Ama neyse…
Sonunda genel kurula çeyrek kala da olsa bulunan bir çözüm var.
“Hiç yoktan iyidir” denilebilecek bir çözüm değil…
Tam aksine Eskişehirspor’un gereksinim duyduğu bir çözüm…
Genel kurulun gündeme gelişinden bu yana defalarca dile getirdik.
Eskişehirspor’a hakim olan tablo ortada…
Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.
“Kapkara” dense yeter.
Böylesi bir tabloyu kısa sürede aydınlatmak kolay değil… Çok ama çok zor… Ancak olanaksız değil…
Çok zor olsa da kapkara tablo aydınlatılabilir.
Bunun için yapılması gerekenler de belli…
Listenin başında da “güçlü ve güvenilir bir yönetim” yer alıyor.
Böylesi bir yönetimin sağlayacağı yararlar oldukça fazla…
Her şeyden önce camiaya uzunca bir süredir hakim olan bölünmüşlüğü ortadan kaldırır… Bölünmüşlük yerine birlik ve beraberliği hakim kılar.
O zaman tabloyu aydınlatmak için gerekenleri sağlamak çok daha kolay olur.
“Güçlü ve güvenilir bir yönetim” ile bir anda sağlanabilecek yararlar oldukça fazla…
Sıkça dile getirdik.
Yinelemeye gerek yok.
Genel kurula çeyrek kala bulunan çözüm Eskişehirspor’un öncelikli gereksinimini karşılayacak türden.
Kulübün başına gelen isim Sinan Özeçoğlu…
“Başarılı bir işadamı” olduğu tartışılmaz.
Başarılı olduğu gibi güvenilir de… Hakkında kamuoyuna yansıyan tek kötü söz yok.
“Spora yabancı” da değil…
Kapanma noktasına gelen Eskişehir Basket’in başkanlığını üstlendi.
Koşullar son derece olumsuz olmasına karşın hiç yakınmadı.
“Tribün desteği” dışında bir talebi de olmadı.
Kişisel olanaklarını seferber etti. Oluşturduğu ekiple birlikte yeni olanaklar yarattı.
Sonunda da “bu takımı süper lige çıkartacağım” sözünü yerine getirdi.
Başardığı çok zor bir iş…
Buna karşın “hava bastı” dedirtecek bir tavrı hiç olmadı.
Öne çıktığı bile nadiren oldu.
Uzun sözün kısası Eskişehir Basket’te yaptıkları ile “başarılı bir kulüp yöneticisi” olduğunu da gösterdi.
“Eskişehirspor’un gereksinim duyduğu bir başkan” demek abartı olmaz.
Adaylığının kesinleşmesi ile birlikte oluşan hava son derece olumlu…
Belli ki, kendisi için de “hazırlıksız” denilemez.
Kamuoyuna yansıyan bazı bilgiler var.
“Kurumsallaşmanın sağlanacağı” yolunda ipucu sayılabilirler.
Umarız ki, öyledirler.
Neyse…
Sözü bugünlük uzatmaya gerek yok.
Eskişehirspor’un öncelikli gereksinimi karşılanmış durumda…
Dün de dile getirdik.
Gereksinimin karşılanmasında en büyük payın sahibi belli… Tartışmasız Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı…
Hiç istemese de müdahil olmak durumunda kaldı.
İyi de oldu.
Her şeyden önce çözüm arayışı için sağlıklı bir zemin oluştu.
Zemin sağlıklı olunca çözüm de doğru oldu.
Umarız ki, doğru çözüm Eskişehirspor’un derdine de derman olur.
Evet… Doğru çözümde en büyük pay Bakan Avcı’ya ait…
Ancak pay sahibi olan bir başka isim daha var.
O da Dündar Ünlü… Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İl Başkanı…
“Politikacı” olduğu tartışılmaz.
Ancak çözüm arayışı sırasında “politik hesap yaptı” denilemez.
“Kişisel hesap” içinde de olmadı.
Sahip olduğu konumu “Eskişehirspor’un sorunlarına sağlıklı bir çözüm bulmak” için kullandı.
Her şeyden önce doğru çözümün üretildiği sağlıklı zeminin oluşmasında büyük payı var.
Eğer o zamanında müdahale etmeseydi bazı hesaplar bozulamazdı.
“Baş mimar” Bakan Avcı olsa da Dündar Ünlü’nün çabalarını yabana atmamak gerek.
Haftalardır şu veya bu nedenle çözülemeyen krize çözüm bulanlar politik isimler… Öyle olsa da buldukları çözüm için “politik” demek olanaksız…
Krizi için bugünün koşullarında bulunabilecek en doğru çözümü buldular.
Teşekkürler…
Bugünden kesin bir yargıya varmak doğru olmaz.
Ancak inanıyoruz ki, Eskişehirspor’un yarını bugünkünden çok daha aydınlık olacaktır.