Profesyonel futbol liglerinde yer alan takımların gündeminde tek bir konu var.
O da yeni sezona hazırlık…
Transferlerle kadrolarını güçlendiriyorlar.
Aralarında kampa çekilip hazırlıklara başlayanlar da var.
Olması gereken bu…
Ne yazık ki, Eskişehirspor’un gündemi bu değil…
Gündeminde “yeni sezona hazırlık” diye bir şey yok.
Ne futbolcu kadrosuna bakılabiliyor ne de hazırlık programı düşünülebiliyor.
Nedeni belli…
Tam bunları yapacak olan yönetim kurulu…
Ne yazık ki, Eskişehirspor’da yönetim kurulu yok.
Kongre için belirlenen ikinci tarih de geride kaldı.
Çoğunluk aranmadığı için toplantı yapıldı.
Yapılmasına yapıldı da toplantıda asıl yapılması gereken yapılamadı.
Onun yerine bolca laf edildi.
Üzerinde durulan da parasal kaynak…
Başkan Halil Ünal önerilerini sıraladı.
“…Maliyeye ödenecek borçlar var. Bunların karşılanmasını Ticaret Odası başkanımızdan isteyeceğiz.
Tesislerin giderleri ve stadyumdaki bakım, onarım ve iaşe giderlerimiz var. Bunların karşılanmasını da Odunpazarı Belediyemizden istiyoruz.
Tepebaşı Belediye Başkanımızdan sözümüzü aldık. Personel maaşları konusundaki yardımı da Tepebaşı’ndan istiyoruz.İmar konusunda 2-3 tane arsamız sözkonusudur. Bu arsaları imara açalım. Bu orta vadeli bir gelir olur. Bulduğumuz arsalardan birisi Milli Emlak’a ait, diğeri de şahısların. Hem AK Parti hem de CHP’nin meclis üyelerinin onayıyla bunları başarabiliriz.
Bakanımız transfer yasağı konusunda ‘yakışır bir yönetim oluşturulsun, her kim seçilirse desteğimiz devam edecektir’ dedi.
Onun sözünü alıp geldim kürsüye. Ama başka taleplerimiz de var. Spor Bakanlığındaki stadyum projesi, sponsor anlaşmaları, stadyum isim hakkı gibi çoğaltacağımız taleplerimiz bulunuyor.”
Söyledikleri böyle…
Bir başkası söylese neyse…
Söyleyen mevcut başkan olunca iş değişiyor.
Personel maaşlarının (ki bir yıldır ödenmiyor) bile belediye tarafından ödenmesini isteyen bir başkana “iyi de sen ve yönetim kurulu üyeleri ne yapacaksınız” dememek olanaksız…
Sorunun yanıtı belli…
Açıkça söylenmese de “parayı başkaları versin, biz harcayıp takımı yönetelim” gibi bir şey…
Elbette ki “olur” bir yanı yok.
Parayı verecek olanlar takımı neden başkasına yönettirsinler ki?
Ya kendileri yönetirler ya da istedikleri bir yönetimi oluştururlar.
Kongrede Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da konuştu.
Onun da “parasal kaynak” konusunda önerileri var.
Kurumları, sanayicileri sıraladı.
“Herkes 1 milyon versin bu kulübün borcunu kapatalım” dedi.
Dahası “hodri meydan” demeyi de ihmal etmedi.
Neden “hodri meydan” dediğini anlamak çok zor…
Öneri olarak sundukları herkesin aklında olan şeyler.
Daha önce de dile getirildiler.
Evet… Eskişehir’de büyük sanayi kuruluşları var. Aynı şekilde güçlü ticari işletmeler de bulunuyor.
1 Milyon TL değil yarısını bile verseler gereksinim duyulan para sağlanır… Fazladan para bile kalır.
İyi hoş da bu kendiliğinden olmaz…
Ciddi bir organizasyon gerekir.
Onu kim ya da kimler yapacak?
Başkan Kazım Kurt “ben yaparım” deseydi keşke… O zaman “hodri meydan” çekmesi daha anlamlı olurdu.
Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı Dündar Ünlü kongrede yoktu.
O da kongre sonrasında açıklamalar da bulundu.
Parasal kaynak için hem adres gösterdi hem de tutar belirledi.
“Yönetim 10 Milyon TL, Büyükşehir Belediyesi 10 Milyon TL, Odunpazarı Belediyesi 5 Milyon TL, Tepebaşı Belediyesi 5 Milyon TL, Sanayi Odası 2,5 Milyon TL, Ticaret Odası 2,5 Milyon TL…”
Toplamı 35 Milyon TL ediyor.
Her lafın başında “biz destek verdik, veririz de” diyor ama mali yükü başkalarının üzerine yolluyor.
Yönetiminde bulunduğu, hatta yönettiği bir Pancar Kooperatifi var.
Bari bir miktar da ona fatura çıkartsaydı.
Neyse…
Bölümler aktardığımız üç konuşmanın da özü aynı…
Üç konuşmacı da önerilerde bulunuyor…
Bu tür önerilerde bulunanlar yalnızca onlarla sınırlı değil… Başkaları da var.
Her zaman yapılan bu…
Her ağzını açan “şu bunu versin, o bunu yapsın” diyor.
Bir değişiklik olsa…
Herkes başkalarının yapması gerekenleri değil de yalnızca kendi yapacaklarını açıklasa… “Şu bun versin, o bunu yapsın” demek yerine bir de “ben şunu yapacağım” dese… Daha iyi olmaz mı?
Elbette ki çok daha iyi olur.
O zaman somut adımlar atmak çok daha kolay olur.
Aksi takdirde her zaman olduğu gibi “havanda su dövmeye” devam edilir.