Büyükşehir Belediyesi’nde çalışanlar aynı statüye sahip değiller… Farklı statülerde çalışıyorlar.
Kadrolu olanlar iki statüde toplanıyorlar. Bazıları memur, bazıları da işçi statüsündeler.
Onların yanı sıra bir de “personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı” yöntemi ile çalışanlar, bir başka anlatımla da “taşeron işçileri” var.
Resmiyetteki statüler böyle…
Onların dışında bir de “yakın çevre” var ya neyse…
“Taşeron işçiler” arasında “ayrıcalıklı” olanlar bulunuyor.
Ancak azınlıktalar.
Büyük bölümünün çalışma koşulları ağır…
Dahası “iş güvenliği” diye bir şey de söz konusu değil…
Her an işten çıkartılabilirler.
Bayram sonrasında işten çıkartılmışlardı da…
Neyse ki işten çıkartılmalarıyla geri alınmaları bir oldu.
Daha önce de dile getirdik.
İşlerini şu veya bu nedenle de olsa korudular.
Ancak maaşlarını koruyamadılar.
Tüm işyerlerinde maaşlara zam yapılırken Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan “taşeron işçileri” için “maaş indirimi” uygulandı.
İndirimin parasal tutarı az değil…
“Borç harç” geçinmeye çalışan işçilerin bütçelerindeki açık daha da büyüyecek.
Daha önce de defalarca dile getirdik.
Aynı şeyleri yinelemeye gerek yok.
Uzun sözün kısası “taşeron işçileri” zor durumda… Tam anlamıyla “diken üzerinde” çalışıyorlar.
Onlar öyle de kadrolu işçiler çok mu farklı…
Tamam… “Taşeron işçileri” kadar zor durumda değiller.
Ancak onları da sıkıntıya sokan uygulamalar var.
Son uygulama da izinlerle ilgili…
Kadrolu işçilerin yıllık izin süreleri belli… 30 iş günü… Pazar günleri süreye dahil değil.
30 iş günü izin hakları var olmasına var da kullanabiliyorlar mı?
Ne gezer...
İzinler kısıtlanmış durumda…
En fazla 10 gün izin yapabiliyorlar.
10 gün için “uygun bir süre” demek çok zor.
Yetip yetmemesi ayrı bir konu… Öncelikle haftanın bölünmesine neden oluyor.
Pazartesi izne çıkılsa gelen haftanın ortasında iş başı yapmak gerekiyor.
Bir iki gün çalıştıktan sonra hafta tatili başlıyor.
Tatil dönüşü iki gün çalışma verimli de olmuyor.
İşçinin istediği kadar izin verilmiyor… Hiç olmazsa 12 gün izin verilse de hafta bölünmese…
İşçiler buna da razı…
Bu da karşılanamayacak bir istek olmasa gerek…
Uygulamanın sıkıntı yaratan bir yanı daha var.
İzin kısıtlaması yeni değil…
Çalışma sezonu başında gündeme geldi.
BAKIŞ sütunlarında da dile getirdik.
Sonrasında “kadrolu işçileri kapsamıyor” denildi.
İşçiler de ona göre program yaptılar.
Şimdi kısıtlama uygulanınca tüm programları altüst olmuş durumda…
İşçiler de zaten “huzur” diye bir şey kalmadı.
Huzursuzluk yaratan faktörler oldukça fazla…
Onlar kaldırılmıyor, bari şu izin işi huzursuzluk nedeni olmasın.
Aslında bu konuda Belediye-İş Sendikası yönetiminin de devrede olması gerekir…
Sahi onlar ne diyorlar ki bu işe?
****
Krizi atlatmanın tek yolu
Eskişehirspor kongresi bugün yeniden toplanıyor.
Toplanacağı iki gün önce açıklandı.
Hazırlık için var olan süre de bir gün…
Böylesi bir sıkıştırmanın nedenini anlamak çok zor…
İnsanın aklına gelenler var.
Ama neyse…
Haftalardır yapılamayan bir günde yapılabilir mi?
Gelişmelere bakıldığında “evet” demek olanaksız…
Bir günde “güçlü ve güvenilir bir yönetim” oluşturmak çok ama çok zor.
Ancak zoru kolaylaştıracak bir yöntem var.
O da bulundukları konumlar gereği kente karşı sorumlu olanların devreye girmesi…
Bazılarını tavrı net…
Onun için tamamının devreye girmesini beklemek hayalcilik olur.
Hiç olmazsa bazıları devreye girmeli…
Devreye girmesi en etkili olacak olan da belli… Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı…
Yaklaşımı olumsuz değil… Her açıklamasında “kim seçilirse seçilsin destek olurum” diyor.
Ancak artık bu yetmiyor.
Daha somut olarak devreye girmesine gereksinim var.
Bu gereksinim karşılandığında haftalardır yapılamayan bir çırpıda yapılıverir.
Tamam… Bakan için bunu yapmak kolay değil…
Ancak söz konusu olan Eskişehirspor… Krizi atlatması için başka bir seçenek de yok.