Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongre takvimi belli oldu.

Takvim, 21 Ekim 2019 tarihinde üye listelerinin askıya çıkartılması ile birlikte işlemeye başlayacak.

Kasım ayının ilk yarısında da delege seçimleri var.

Bu, elbette ki önemli bir gelişme…

Ancak olağanüstü kongreyi gündemden indirmiş değil…

Olağanüstü kongre ile ilgili olarak alınmış bir mahkeme kararı var.

Üç kişilik bir kayyum heyeti oluşturuldu.

Heyete verilen görev “olağanüstü kongreyi toplamak”.

Bu konuda belirlenmiş bir süre de var.

45 gün…

Mahkeme kararından sonraki gelişmeler malum…

Kayyum heyeti, görevi devralmak istedi.

Ancak, A.Kadir Adar “itiraz hakkımızı kullanacağız” diyerek görevi devretmedi.

Kayyum heyeti, mahkemenin verdiği görev doğrultusunda kongreyi toplamak üzere harekete geçti.

Kongre için tarih belirleyip işlemlere başladı.

Ancak işlemler tamamlanmadı.

İlçe Seçim Kurulu “olmaz” dedi.

İl Seçim Kurulu’na yapılan itiraz da geri çevrildi.

Seçim kurullarının aldığı kararın doğruluğu tartışmalı…

Karara dayanak yapılan bir “Bolu örneği” var.

Ancak, oradaki gelişmeler ile Eskişehir’deki gelişmeler çok farklı…

Neyse…

Sonuçta, tartışmalı da olsa alınmış bir karar var.

Öyle olsa da olağanüstü kongre gündemden inmiş değil…

Eskişehir’de alınan mahkeme kararı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nin itirazı üzerine İstinaf Mahkemesi’ne gitmiş durumda…

Ne zaman karara bağlanacağı belli değil…

Ancak eninde sonunda karara bağlanacak.

Eskişehir’deki mahkemenin verdiği karar bozulursa sorun yok.

İyi de ya bozulmaz ise (ki onaylanma olasılığı çok yüksek) o zaman ne olacak?

Olacak olanlar belli…

Eskişehir’deki mahkeme kararına karşın “itiraz hakkımız var” gerekçesi ile görevi devretmeyen A.Kadir Adar, görevi devretmek zorunda kalacak.

Kayyum heyeti görevi üstlenerek olağanüstü kongreyi toplayabilecek.

Olağan kongre takviminin geldiği aşama hiç önemli değil…

Olağanüstü kongreyi engellemez…

Olacak olanlar bunlar…

Peki, o ana kadar yapılan işlemler ne olacak?

Sorunun yanıtı belli…

Parti açısından iyi şeyler olmayacak.

“Kaos oluşacak” demek yanlış olmaz…

Bunlar bilinmiyor mu?

Elbette ki, biliniyor.

En iyi bilenlerden birisi de A.Kadir Adar…

Ancak “il başkanlığını bırakmamak” için bilmezden geliyor.

Nedeni de malum…

İl başkanlığına devam etmek istiyor.

Kamuoyuna da açıkladı zaten…

Olağanüstü kongrede il başkanlığına seçilme olasılığı yok.

Bunu da biliyor.

Olağan kongre sürecini yöneterek kendisine avantaj sağlamak istiyor.

Mahkeme kararına rağmen direnmesinin nedeni de bu…

Ne söylenirse söylensin hepsi boşuna… Asıl amaç belli…

Peki, gelecekte bir kaos oluşursa (ki oluşma olasılığı yüksek) bunun sorumlusu kim olacak?

Tüzükten kaynaklanan haklarını kullanmak isteyen, bir anlamda da “parti içi demokrasinin işletilmesi” için mücadele veren partililer mi, yoksa parti tüzüğü hükümlerini ve gerçekleri bildiği halde işi yokuşa sürerek koltuğu korumak isteyenler mi?

Sorunun yanıtı belli…

Cumhuriyet Halk Partisi gibi “hak, hukuk, adalet” diyen bir partide tüzükten kaynaklanan hakları kullanmak istemek “suç” olmasa gerek…