Yarış hızlandı, tempo artıyor….

ETO seçimleri halen Eskişehir’in bir numaralı gündemi olmayı sürdürüyor. Ekim ayının ilk haftasına kadar muhtemeldir ki yine bir numaralı gündem maddesi olmayı sürdürecek. 7 Ekim’deki sonuçların açıklanmasından sonra bir süre daha ETO seçimleri konuşulacak. Sonrasında ne olur ETO gündeme ne kadar gelir, ya da ETO gündemi ne kadar belirler bunu o zamang öreceğiz.

ETO’da 3 başkan adayı var. Metin Güler, Erdoğan Tekgöz ve Ayhan Sezer. Daha önce 3 adayla ilgili görüşlerimi bu sütunlarda sizlerle paylaştım. Ancak galiba biraz yanılmışım. Üç aday içinde “naif insanlar, kırıcı dökücü olmazlar” tabirini kullanmıştım. Naifliklerine diyecek bir şey yok. Bu görüşümde ısrarlıyım, ama seçimin öyle çok yumuşak bir seçim olmayacağı izlenimi hakim olmaya başladı bende. Bu adayların kendilerinden değil, seçim stratejilerinden hiç değil ama adayların çevresinde yer alan ekiplerin üslubundan, seçim kazanma telaşından kaynaklanan bir durum. Adaylar geziyor, talepte bulunuyorlar, projelerini anlatıyorlar.

Ama çevrelerinde yani meslek komitelerinde yer almak isteyenler aynı esneklikte değil. Dolayısıyla oralarda oluşmaya başlayan sertlik rüzgarları doğrudan adaylara yazılıyor diyebilirim. Daha seçime  16 gün var ama bugün tablo böyleyse, seçime yakın bu tablonun daha da sertleşme ihtimali var. Ancak bir şeyinde altını çizeyim, sertleşen kaybeder…

+++

NE SÖYLESEK KAR ETMEZ…

Eskişehirspor’un bu sezonda ilk kez taraftarı ile buluştuğu maçta hakem Abdülkadir Bitigen’in yanlış kararları, Ümraniyesporlu futbolcuların sertlikleri hem saha içinde futbolcularımızı, hem de tribünde taraftarımızı çileden çıkardı. Çıkardı çıkarmasına da bu işin zararını çekecek olan yine Eskişehirspor. Eskişehirspor’un bu işten dolayı çıkacak faturayı ödeyecek mecali var mı? Bence yok.. Bir taraftan FİFA dosyaları, diğer taraftan ligde iyi gitmeyen işler, bir diğer taraftan kapıdan eksik olmayan alacaklıların gönderdiği icra dosyaları. Yönetim “yeter kardeşim bana ne der mi?” Şimdilik diyecek gibi görünmüyorlar ama içten içe bu konunun konuşulduğunu kulislerden duyuyoruz. Kısacası bir şehir düşünün ki takımı için taşın altına elini  koymasın. Bir kulüp düşünün ki  kötü yönetenler için kimse bir şey demesin…  Hatta birileri  kulubün geçmişinde bu ağır yüklerin oluşmasında sorumluluk sahibi olanları savunsun. Ne söylesek kar etmez..

+++

KİM KİMİ ENGELLİYOR?

Kısa bir molanın ardından Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül ayı toplantılarında renkli tartışmalar(!) başladı. Birileri birilerini engelliyor mu, engellemiyor mu? Birileri yapılacak işlere taş koyuyor mu, koymuyor mu? Yoksa bu işler karışılık mı oluyor? Kafalar karışık, işler dağınık, yetki alanlar sürekli defans yapmak zorunda…Yahu büyükşehir meclisindeki gelişmeleri takip etmekte, orada olmakta gerçekten zor. 

Eğer işi bilmiyorsan kimi dinlersen ona hak verirsin. Büşükşehir’de ne zaman ılıman bir iklim hakim olmaya başlasa birileri devreye girip ipleri geriyor. Bu germe işlemi de emin olun tek taraflı değil. “Sen benim dediğimi kabul etmedin, bende senin şu kararını kabul etmiyorum veto ediyorum”a gidiyor işler..