Ampute Milli Takımımız futbolda Avrupa Şampiyonu oldu. Daha bir hafta bile olmayan sürede A Milli Takımımız Eskişehir’de İzlanda karşısında 3-0 kaybettiği maçla Dünya Kupası Finalleri heyecanını yaşamamıza imkan sağlayamazken Ampute Milli Takımımızın İngiltere karşısında 2-1’lik skorla galip gelerek Avrupa Şampiyonu olması hepimizin yüreklerindeki coşkunun gözümüzden akan sevinç göz yaşları olarak ortaya çıkmasına sebep oldu. Beşiktaş’ın 41 Bin 903 kişilik Vodofone Park Stadını ağzına kadar hınça hınç dolduran taraftarlar önünde oynanan müthiş maçta Ampute Milli Takımımızın ortaya koyduğu mücadele, son saniyeye kadar gösterdiği direnç 80 milyonun göğsünü kabarttı. A Milli Takım ile ne kadar üzüldüysek Ampute Milli Takımımızla o kadar gurur duyduk.
Gördük ve anladık ki toplumda engelli diye baktığımız gençlerimiz, gazilerimiz hepsi yüreklerini ortaya koyduklarında neler yapabileceklerini bir kez daha ispat ettiler.
+++
İNGİLİZLER TÜRKLERLE OYNAMADI
Ampute Milli Takımımızın kaptanı Osman Çakmak. Müthiş bir adam.. Takımın hepsinin gözlerindeki ışıltıyı görmek mümkün ama Osman Çakmak bir başka… Güneydoğdu’da vatani görevini yaparken maşına basmış ve bir ayağını kaybetmiş kahraman bir vatan evladı. Milli Takımımız Avrupa Şampiyonası finaline yükselip İngilizler oynayacağı kesinleşince ona Teknik direktörü diyor ki “Finalde İngilizler ile oynayacağız. Ancak onlar bugüne kadar hiç yenilmemiş bir takım.”
Bunun üzerine Osman Çakmak şöyle diyor “Hocam olabilir ama onlar henüz Türkler ile oynamadı!”
İşte Milli Takımın Avrupa Şampiyonu olmasının sırrı bu cümlede yatıyor. Tıpkı 1915’de Çanakkale’ye dünyanın en modern silahları ile gelip payitahtı işgale elini kolunu sallayarak gideceğini zanneden İngiliz ordusuna karşı kırık dökük silahlar, mermisi bile olmayan piyade tüfekleri ile, kasatura ve etten siperleri ile zafer kazanan ve “Çanakkale Geçilmez” diyen Mehmetçiğin destan yazarken taşıdığı inançtan ne farkı var bu sözlerin. Helal olsun, helal olsun, helal olsun…
+++
MİLLİ DUYGULAR AYAKTA…
Biz farklı bir Milletiz. Elbette duygusal bir tarafımız var. Vatan, bayrak ve millet denildiğinde yüreğinde vatan sevgisi, millet sevgisi ve bayrak sevgisi olan her bir ferdimiz, “nereye ?” diye bile sormadan yollara düşeriz. Bu duygularımızı yitirmediğimiz sürece, zayıflatmadığımız sürece her birimiz gerektiğinde ne yapmamız istenirse onu seve seve yaparız. Bizim aslında her alanda bu duygularımızın geliştirilip, beslenmesinde yarar var. Bu söylediklerim kuru bir milliyetçilik değil, kuru bir kafa tasçılık hiç değil. Millet olmak başka bir şeydir, kardeş olmak başka bir şeydir, etle tırnak gibi olmak başka şeydir. Kısacası hepimizin bize emanet edilen ve emanet edeceğimiz bu cennet vatanın bütün değerlerini baştacı etmeye ihtiyacımız var. Bugün A Milli Takımdaki çocuklarımızı suçluyalanlarada bir çift sözümüz var. Kusur o gençlerin, o çocuklarımızın değil. Onları profesyonellik adı altında çok genç yaşlarında çok büyük paralar ile oynatma sevdasıdır ortaya çıkan tablo. Sevgiyi, saygıyı, anlayışı hakim kılmadığımız sürece o çocuklarımıza yükleyebilecek bir suçta yoktur aslında. Suçlu hepimiziz. Yapacağımız sadece onları silkeleyip kendine getirmektir hepsi bu kadar…