Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde…
Tatil sonrasında ilk yapılacak işler belli…
Birisi de seçimler…
Divan yeniden oluşturulurken partilerin grup başkanvekilleri de belirlenecek.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin üç grup başkanvekili var.
Şu ana kadar talip olanların sayısı yedi…
Grup başkanvekili sayısının iki katından daha fazla…
Hiç belli olmaz… Sayı daha da artabilir.
Şu ana kadar ortaya çıkan yeri talipliden ikisi Eskişehir temsilcisi… Gaye Usluer ve Cemal Okan Yüksel…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Eskişehir’deki milletvekili sayısı üç…
Grup başkanvekilliğine talip olmayan tek milletvekili var.
O da Utku Çakırözer…
Oldu olacak o da talip olsaydı.
Neyse…
Gaye Usluer ve Cemal Okan Yüksel grup başkanvekilliği için aday olduklarını açıkladılar.
Söylediklerine bakılırsa ikisi de “Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nda onay almış” durumdalar.
Öyle olması son derece doğal…
Genel Başkan “aday olmak istiyorum” diyen milletvekiline “aday olma” diyecek değildi ya… Elbette ki “olabilirsiniz” demiştir.
Dahası “aday olmanız beni memnun eder” bile demiş olabilir.
Bu yalnızca Usluer ve Yüksel için geçerli bir yaklaşım olamaz…
Grup başkanvekilliği için aday olan diğer beş milletvekili için de aynı yaklaşım gösterilmiştir.
Neyse…
Gaye Usluer ve Cemal Yüksel “aday” olarak çalışmalarını sürdürüyorlar.
Birisi cinsiyetini, diğeri de mesleğini “avantaj” olarak görüyor.
Dahası genel başkan tarafından da önemsendiğini de söylüyorlar.
Bir kadın milletvekilinin grup başkanvekili olması elbetti ki önemlidir.
Aynı şekilde grup başkanvekilleri arasında bir hukukçunun olması da yararlı olabilir.
Ancak cinsiyet ve meslekten daha önemli bir vasıf daha var.
O da “yöneticilik…”
Grup başkanvekilliği bu… Görev ve sorumlulukları yalnızca kamera karşısına geçip konuşmak ile sınırlı değil… Adı üzerinde TBMM grubunda genel başkana vekalet edecekler.
Daha açık bir anlatımla da milletvekillerini yönetecekler… Parti yönetimi ile milletvekilleri arasındaki ilişkiyi organize edecekler.
Son derece önemli bir görev…
“Yönetim” işlevi ağır basan bir görev için aranılan öncelikli vasıf da “yöneticilik deneyimi” olur.
Bu konuda Gaye Usluer için söylenecek fazla söz yok.
Uzunca bir süredir Parti Meclisi’nde yer alıyor.
“En kıdemli” üyelerden birisi sayılır.
Bugüne kadar sergilediği performans tartışılabilir.
Eskişehir’deki gelişmeler karşısında sergilediği tavır dikkate alındığında “geçerli not” alamayabilir de…
Ancak sergilediği performans ne olursa olsun “yöneticilik deneyimi” var.
Parti yöneticilerinin tamamını yakından tanıdığı gibi milletvekillerinin büyük bölümünü de tanıyordur.
Cinsiyeti değil de bu özelliği “avantaj” olabilir.
Cemal Yüksel yeni milletvekili…
Nasıl olduğu da malum…
Eskişehir’deki gelişmeler karşısında sergilediği tavır da ortada… “Kavganın tarafı” konumunda…
Diğer iki milletvekili ile ilişkileri de “iyi” değil… Tam aksine son derece kötü… Zorunlu olmadıkça bir araya geldikleri falan yok.
Uzun sözün kısası “iyi yönetici” denilemez.
Bu “seçilemez” anlamına gelmez…
Milletvekili olmayı nasıl becerdiyse grup başkanvekili olmayı da becerebilir.
Neyse…
Olayın bir diğer yönü daha var.
Aynı kentin üç milletvekilinden ikisinin aynı göreve talip olması pek de doğal değil…
Her şeyden önce aralarındaki diyalog yokluğunun göstergesi sayılır.
Öyle de zaten…
Bu, Eskişehir’de bilinen bir gerçek… Şimdi Ankara’dakiler de öğrenmiş oldular.
Söylemlerine bakılırsa “bir sorun yok.”
“Aynı göreve birlikte aday olmamız bir birimize karşı olduğumuz anlamına gelmez”, “aynı şehirden iki kişinin aday olması rakip veya birbirlerine küs anlamı taşımaz” türünden laflar da ediyorlar…
Gerçi “ediyorlar” demek çok doğru değil…
Yalnızca Gaye Usluer’den duyuldu bu sözler.
Dün de yineledi benzeri sözleri…
Söylediklerine kendisinin inanıp inanmadığını bilemiyoruz…
Ancak dinleyenler için pek “inandırıcı” gelmiyor.
Hepsi bir yana… “Aynı şehirden iki aday olması rakip oldukları anlamına gelmez” diyor ya… Dediğini kabul etmek olanaksız…
Ortada bir seçim varsa ve birden fazla aday çıkmışsa, adaylar kimler olurlarsa olsunlar birbirleri için “rakip” anlamı taşırlar.
Aynı şehirden iki aday varsa ve aralarında bir yarış söz konusu ise birbirlerinin rakibi olurlar.
Aralarındaki ilişki ne olursa olsun bu böyledir.
Aynı görev için yarışan iki adayın birbirlerine “destek” olması gibi bir şey de söz konusu olamaz.
Atletizmde “tavşan yarışmacı” diye bir tanımlama var.
Yoksa aynı görev için yarışacak olan iki Eskişehir temsilcisinden birisi “tavşan aday” da haberimiz mi yok.
Neyse…
Daha önce dedik ya… Cumhuriyet Halk Partisi’nin Eskişehir’deki üç milletvekilinin aralarının nasıl olduğu biliniyor.
Kendileri ne derse desinler hikaye… “Bir birlerinden selamı esirger” durumdalar.
Bu konudaki kanıtlar oldukça fazla… Üzerlerine bir yenisi daha eklenmiş oldu.