Mart ayı başlarında ‘’yeni kontrollü normalleşme dönemi’’ başlatıldı.

Beraberinde korona virüs risk haritası da açıklandı.

Eskişehir’in haritadaki rengi sarı idi…

Dönemin başlangıcından bu yana 1 ay kadar bir süre geçti.

Oluşan tablo ortada…

Korona virüs risk hartasında kırmızı dışında bir renk neredeyse yok.

Tüm Türkiye kıpkırmızı bir renge büründü.

58 ilde ‘’çok yüksek risk’’ söz konusu…

Bu iller arasında ne yazık ki, Eskişehir de var.

Öyle olduğu zaten belliydi.

Belli olan resmen açıklanmış oldu.

‘’Yeni kontrollü normalleşme dönemi’’ çok kısa sürdü.

Kötü ki ne kötü…

Peki sürpriz mi?

Soruya olumlu yanıt vermek olanaksız…

Söylemeye insanın dili varmıyor ama kesinlikle sürpriz değil…

Bu, kaçınılmaz bir son…

O sona durduk yere gelinmedi.

Nasıl gelindiği de malum…

‘’Kontrollü normalleşme’’ olarak adlandırılan dönemde daha başından itibaren ‘’kontrol’’ diye bir şey hiç olmadı.

Yaşamın her alanında ‘’salgın bitmiş’’ gibi davranıldı.

Havanın güzelleşmesi ile birlikte de ‘’ortalık ana baba günü’’ denilebilecek bir görünüm oluştu.

Böylesine bir oluşuma karşı yapılan ne var?

‘’Hiç bir şey’’ dense olur.

Camilerden yapılan ‘’uyarı anonsu’’ dışında bir şey yok.

Yalnızca uyarı yapmakla yetinilerek, korona virüsle mücadeleyi ‘’vatandaş duyarlılığına ‘’ bırakarak virüsün yayılması önlenemezdi.

Çağrılar yapıldı.

‘’Durum kötü, kamusal önlem şart’’ denildi.

Ama ne denilse boşuna oldu.

Kentte oluşan tabloya uygun kamusal önlemler alınmadı.

‘’Dinamik denetim’’ diye bir şeyden söz etmek de olanaksız…

Öyle olunca alınan kararlar bile yaşama geçirilmedi.

Sonuçta ‘’Bu ne rezalet’’ dedirten bir noktaya gelindi.

Şimdi yeni bir dönem başladı.

Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararlar var.

Değişik kısıtlamalar içeriyor.

O kararların Eskişehir’e uyarlaması yapıldı.

En fazla etkilenen kuşkusuz yine hizmet sektörü…

Ramazan ayı boyunca tamamen kapalı olacaklar, öncesinde hafta sonlarına yasak var.

Hizmet sektöründe faaliyet gösterenlerin korktukları başlarına geldi.

ETO Başkanı Metin Güler ‘’kurunun yanında yaş da yandı’’ diyor.

‘’Haksız’’ denilebilir mi?

Önemli ölçüde haklı…

ETO Başkanı Metin Güler ve Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, gerçekten yoğun çaba harcadılar.

Üyelerini uyardılar, bilgilendirme çalışmaları yaptılar, alınması gereken önlemleri de dile getirdiler.

Kısacası yapabileceklerini yaptılar.

Ancak kamusal önlem ve sıkı denetim olmadan, yalnızca onların çabaları ile olacak şey değildi… Olmadı da zaten…

Artık takvimi geri çevirmek olanaksız…

Geçmiş geçmişte kaldı.

O konuda yapılabilecek bir şey yok ama alınması gereken çok ders var.

Yapılması gerekenler belli…

Gelişmelere karşı etkili kamusal önlem ve önlemlerin uygulanması için sıkı denetim…

Yapılması gerekenler bunlar.

Umarız ki, geçmişin verdiği dersler ile eksiksiz olarak yapılırlar.

Aksi takdirde olacak olan belli…

Söylemeye insanın dili varmıyor.

Düşüncesi bile ürkütüyor insanı…