Yarın yeni eğitim ve öğretim yılı başlıyor. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa ilk-orta ve lise seviyesinde yaklaşık 130 bin öğrenci için ders zili çalacak. Okula gidenlerin büyük bölümü devlet okullarına gidecek. Bir bölümü de özel okullarda ders başı yapacak.Öğrenciler heyecanlı, öğretmenlerde. Fiziki şartların yeterliliği konusunda rakamlar ne söylüyor onu yetkililer açıklar. Ancak bildiğimiz tek şey var ki Eskişehir’de son yıllarda eğitimde istenilen sonuçları elde etmekte zorlanıyoruz. Bunun sebeplerini yetkliler mutlaka bizden daha iyi biliyorlardır. Konuştuğumuzda hamasi başarılardan söz edebiliriz. Hamasi sözlerde mutlaka eğitimin bir parçasıdır. Eskişehir’deki eğitim yatırımlarının arttığı konusunda gözle görülür gerçeklerde vardır. Ancak bu sorunların tamamını çözdüğümüz anlamına gelmiyor. Hala çözüm bekleyen sorunlar var. İşin aslı şudur. Eğitimin nitelik bakımından değerli olması  fiziki şartları ikinci plana itebilir. Çocuklarımız geleceğimiz, onlara en iyi eğitimi vermek, ya da aldırmak hepimizin arzusudur. Elbette fiziki şartların yeterli hale gelmesi nitelik anlamında da katkı yapar. Ancak yine tekrarlayacağım çocuklarımızı “yarış atı “ olmaktan çıkaracak, onları gerçekten geleceğe hazırlayacak nitelikli eğitim konusu her şeyden çok ama çok daha önemlidir.

+++

SADECE DEVLET DEĞİL…

Devletimiz gerçekten eğitime büyük yatırımlar yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi bugün bir çok bakanlığın bütçesinin önünde ancak yeterli mi? Bu konuda eğitimcilerin “yeterli” dediğini duymadım. Bu sebeple velilerde taşın altına elini sokuyor. Nasıl mı? Bağış yaparak, çocuklarına yeni kaynaklar oluşturmaya çalışarak. Adam belki asgari ücretle çalışıyor ama aldığı üçretin yarısına yakınını çocuklarına kaynak olarak ayırmaya çalışıyor. Okulun taleplerine yetişmeye çalışıyor. Tam da burada görüş ayrılıkları çıkıyor. Öğrencinin sosyal konumunu, gelir düzeyini bilmeden herkesi bir torbanın içine koyarak ortak talepler bazen öğrenciyi çoğu kezde velileri ciddi anlamda zorluyor. Doğru olan bir şey var, ‘kayıt parası’ resmen yok hatta yasak. Okul yöneticilerinin para toplamalarına da izin verilmiyor. Ancak ya “bağış” denilen paralar. Adı üstün bağış, zorunlu bir hareket değil. Ancak bunu zorunlu hale getirenler kimler? Okul adına yetkilendirilen veliler tarafından seçilen Okul Aile Birlikleri. Kısacası sorun ortada çözüm için yuvarlak sözler söylensede okul yöneticileride haklı ancak veliler daha çok haklı…

+++

GÜVENLİ OKUL PROJESİ…

 Bu yıl en önemli proje okulların daha güvenli olması için gösterilen çabalar. İçişleri Bakanlığı’nın Milli Eğitim bakanlığı ile yaptıkları işbirliğini çok önemsemek gerek. Okul önleri ve okul içi güvenliğinin sağlanması hem velilerin içini rahatır, hemde çocuklarımızı her türlü zararlı akımın kucağına gitmekten kurtarır. Her türlü ihanet şebekesinin ilk hedefi çocuklarımızı koruma altına almak için defalarca gözden geçirilenuygulamaların bu yıl çok daha etkin olacağından şüphem yok. Hem öğretmenlerin hem öğrencilerin genel güvenliğinin nerede ise özel güvenlik tedbirlerine dönüştürülmesi yerinde bir uygulama. Çocuklarımızın  ve öğretmenlerimizin kafalarının rahat olması yukarıda belirttiğim eğitimin kaletisinin nitelik olarak çok daha yukarıya çıkmasına çok önemli katkı yapacaktır. Ne söylemek istediğimi ancak çocuklarını okula gönderen veliler daha iyi anlayabilir. Devletinde bu konudaki hassasiyet seviyesinin yükselmesini bu sebeple önemsiyorum…