Dün bir kardeşimiz, arkadaşımız yaşanan depremi dile getirmiş..
“Böyle Olmamalıydı!” başlığı altında yazısını bize iletti..
Baştan sona kaleme aldığı yazısı gerçekleri ortaya koyuyor..
Rahşan Hasözlü’nün kaleme aldığı yazısı..
*** ***
Gece yatıp sabah uyanmak hayat döngüsüyken bir sabah uyanamamak ta hayatın gerçeğidir. Her gün güneşin doğuşunu ve batışını izlerken bir an aniden kapanan göz kapaklarının bir daha açılamama ihtimali her daim vardır. Son günlerde bu gerçek yüzümüze acı acı çarpmaktadır. Yaşanan deprem felaketi ardından yüreklerde hüzün ve acı boy gösterirken insanların ne kadar insanlıkla! yoğrulduğunu görüyoruz..
*** ***
Ülkemizin fay hattı üzerinde olduğu ve zaman zaman depremlerle sarsıldığı bilinen bir gerçektir. Yürek yakan birçok deprem yaşanmış ve bu ülke bunlara şahit olmuştur. Erzincan, Adapazarı, Gölcük, İzmir depremlerinin acıları henüz çok tazedir. Tüm bu yaşanmışlıklara rağmen hala depreme hazırlıksız yakalanmamızın, hala eksik malzemeyle yapılan inşaatların, hala güvensiz yapılar inşa ediliyor olmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Malzemeden kısıp şatafattan ödün vermeden yapılmış olan binaların bir bir yıkılışını izlemek yüzyılın felaketiydi..
*** ***
Yaşam öncelikleri arasına para ve menfaati alan insanların insanlıktan yoksunluklarını hayretle izliyoruz. Ve bu sürecin içinde ne kadar insan olduğumuzu sorguluyoruz. Ölümün ne zaman geleceği belli değil. Ama göz göre göre de binlerce canı ölüme götüren bir yapılaşmanın kurbanı olduk. Market rafı yapmak için kolon kesen ticari anlayışın nelere sebep olduğunu gördük. Liyakatsiz şekilde alınan elemanların önüne gelen her evrağı incelemeden imzaladığını, mecliste önlerine konan önergeleri grup başkanının iki dudağında çıkan kelimeye göre onaylayan ya da reddeden kalabalığın imar affı yasasında neler olduğundan bi haber olduğuna tanık olduk. Krizi fırsata çevirmeye çalışan fırsatçıların ürünlerini fahiş fiyatlara satmaya çalışmaları da cabası Para hırsına yenik düşenlerin hırsında boğulduk. Böyle olmamalıydı..
*** ***
Tek duvarla iki bina yapan bir işletmenin ve buna ruhsat veren bir sistemin sorgulanması gerektiğini hepimiz farkındayız. Geç kalınmış çok karar alındı. Önüne geçilemeyen çok yanlış yapıldı. Kurtaramadığımız çok can kaybı yaşandı. Böyle olmamalıydı.
Tüm bu kaosun içinde küçücük bedenlerinde ağır yükler taşıyan binlerce çocuğumuz, çoğumuzdan daha vicdani hareketler sergileyerek büyüklerine insanlık dersi veriyorlar. Boylarından büyük kolileri taşımaya çalışırken harap olan yüreği büyük miniklerimizin, depremzede kardaşına en sevdiği montunu yollayan küçüklerimizin, gönderdiği kıyafetlerin cebine çikolata koymayı düşünebilecek evlatlarımızdan öğrenecek çok şeyimiz var.
Yardıma ihtiyacı olana el veren bir millet olarak çok kimsenin yarasına derman olmaya çalışıyoruz. Kenetlenmeyi, bir olmayı, birlik olmayı bilen bir toplum olsak da çok eksiğimiz var. Bu büyük afet gününde bile siyaset yapmaya çalışan devlet büyüklerimizin, yardımseverlerimizi ayrıştırmaya çalışan zihniyetin bir an önce kendine gelmesi gerekmektedir. Herkesin görevini layıkıyla yapmanın zamanı çoktan gelmiş ve artık o beklenen dönüm noktası da cümlenin sonuna konmuştur.
Vermiş olduğumuz bunca can kaybının yası yüreklerden silinmez. Ölenlerimize Allah’tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar dilerim..
GÜNÜN SÖZÜ:
Unutulmamış unutkanlığımızdır deprem!