Büyükşehir Belediye Meclisi toplandı.
Toplantı olağan da toplantıda yaşanan sürpriz bir gelişme var.
O da Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in katılması…
Son katıldığı toplantıdan bu yana neredeyse bir yıla yakın süre geçti.
Cumhuriyet Halk Partili üyelerin bazıları katılacağından haberdar olabilir.
Şaşırmamışlardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi üyeleri kesin şaşırmışlardır.
Neyse…
Yılmaz Büyükerşen, yaklaşık bir yıldır toplantılara katılmadı ya, sorular da birikip kaldı.
Hazır toplantıya katılmışken bazıları yöneltildi kendisine…
Bu kez soruları yönelten Orhan Durmuş değil. Murat Özcan…
Yönelttiği sorulardan birisi Çevreyolu kenarındaki yapı ile ilgili…
“Çevreyolunda bulunan ve eski garaj olarak söz ettiğimiz alan ne kadara mal oldu? Burası ne için kullanılacak?”
Soru yanıtsız kalmadı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in soruya verdiği bir yanıt var.
“Orası bakım ve onarım için yapılmış. Milli Emlak’tan alınmış ve parası verilmiş. Tapusu da var. Ancak biz kendimiz göreve geldiğimizde yatırımlarımızı kendimiz yapabilmek ve maliyeti düşürmek için Alpu yoluna kendi arazimize bakım onarım yeri kurduk. Diğer taraf bakımsız halde uzun süre kaldı. Çatısında çökmeler başlamış, demirler çürümeye başlamış.
Bizim o mekanı kullanmamız lazım. Burasının bir değeri var. O bölgede nüfus artıyor ve vatandaşların hizmet alabilmesi için bakım ve onarım ihalesine çıktık. 8 Milyon civarında ihale edildi. Yeni yapılmış gibi oldu ve milli servetin yok olmasının önüne geçildi.
Gelin görün ki gazetelerden okuyorum. Görüyorum ki 2/3 büyük şirketle anlaşıp onların kullanımı için yapmışız. Ben bilmiyorum, siz biliyorsanız söyleyin. Yapıldıktan sonra teklif getirenler oldu. Ama onun kararını mecliste hep beraber vereceğiz zaten.
Orası öyle duruyor. Eğer biriyle anlaşma yaptıysak ispatlasınlar. Belgeleriyle ispatlamaya mükellefler. Ben böyle şeyler yapan bir belediye başkanı değilim, arkadaşlarım da değil. Bunu iddia edenler ispatlasınlar, ispatlamayan şerefsizdir. Orası için 8 milyon harcadık ama milli serveti kurtardık.”
“Soruya yanıt” olarak söyledikleri böyle…
Belli ki çok öfkelenmiş…
Niyeyse artık…
Yanıt olarak söylediklerinin oluşturduğu sorular var.
Örneğin şu “milli serveti kurtarma” işi…
Evet, söz konusu yapı “bakım, ikmal ve onarım merkezi” olarak yapıldı.
Yıllarca da kullanıldı.
Belediyeye ait öylesi bir merkez varken Alpu yolundaki yeni bakım ve onarım yeri neden kuruldu?
Gösterilen “yatırımlarımızı kendimiz yapabilmek ve maliyeti düşürmek” gerekçesinin inandırıcı bir yanı yok.
Var olan “bakım, onarım ve ikmal merkezi” bir başka kurumun değil ki, o da belediyenin kendisinin…
Bulunduğu alan öyle küçük falan değil…
Ne isteniliyorsa hepsi yapılabilir.
Neyse…
Haydi, şu veya bu nedenle yeni bir bakım onarım yeri yapıldı.
İyi de eski merkez neden bakımsız halde bırakıldı?
Yılmaz Büyükerşen “diğer taraf bakımsız halde uzun süre kaldı. Çatısında çökmeler başlamış, demirleri çürümeye başlamış” diyor ya…
Sanki merkezi o halde bırakan kendisi değil de bir başkası…
Merkezi o halde uzun süre bakımsız bırakan da yine kendisi…
Neymiş efendim… “8 milyon harcayıp milli serveti kurtarmış” imiş…
Yahu… Önce “milli servet” dediğin merkezi bakımsız halde bırakıp çürümeye terk et, sonra da çürümeye terk ettiğin yer için 8 milyon harcayıp “milli servete kurtardım” diye övün…
Söylenecek çok şey var ama neyse…
“Zeytinyağı gibi su üstüne çıkma” denilen, böyle bir şey olsa gerek…
Bir de şu “ispatlamayan şerefsizdir” lafı yok mu?
Yılmaz Büyükerşen bunu sıkça kullanıyor nedense…
Anımsayanlar olacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili aday listeleri açıklandığında televizyon programına bağlanmış ve “listeyi yaptığı” imasında bulunan gazeteciye ağzına geleni söylemişti.
O zaman da “benim yazılı liste verdiğimi ispatlasınlar, ispatlamayan şerefsizdir” demişti.
Kendisi bu sözü “inandırıcı olmak” için söylemişti.
Peki inandırıcı olabildi mi?
Yanıt malum…
“Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili aday listesinin onun tarafından yapılmadığına” bir tek kişi bile inanmadı.
Peki şimdi “ispatlamayan şerefsizdir” sözü ile söylediklerine inandırıcılık kazandırabilir mi?
Bilemeyiz artık…
Yalnız kafaya takılan bir soru var.
Milli Emlak’tan “belediye hizmet alanı ve bahçe olarak kullanılmak” üzere alınan arazi neden plan değişikliği yapılarak “ticari alan” haline getirildi?
Neden olacak…
“Milli servete değer kazandırmak içindir” efendim…
Bir de “ Gelin görün ki gazetelerden okuyorum. Görüyorum ki 2-3 büyük şirket ile anlaşıp onun kullanımı için yapmışız. Ben bilmiyorum siz biliyorsanız söyleyin” diyor ya...
Burada bir yanlış var.
Kamuoyundaki yaygın iddialarda “2-3 firma” adı geçmiyor.
Tam iddialarda dillendirilen tek firma ismi var.
Dört büyük harfin bir araya gelmesinden oluşan bir isim…
Açıkça söylemeye gerek yok.
Herkes anlamıştır zaten…
Neyse…
Toplantıda yöneltilen başka sorular ve karşılıklarında söylenilenler var.
Onlar da oldukça dikkat çekici…
Değerlendirmeleri bir başka güne artık…