Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Mart ayı olağan toplantısı geride kaldı.
Toplantıya dair akıllarda kalan bir tartışma var.
Akıllarda kalma nedenlerinden birisi tarafları...
Taraflarından birisi yine Büyükşehir Belediye Başkanı… Karşısındakiler ise bu kez Adalet ve Kalkınma Partili Meclis üyeleri değil… Onlar “izleyici” olarak kaldılar.
Yalnızca izlemek ile yetinmeyip “tırnak kaşımış” olabilirler de…
Nedeni de tartışmanın diğer tarafında yer alan isim… Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç…
Aynı partiden iki belediye başkanı arasında tartışma yaratan konu, bir imar planı değişikliği…
Bağlar bölgesindeki alışveriş merkezinin hemen yanında boş bir arazi var.
Büyükçe bölümü Tepebaşı Belediyesi’ne ait… Bir bölümü de özel mülkiyet…
Otopark olarak kullanılıyor.
Bazen “konser alanı” olarak değerlendirildiği de oluyor.
İmar planlarında “belediye hizmet alanı” konumunda…
Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından “konumun değiştirilmesi” istendi.
Yeni istenilen konum da “rekreasyon alanı…”
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç bu isteme karşı çıktı.
Karşı çıkışı boşuna değil… Ortaya konulan gerekçeler var.
Ortaya konulmasına konuldular da boşuna… Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından dikkate alınmadılar.
Öyle olunca tartışma da başladı.
İki başkan arasında gerçekleşen diyalog oldukça ilginç…
Gazete sütunlarında yer aldı.
BAKIŞ sütunlarında da yer verdik.
Yinelemeye gerek yok.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın “yoksa siz de mi aldatıldınız” sorusu ile sonlanan bir diyalog.
Asıl konumuz da bu diyalog değil… Büyükşehir Belediye Başkanı’nın toplantı sonrasında yaptığı açıklamalar.
Gazeteci arkadaşımız Ali Baş’ın köşesinde yer aldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın söyledikleri dikkat çekici…
Dikkat çekici olmasına dikkat çekici de gerçeği yansıtıyorlar mı?
“Evet” demek çok zor…
Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki
“Orası yeşil alan gözüktüğü halde otopark olarak kullanmayı tercih ettiler…”
Dediği bu da ya gerçek?
O alan “yeşil alan” olarak gözükmüyor.
“Kentsel Servis Alanı”, yani “her türlü ticari aktivitenin yapılabileceği alan” konumunda…
Bu konuma gerilmesinde en büyük pay da Büyükşehir Belediye Başkanı’na ait…
“Yeşil alan yapılmadı” değil…
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın isteği üzerine “yeşil alan” yapıldı.
Gel gör ki Büyükşehir Belediye Başkanı kendi isteği doğrultusunda alınan kararı “veto” etti.
Sonradan da “rekreasyon alanı olmasını” istedi.
Bu isteği de Adalet ve Kalkınma Partili Meclis üyeleri tarafından kabul gördü.
İşin doğrusu bu…
Düzeltilmesi gereken sözleri yalnızca bununla sınırlı değil…
Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki
“…ESPARK’a benim izin vermem mümkün değil. O tarihte 2004 yılında hem Tepebaşı’nın hem de Büyükşehir’in İmar Komisyonu başkanları AK Parti üyesidir. Dahası benim ruhsat verme yetkim de yoktur. Ruhsat verme yetkisi Tepebaşı Belediyesi’nin. Ataç ‘senin zamanında yapıldı’ diyor. Ruhsatı Tepebaşı Belediyesi verdi, yanlış bilgilerle kamuoyu yanıltılmasın…”
Dedikleri böyle…
Peki ya gerçekler?
Ne yazık ki yine öyle değil…
Söylenilenler de doğru olan tek şey var.
O da “ruhsatı Tepebaşı Belediyesi verdi” sözü…
Doğrudur. Ruhsat verme yetkisi Tepebaşı Belediyesi’nde…
İyi de ruhsat neye göre verilir?
Elbette ki imar planlarına göre…
İmar planına aykırı ruhsat verilemez… İmar planında olan bir şeye de “hayır ruhsat vermem” denilemez.
ESPARK’ında bulunduğu bölgenin imar planlarını yapan kim?
Kim olacak?
Büyükşehir Belediyesi…
Planların kabul tarihi de 2014 yılının ikinci ayı…
O zaman Tepebaşı Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu değil Ahmet Ataç… Aynı şekilde Tepebaşı ve Büyükşehir İmar Komisyonu başkanlarının Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi olmaları söz konusu değil…
O dönemi anımsayanlara “ESPARK’ın yapılmasında en büyük pay kimin” sorusu yöneltilse alınacak yanıt “Büyükşehir Belediye Başkanı” olur.
Bu konuda da işin doğrusu bu…
Evet… Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da söylediği gibi “kamuoyunun yanıltılması” söz konusu… Ancak kamuoyunu yanıltan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç değil, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendisi…
Kendisi geçmişe dair bazı şeyleri anımsamak istemiyor olabilir… Ancak o istemiyor diye anımsamamak olmuyor işte…