Ligde sezonun 32 haftası geride kaldı.

Bitimine kalan hafta sayısı yalnızca 2…

Onlar da bir an önce geçip gitse…

Gitse de Eskişehirspor sevdalılarının çilesi sona erse…

Daha önce de dile getirdik…

Eskişehirspor tarihinde başarılı dönemler olduğu gibi çok kötü dönemler de oldu.

Ancak, Eskişehirspor hiçbir dönemde böylesi bir duruma düşmedi.

Küme düştüğü sezonlarda bile hiç bugünkü gibi “rezalet” denilebilecek bir hale gelmedi.

Son iki sezon, Eskişehirspor sevdalıları için gerçekten çekilmez bir sezon oldu.

Büyük üzüntünün yanında “averaj takımı” olmanın utancını yaşadılar.

Eskişehirspor sevdalılarını böylesi bir duruma düşüren takımın başında, Başkanı “tribünden geldim” diyen bir yönetim var.

24 Kasım 2019 tarihinden bu yana görev başındalar.

“Eskişehirspor’u düzlüğe çıkartacağız” diye görevi üstlendiler.

Görevi üstlendikleri tarihten bu yana 1,5 yıl gibi bir süre geçti.

Bu sürenin sonunda durum ortada…

Eskişehirspor, “ düzlüğe çıkartacağız” diyenlerin devir aldığındaki halinden çok daha kötü bir durumda…

Bu duruma boşuna gelinmedi.

Yapılanlar ortada…

“Transfer yasağı” kaldırılamadığı gibi eldeki futbolcular da tutulamadı.

“Tutulamadı” demek çok doğru olmaz aslında…

Giden futbolcuların kalmaları için hiçbir şey yapılmadı.

Bazıları “maliyeti yüksek” diye yönetim tarafından gönderildi.

Bazıları da alacaklarını alma ümidini yitirdikleri için kendileri gitti.

Son olarak Mehmet Özcan da “eyvallah” dedi.

Gitmek istediği malum…

Gitmek isteyen futbolcu için yapılabilecek tek iş var.

O da gidişinden gelir elde etmek…

Yönetim bunu da beceremedi.

Mehmet Özcan giderken Eskişehirspor’un kasasına tek kuruş bile girmedi.

Futbolcu kadrosuna yönelik yanlışlar saymakla bitirilemeyecek kadar çok.

Kısacası yapılması gerekenler yapılmadığı gibi kolayca yapılabilecek olan işler bile yapılmadı.

Takımın başında “yönetim” diye bir şey olmasaydı da durum çok farklı olmazdı.

Teknik kadroya yaklaşım konusunda da durum çok farklı değil…

Mustafa Akgören ve ekibi yönetimi üstlendiğinde takımın başındaki teknik adam Coşkun Demirbakan…

“Bizden” denilebilecek bir isim…

“Takamı ligde tutmak için” çaba harcıyordu.

Çabalarının sonucu beklenilmedi.

Mustafa Akgören ve ekibi tarafından gönderildi.

Yerine getirilen isim Mustafa Özer oldu.

O da getirenler tarafından gönderildi.

Ondan sonra “Eskişehirli teknik adam olsun” denilmesine karşın İlhan Var tercih edildi.

O da fazla görevde kalmadı.

“Kamuoyun isteklerine inat” getirenler tarafından gönderildi.

Bu kez tercih edilen isim Eskişehirli Cengiz Seçsev oldu.

Kendisinde ne beklendiğini bilemiyoruz…

Ancak sezonun bitimine az bir süre kala o da gönderildi.

“Neden” mi?

Yönetim tarafından gösterilen bir gerekçe yok.

Cengiz Seçsev’in açıklamaları var.

Eski futbolculardan Sefer Hakan Olgun, Eskişehirspor için “egolarla ve hayallerle yönetiliyor” tespitinde bulunmuştu ya…

Cengiz Seçsev’in açıklamaları da bu tespiti doğrular türden…

Teknik kadro açısından yapılanlar da böyle…

Yanlış üzerine yanlış…

Geride kalan 1,5 yıllık sürede yapılanlara bakıldığında “doğru” denilebilecek bir şey bulmak çok zor.

Bugünkü yönetimin artık yapması gereken tek bir iş var.

O da kongre…

Kaçınılmaz olmuş durumda…

Ancak yönetim onu da yapmıyor.

Takım ne durumda olursa olsun “takımın başında kalmak” istiyorlar.

Anlamak da kabullenmek de olanaksız…

Her ağızlarını açtıklarında “Eskişehirspor’u çok seviyoruz” deyip duruyorlar.

Bunu tartışacak değiliz…

“Eskişehirspor’u seviyor” olabilirler.

Ancak, yaptıklarını “Eskişehirspor sevgisi” ile bağdaştırmak olanaksız…

Takıma verdikleri zarar büyük…

“Eskişehirspor’u hiç sevmeyenler” bile takıma bu kadar büyük zarar veremezdi.