Pandemide 3. Dalgayla beraber, vaka sayıları oldukça yüksek rakamlara ulaşmıştı. Bununla birlikte alınan kısıtlama tedbirleri de sonuçlarını vermeye başladı.

Her ne kadar ülke genelinde vaka sayılarında çok ciddi bir düşüş yaşanmasa da Eskişehir’deki düşüş oldukça dikkat çekici.

Mart ayı başında Eskişehir’deki günlük vaka sayıları 30’lu rakamlardayken, ay ortasına geldiğimizde bu rakam 600’lere gelmişti. Nisan ayının ilk haftası yükseliş ivmesi devam ederek, Eskişehir’de günlük vaka sayısı 875 ile korkunç bir düzeye gelmişti.

Gelinen bu süreç gazetemizde de dile getirdiğimiz üzere yoğun bakım ünitelerinin dolmasına ve sağlık hizmetlerinde kaosa doğru giden bir yolun önünü açmıştı.

Ne var ki kısıtlamaların etkisi, Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğünün aşılamadaki olağanüstü hızı ve denetimlerin sıklaştırılması tabloyu bir anda değiştirdi.

Nisan ayı başında günlük vaka sayısında 875 ile pik yaptıktan sonra günlük vaka sayısı 700 ile 800 bant aralığına girmişti.

Şu anda ise Eskişehir’deki günlük vaka sayısı 400’lere inmiş durumda. Söz konusu rakam halen yüksek olmakla birlikte bir hafta içerisinde yarı yarıya bir düşüş yaşanması oldukça sevindirici bir gelişme.

Pandemiyle mücadelede aynı kararlılıkla devam edilirse, Mart ayı başındaki 30’lu rakamlara inmemiz içten bile değil.

Bu noktada tedbirlerin artırılmasının etkilerini düşen vaka sayısı ile çok net görüyoruz. Bununla birlikte 7 gün 24 saat aşılama yapılmasının etkilerini de göz ardı etmek mümkün değil.

Bu suretle başarının en önemli paydaşları olan başta İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge olmak üzere tüm sağlık çalışanlarını bir kez daha kutlamak boynumuzun borcu…

Ne diyelim?

Biz yine de tedbiri elden bırakmayalım…

****

FUAT BEY BU SORULARDAN NEREYE KADAR KAÇACAKSIN?

Anadolu Üniversitesi ile küçük esnaf arasında yaşanan dramatik bir konu var. Bu konuyu son olarak geçtiğimiz haftalarda “REKTÖR FUAT ERDAL’IN KÜÇÜK ESNAFLA NE DERDİ VAR?” başlıklı köşe yazımda da dile getirmiştim.

Sizlere ilgili yazımdan kısa bir kesit aktarmak istiyorum:

                                                                ***

Köprübaşında Çarşı Cami etrafında faaliyet gösteren esnaf dükkanlarını bilirsiniz.

Ortalama 10-15 metrekarelik küçük küçük dükkanlar.

Dükkanlar gibi işletenleri de küçük esnaf…

İğne iplik satanı da var kuru kahve satanı da…

 Bu esnafın çoğu 50 yılı aşkın bir süredir bu ufak dükkanlarda ekmeğini taştan çıkarmaya çalışıyor.

İçlerinde ikinci üçüncü kuşak olanlar da var.

Küçük esnafın işlettiği bu dükkanların mülkiyeti Anadolu Üniversitesi’nin.

Üniversiteye ecri misil adı altında yıllardır kira ödüyorlar.

Buraya kadar her şey normal. 

Şimdi gelelim anormal olana yani esnafa yapılan skandal yaklaşıma…

Neden olduğu bilmediğimiz bir şekilde Anadolu Üniversitesi esnafa tebligat yapıyor ve kendilerini İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığına çağırıyor.

Bundan sonraki süreçte kiralama işinin ecri misil yöntemiyle değil, kendilerinin belirlediği taban fiyatın arttırılması yöntemiyle gerçekleştirileceği söyleniyor.

Bu şekilde, tamamen tek taraflı hazırlanan sözleşmeyi imzalaması konusunda küçük esnafa dayatma uygulanıyor.

Ya imzalayacaksınız ya da yarım asırlık ekmek teknenizden vazgeçeceksiniz…

Yapılan mobbing sonucunda yarım asrı aşkın bir süredir bu dükkanları işleten küçük esnafın tamamı kendilerine dayatılan sözleşmeleri imzalamak zorunda kaldılar.

Yaşanılan bu durumu ne vicdanlara sığdırabilirsiniz ne de hukukla da bağdaştırabilirsiniz.

                                                                      ***

Sizlere ilgili yazımdan kısa bir kesit aktardım.

Bu noktada Anadolu Üniversitesi Rektörü Fuat Erdal’a sorularım var:

50 yıldır söz konusu dükkanlarda ekmeğinin peşinde koşan küçük esnafa zoraki bir sözleşme dayatmak doğru mudur?

17 metrekare işyerine aylık 4.300 lira kira bedeli istemek doğru mudur?

Pandemi döneminde pek çok mülk sahibi kira artışı dahi yapmazken böylesi fahiş kira fiyatını hangi kritere göre belirlediniz?

50 yıllık kiracılara 3 yıllık sözleşme yaptırıp sözleşme sonunda hiçbir tebligata gerek kalmadan burayı tahliye edecekler ibaresi koymak ve o sözleşmeyi dayatmak hangi kanunda vardır?

Söz konusu esnafı toplu olarak çağırıp anlaşma yapmak varken her birini ayrı ayrı getirtmenizdeki amaç nedir?

Esnafı anlaşma odasına sokarak başlarına hukukçularınızı dikerek baskı yapmak doğru mudur?

Biz burayı ihaleye de çıkartabilirdik diyerek gariban esnafa aba altından sopa göstermek nasıl bir cürettir?

Rektör Erdal tüm bu soruları bugüne dek yanıtsız bıraktı.

“Öyle ya küçük esnafın ne önemi var? Turist Ömer gibi hafta içi gel Eskişehir’e, akşam otelde keyfine bak, Cuma günü atla git memleketine. Bir de küçük esnafı mı düşüneceksin?..”

Düşüneceksiniz efendim, düşüneceksiniz!..

Siftahsız dükkan kapatan küçük esnafı düşüneceksiniz.

Evinin elektriği, doğalgazı kesilen küçük esnafı düşüneceksiniz.

Çocuğunun mama parasını yan komşusundan borç alan küçük esnafı düşüneceksiniz.

En azından yukarıdaki son derece makul soruları cevapsız bırakmayacaksınız.

Siz sorulara yanıt vermekten dilediğiniz kadar kaçın.

Bu şehrin esnafının hakkını savunmak adına kaçtığınız yere kadar kovalamak boynumuzun borcu.

Olur da vazgeçersem kalemim kırılsın!..

Bendeniz yarın yine buradayım.

Beklerim efendim…