Adalet ve Kalkınma Partisi’nde kongre süreci devam ediyor.

Delege seçimleri geride kaldı.

Yapılana “seçim” demek çok da doğru değil ama neyse…

Gündemde ilçe kongreleri var.

Yapılmaya dış ilçelerden başlandı.

Tamamlanmaları uzun sürmez…

Dış ilçelerden sonra sıra kent merkezindeki iki ilçeye, Odunpazarı ve Tepebaşı’na gelecek.

Kongreleri için belirlenmiş bir tarih yok.

Ancak fazla geciktirilmezler.

Eylül ayı içerisinde yapılırlar.

İlçe kongreleri de delege seçimlerinden pek farklı değil…

Gündeminde “seçim” maddesi bulunuyor.

Sandık kurulup oylama da yapılıyor.

Ancak, oylama içerse de yapılana “seçim” demek olanaksız…

Başkan kongre öncesinde belirleniyor… Kongrede yapılan oylama ile de “formalite yerine getirilmiş” oluyor.

“Yarış” falan söz konusu değil…

Kongre elbette ki “yarışa kapalı” değil…

Başkanlık için ikinci bir aday çıkabilir.

Buna olanak var.

Yasalar gereği aksi düşünülemez zaten…

Olanak var olmasına var da kullanılabilir mi?

“Evet” demek olanaksız…

Tut ki, “engelleme” çabaları aşılıp aday olundu.

Öyle olunsa ne olacak…

Masa başında belirlenmiş delegelerden seçimi kazanacak kadar oy alma olasılığı “yok” denilecek kadar düşük…

Tut ki, şu veya bu şekilde seçim kazanılsın… Ne olacak ki?

Seçimi kazananın başına gelecek olan belli…

Seçilerek geldiği başkanlıkta uzun süre kalamaz…

Deyim yerindeyse “oturmasıyla kaldırılması bir olur.”

Bu, “bir varsayım” değil…

Geçmişte kalan somut örnekler var.

Örneklerin birisinin sergilendiği yer de Eskişehir…

Neyse…

Sözü uzatmaya, herkesin bildiği gerçekleri dillendirmeye gerek yok.

Adalet ve Kalkınma Partisi kongrelerinde resmiyetteki adı “seçim” olsa da uygulamada “belirleme” var.

Onun için “mücadele” Eskişehir’de değil de Ankara’da gerçekleşiyor.

Başlayalı da çok oldu.

Şu anki ilçe başkanları Volkan Doğan ve Yılmaz Kaynarca…

Yılmaz Kaynarca, “kongre onayından geçmiş” değil…

Ertuğrul Dindar’ın “zorunlu” istifasından sonra göreve getirildi.

Geride bıraktığı süre de belli…

Başarılı olup olmadığı tartışılabilir.

Ancak hani şu dillerden düşürülmeyen “metal yorgunluğu” var ya… Onun varlığı söz konusu olamaz.

Volkan Doğan “kongre onayından geçmiş” bir başkan…

Sergilediği performans ortada…

“Başarısız” demek olanaksız…

Parti binasına hapsolmuş değil… Sürekli hareket halinde… Ayak basmadığı yer yok.

“Bir ilk” olarak gerçekleştirdikleri de oldukça fazla…

Uzun sözün kısası “çok başarılı” dememek haksızlık olur.

“Metal yorgunluğu” dense… Kimler için geçerli olur bilemeyiz ama Volkan Doğan için söz konusu bile olamaz.

Performansına bakıldığında yorgunluğun emaresi bile görülemez.

Doğal olarak göreve devam etmemesi için hiçbir neden yok.

Ancak görev devam etmesi için de “vize” gerek.

“Vize” verilmemesi “sürpriz ötesi” bir şey olur.

Dahası “büyük haksızlık” olacağı gibi kabul de görmez… Açığa vurulmasa da ciddi sıkıntı yaratır.

Parti kamuoyundaki düşünceler de “göreve devam etmesi” yönünde…

Aksini düşünenler yok mu?

Elbette ki var.

Volkan Doğan için “başarısız” dedikleri falan yok.

Ancak “değişsin” istiyorlar.

“Bizden birisi olsun” mantığının ürünü bir istek…

Aynı durum Yılmaz Kaynarca için de geçerli…

Yanlış anlaşılmasın isteğin dışarıya vurulması söz konusu değil… Tam aksine Eskişehir düzeyinde çaktırılmamaya özen gösteriliyor.

Eskişehir’de dışarıya vurulmasının bir anlamı da yok zaten…

Neyse…

Dışarıdan bakıldığında çabalar için “nafile” dememek olanaksız…

İki ilçe başkanının, özellikle de Volkan Doğan’ın “ekarte edilme” olasılığı “yok” denilecek kadar düşük görülüyor.

Ancak yine de kesin bir yargıya varmak doğru olmaz…

Yapılan “seçim” değil de “belirleme” olunca her an her şey olabilir.

Ne olacağı da beklenip görülecek…