İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy, Büyük Türk şairi ve düşünürü Yunus Emre'nin vefatının 704. yıldönümü sebebiyle “Yunus Emre Hazretlerinin yaşayış ve şiirlerinde Kuran’a bağlılık, Allah ve Peygamber sevgisi” konusu üzerine açıklamalarda bulundu.

Yunus Emre Hazretlerinin, tarihi bir kişilik olarak yaşamış olduğu, kendi adına “Vakıf” kurup eserlerini verdiği Eskişehir/Sivrihisar/Sarıköy’de her yılın Mayıs Ayının ilk haftasında, Yunus Emre Hazretlerinin “aziz naşının” Sarıköy’deki ilk kabrinden alınarak ikinci kabrine nakledildiği 6 Mayıs 1949 tarihi başlangıç kabul edilerek Eskişehir Valiliğimiz tarafından Yunus Emre’yi anma haftası  etkinlikleri düzenlenmekte ve kutlanmaktadır.

Biz de bu etkinliklere katkı olmak üzere sohbetimizi “Yunus Emre Hazretlerinin Yaşayışında ve şiirlerinde Kur’an’a ve Peygamber efendimize bağlılık” üzerine bir konuşma yapmaya ayırmış bulunmaktayız. Allah söylediklerimizi indinde kabul etsin ve doğru söyleyenler arasında anılmaya layık kılsın!

Yunus Emre hazretleri, yönelişi ve yaşamı, eserleri ve halka olan etkisi ve sevgisi ile Allah’ın seçkin kullarından, Peygamber Efendimizin manevi mirasına sahip temsilcilerinden birisidir. Yunus Emre bu bağlılığı ve Allah sevgisi bakımından Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm’’ özdeyişine uygun yaşamış, Allah aşığı, Hakkı söyleyen Allah’ın bir “Veli” kuludur.

Peygamberimiz için Hazreti Ayşe validemizin bir rivayetinde buyurduğu gibi; Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ayşe Validemize sormuşlar: “Ya Hazreti Ayşe, Peygamberimiz nasıl biriydi? Sen onu nasıl tanıdın, nasıl bilirsin?’’ Hz. Ayşe validemizin cevabı şöyledir: “Peygamberimiz (SAV) ahlakı ve hayatı Kuran olan bir insandır”.

“Kuran-ı natık”: “Söyleyen, Konuşan Kuran” ifadesi, (SAV) efendimiz için ifade buyurulmuş olmakla beraber, Peygamberimizin takipçisi olarak İslam Dininin, öğrenilmesi, topluma benimsetilmesi konusunda görev ve sorumluluk yüklenmiş muhterem zevatın da vasıflarından birisidir.

Yunus Emre hazretleri, peygamber efendimizin yolunda asıl amacı; insanların dünya ve ahiret mutluluğuna erişmesini sağlamak için bir öğüt olan Kuran’ın anlaşılması ve yaşanmasını kendine varlık sebebi bilmiş, bu uğurda yaşamış ve yaşayışını eserleriyle bugünlere ve geleceğe taşıyan bir öğütçüdür, yol göstericidir. Gönüllerin kapısını güzelliklere ve sevgiye açan bir yenilikçidir. Bir güzel insandır.

Yunus Emre Hazretlerini bir cümleyle özetlemek mümkün olsa şöyle diyebiliriz: “Yunus Emre, varlık sebebi ve yaşayışı Allah’ın son Dini İslam’ı anlamak, anlatmak, yaşamak ve yaşatmak olan bir Allah ve Peygamber sevdalısıdır”.

Allah ve Peygamber sevgisi tüm yaşayışına ve eserlerine aksetmiş, müstesna, seçilmiş insanlardan, Allah’ın veli kullarından birisidir. Onun için Yunus Emre Hazretlerinin hala bugün tazeliğini taşıyan, kolayca anlaşılan ve yaşayan eserleri; Türkçe ve şiir diliyle en güzel şekilde söylenmiş Kuran hakikatleri; insanlara verilen öğütler, nasihatler olarak değerlendirilebilir.

Bu bakış açısı içerisinde şu hakikati de söylemek gerekecektir: Yunus Emre Hazretlerinin duygu, düşünce ve davranışlarına yön veren kaynak “İslam Dini” ve onun özü; yaşama geçmiş şekli olan tasavvuf düşüncesidir. Tasavvufun asıl kaynağı ve temeli İslam Dini; Yüce Kitabımız Kuran ve Peygamber efendimizin yaşayışı olduğuna göre, Yunus’u, Yunus Emre yapan en önemli manevi temelin İslam inanç ve düşüncesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu bir gerçektir. Nitekim Yüce Yunus Emre “Divanındaki” bir şiirinde şöyle buyuruyor: Pişrev (önder-yol gösterici) bize Kuran durur /Vatan bize Cennet durur /Ol tamuyu Hak yandurur/ Ol gül-i gülzardır bize”.  Yunus bu dizesinde kendisine rehberlik edenin, yol göstericinin Kuran olduğunu açıkça beyan etmektedir.

Bir başka şiirinde ise “Hadis” ve Peygamber buyruğuna ne kadar önem verilmesi gerektiğini açıklamaktadır: Diyor ki Yunus’un sözü şiirden amma aslı Kitaptandur/ Hadis ile dinene key bilgil sadık olmak gerek”.  Yani Peygamber sözü ve onun İslam Dini konusunda yapmış olduğu açıklamalar tüm Müslümanların ve Müminlerin rehberidir. Yunus Emre “Mürşidinin Kuran” olduğunu bir şiirinde şu şekilde ifade ediyor:

Benem ol aşk bahrisi denizler hayran bana 

Derya benim katremdürür zerreler umman bana 

Kaf dağı zerrem değül ay-u güneş bana kul 

Hak’dur aslum şek değül mürşiddir Kur’an bana 

Yunus Emre kendisinin nereden beslendiğini ve neden varlık dünyasına gelip “Yunus” olarak göründüğünü şiirlerinde açıkça beyan etmektedir. Yunus'un şiirlerinde, Kuran’ın ve Peygamber sözünün, temel beslenme kaynağı olduğunu görüyoruz. Yunus Emre zamanının, yaşadığı çağın en açık sade Türkçesi ile kendi toplumuna, Kuran hakikatlerini ve Peygamber yolunun inceliklerini anlatmayı, şiir diliyle bunları Müslümanların kalbine ve gönlüne yerleştirmeyi kendine görev ve sorumluluk bilmiş bir eğitici, yönlendirici ve Allah ve Peygamber sevdalısı bir büyük insandır.

Yunus Emre diyor ki; Sakın ola ki sağır kişiye hak sözü söyleme! Çünkü o bu sözü anlayacak, duyacak kabiliyette değildir. Bunu şiir diliyle şöyle söylüyor:

“O kişi kim sağır durur söyleme Hak sözin ana /Eğer der isen zayi olur nasip yoktur sözden ana” 

Değerli okuyucu, bu ifadenin Kur'an-ı Kerimde yer alan bir Ayeti Celilenin Türkçe anlatımı ve açıklaması olduğunu belirtmek isterim. Casiye Suresinin 23. Ayetinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Nefsinin arzusunu ilah edinen ve Allah'ın öz bilgisi ile saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün  mü?”.

Değerli okuyucular, Yunus Emre Hazretlerinin şiirinin her zerresinde, kıtasında, kelimesinde Allah aşkı ve peygamber sevgisi, Kuran'ın dediklerini anlatma ve onun hikmetine erdirme arzu ve gayreti öne çıkmaktadır.

Yunus Emre Hazretlerinin, Peygamber Efendimizi öven ve onu yücelten pek çok şiiri bulunmaktadır. Bu şiirler, Türk halkının sevgisini, ona bağlılığını ve Peygamber aşkını ifade eden birer “İlahi” olarak bütün dini meclislerde meşk edilmekte, okunmaktadır. Büyük Yunus Emre bir şiirinde Peygamberimizi şöyle övüyor: “Yaradıldı Mustafa/ Yüzü gül gönlü safa/ O kıldı bize vefa/ Andandır ihsan bana”.  Büyük Yunus Emre, beni konuşturan, bu sözleri söylememe sebep olan; Kuran hakikatlerini dillendirmemin kaynağı, söz söyleme becerisi, hüner ve kabiliyetini veren Peygamber Efendimizin bana olan ihsanıdır diyor.

Değerli okuyucu, Büyük Yunus Emre hazretlerinin şiirlerinde, yaşayışında ortaya çıkan, Kuran’dan ve Peygamberimizin yaşayış ve Hadislerinden kaynaklanan öğreti ve yolunu; yaşayış ve öğütlerini şu başlıklar altında belirtmek mümkündür. Peygamber Efendimizin ortaya koyduğu “Ehlisünnet” yolunun takipçisi ve Kurani hakikatlerin açıklayıcısı olarak Yunus Emre hazretleri şu düstur ve gerçekleri şiirlerinde öne çıkarıyor:

* İslam Dini, barış, hoş görü, güzellik ve sevgidir.

* İslam Dinini kabul, iman etme ve amellerini yerine getirmede zorlama yoktur.

* Din, kardeşliktir, merhamettir, doğruluktur.

* Kuran, insanlar ve inananlar için mutluluk, iyilik, şifa, merhamet ve kurtuluştur.

* İnsanlar üzerinde Hazreti Peygamber bir vekil değildir! Vekil sadece Allah'tır!    Hazreti peygamber yalnızca uyarıcı, öğütcü ve tebliğ edicidir.

* İnsanlar birbirlerini yermemelidir. Kötü söz söylememeli, sövmemeli, hakaret etmemelidir. İyi söz söylemeli ve hoşça muamelede bulunmalıdırlar.

* İnsan, kendisi için istediğini kardeşi için de istemelidir.

* İnsanlar birbirlerine karşı adalet ve iyilikle, ihsanla muamele etmelidirler.

Aziz okuyucu! O halde Din; barış, hoşgörü, güzellik ve sevgidir. Bu manada Kuran, şu ayetlerinde buna vurgu yapıyor:Barış yani sulh, daima hayırlıdır”. “Ey insanlar, iman edenler! Hep birden barışa girin, sakın şeytanın peşinden gitmeyin! Çünkü o apaçık düşmanınızdır. Size açık deliller geldikten sonra eğer barıştan saparsanız, şunu iyi bilin ki Allah azizdir, hakimdir”. “Allah'tan korkunuz ve aranızı ıslah ediniz!”.

Yunus Emre Hazretlerinin şu dizesi ile sohbetimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Yunus Emre Hazretleri barış, sevgi, birlik, beraberlik konusunda şu çok bilinen şiiri ile bizlere rehber oluyor. Sohbetimizin özü ve özeti bu dizelerdir. Yunus Emre hazretleri diyor ki; “Gelin tanış olalım /İşi kolay kılalım/ Sevelim, sevilelim / Dünya kimseye kalmaz”.