“Hafiyesi Mahmut…”
Anımsayanlar olacaktır.
Bir zamanların çizgi kahramanı…
Yaratıcısı da büyük usta Oğuz Aral…
Yaratıcısı rahmetli oldu.
“Hafiyesi Mahmut” da çoktan tarihe karıştı.
Gel gör ki, yeniden canlandırılmaya çalışılıyor.
Bu kez canlandırılmaya çalışıldığı yer bir mizah dergisi değil… Büyükşehir Belediyesi koridorları…
Son dönemlerde “Hafiyesi Mahmut” kesilenler var.
“Neden” mi?
Birileri sürekli olarak hiç olmayacak işlere imza atıyorlar.
İmza attıkları hiç olmayacak işler kurum bünyesinde büyük huzursuzluk yaratıyor, kutuplaşmalara neden oluyor.
Bunu görmemek olanaksız…
Onlar da görüyorlar.
Yapmaları gereken belli…
Çalışanlar arasında huzursuzluk yaratan uygulamalara son vermek.
Yapmaları gereken bu da yaptıklarının bununla uzaktan yakından ilgisi yok.
Sanki “ayna özürlü” gibiler.
Kendilerine bakıp yanlışlarını görmüyorlar.
Görüyorlarsa da rahatsız olmuyorlar.
Rahatsız oldukları, yaptıkları yanlışların kamuoyuna yansıması…
Aslında “uyarı” olarak dikkate almaları, yanlıştan dönmeleri gerekir.
Ama ne gezer…
Bozulup kızıyorlar.
Yanlış uygulamaları düzeltmek yerine “yanlış uygulamaları dışarıya sızdıranları bulmaya” çalışıyorlar.
“İz sürme”, “yakın takip”, “canlı tele kulak” ve benzeri yöntemler uyguluyorlar.
“Boş atıp dolu tutma”, ya da “zarf atma” gibi taktikleri de var.
Ancak hepsi boşuna…
Dedik ya… “Hafiyesi Mahmut” gibiler.
O da pek başarılı olamazdı.
Dün de dile getirdik…
Önemli olan yapılan işin doğruluğu, yanlışlığı…
Yapılan iş yanlışsa, çalışanlar arasında kutuplaşma yaratacak türden ise kamuoyuna yansımasa ne olacak?
Huzursuzluk ortadan kalkacak mı?
Elbette ki hayır…
Huzursuzluk yaratan uygulamalar sonlandırılmadığı sürece kurum “huzura hasret” kalır.
Onun için böylesi “Hafiyesi Mahmut” kesilmeler boşuna…
“Köstebek” aramak yerine yaptıklarına baksalar daha iyi olur.
Neyse…
İŞÇİLER DİKEN ÜZERİNDE
Dün dile getirdiğimiz bir olay var.
“Taşeronlarda çalışan işçiler topun ağzında” denilse olur.
“İşten atılacaklar listesi” hazırlanmış durumda…
Hazırlanışı da ayrı bir komedi… “Survivor Ada Konseyi” gibi bir şey.
Liste oldukça kabarık…
Söylenilenlere bakılırsa “400’e yakın isim yer alıyor.”
İşten çıkartılmaları için belirlenen tarih 31 Mart 2017 idi…
Ancak uzatıldı.
Yeni belirlenen tarih 29 Nisan 2017…
Söylenilenlere bakılırsa o tarihte işlerine son verilecek.
Umarız ki, söylenilenler doğru çıkmaz...
İşçiler tedirgin… “Diken üzerindeler” dense yeridir.
Tedirginlik yaratan yalnızca “işten atılacaklar listesi” ile sınırlı değil…
Liste dışı kalanlar için de bir “kara haber” var.
Söylenilenlere bakılırsa, “sözleşmeler yenilenirken ücret düşüşü yapılacak.”
Düşünülen ücret düşüklüğünün oranı sabit değil… Yüzde 10 ile yüzde 20 arasında değişiyor.
Yapılan işe göre uygulanacak.
Maaşlarda yaratacağı kayıp belli…
250-300 TL’yi bulacak…
Yeni sözleşmelerde gelenektir.
Ücretlerde artış yapılır.
Büyükşehir Belediyesi’nde tam tersi yapılacak gibi…
Olacak şey değil… Ama söylenilenlere bakılırsa oldurulmaya çalışılıyor.
Elbette ki, boşuna değil…
Ortaya konulan gerekçe malum…
“Para sıkıntısı” denilebilir.
Gerekçe için peşinen “doğru değil” denilemez.
“Para sıkıntısı yaşandığı” doğru olabilir.
Tut ki doğru olsun…
İyi de o zaman daha kısa bir süre önce yapılan “özel yevmiye zammı” neyin nesi oluyor?
Siz daha bir-iki ay önce “ayrıcalıklı işçiler” için “özel ve çok özel yevmiye zammı” yapacaksınız… Sonra da “para sıkıntısı var” deyip yüzlerce işçiyi kapı önüne koymaya hazırlanacaksınız… Dahası çalışma şansı verdiklerinizin ücretlerini düşüreceksiniz…
Olacak şey mi bu?
En hafif tanımlamayla “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” derler adama…